Mehmet Özay 03.04.2025
ABD devlet başkanı Donald Trump’ın
dünyanın farklı bölgelerinde belli başlı ülkelerini hedef alan gümrük
vergisiyle ilgili dün Washington’da yaptığı açıklama, beklendiği üzere büyük
yankı yaptı ve bu yankı devam ediyor.
Temel hedefler
Trump yönetimi dünkü yaptığı
açıklamanın ardında, ABD’nin tüm zamanların en büyük ticaret açığını yaşaması
bulunuyor.
Geçen yılki rakamlar dikkate
alınacak olursa, bu açık 1.21 trilyon Dolar’ı bulmuş durumda...
Bu açığa konu olan, ülkeler ve
birlikler sıralamasına bakılacak olursa ilk sırada 295.4 milyar dolarla Çin;
235,6 milyar dolarla Avrupa Birliği; 171.8 milyar dolarla Meksika; 123.5 milyar
dolarla Vietnam ve 86.7 milyar dolarla İrlanda geliyor...
Ve diğer ülkeler bunların ardından
sıralanıyor...
Bu açığın kapatılması konusunda
ciddi adım atan Trump yönetiminin hedef aldığı bazı ülkeler ve tarifler ise
şöyle:
Avrupa Birliği, yüzde 20; Çin,
yüzde 34; İngiltere yüzde 10; Vietnam, yüzde 46; Tayvan, yüzde 32; Japonya,
yüzde 34; Hindistan; yüzde 26; Endonezya, yüzde 32; Malezya; yüzde 24;
Kamboçya, yüzde 49.
Küresel ticaret savaşı
Washington’da yapılan dünkü
açıklamanın ardından, ekonomistler tarafından yayılan ve yaygınlaştırılan ilk
algı hiç kuşku yok ki, “küresel ticaret savaşının ivme kazandığı” yönünde.
Çeşitli borsalarda yaşanan gerileme
de bunun bugünlerdeki göstergesi niteliğinde...
Ticaret savaşının artmakta olduğu
hususunda, doğruluk payı yok değil...
Ancak, Washington’dan gelen
açıklamanın hedef aldığı ülkeler sadece, Trump yönetiminin rakip olarak gördüğü
örneğin Çin, AB gibi ülke ve bölgesel birlikler değil.
Aynı zamanda Japonya’dan Singapur’a
ve ASEAN’a değin ülke ve bölgeler de gümrük tarifeleri artışından -en azından
şimdilik teorik olarak- nasibini almış gözüküyor.
Bu gelişmeye dair dipnot, açıkçası
Trump’ın dünkü açıklamasının detaylarında saklıydı...
Trump, “konu ticaret olduğunda, pek
çok örnek dostun düşmandan daha kötü olduğunu gösteriyor” anlamına gelen
açıklamasıydı...
İlginçtir yukarıdaki ülkeler
arasında Rusya bulunmuyor...
İki alan
Başkan Trump’ın dün yaptığı
açıklamanın iki temel alanı bulunuyor...
Ticaret bakanı Scott Bessent’in
dile getirdiği üzere, ilk grupta yer alan ülkeler ABD mallarına gümrük vergisi
uygulayan ülkelere yönelik karşı hamle.
İkincisi ise, özellikle bir alana
yani, otomotiv sanayine yönelik ve ABD ilgili ülkelerden gelen emtiaya yüzde
25’lik gümrük vergisi uygulamaya bugün itibarıyla başlamış durumda.
Gümrük vergisi artırımı karşısında
çeşitli ulus-devletler birbirinden ayrışan tepkilerle gündeme geliyor.
Bazı ülkeler, -örneğin Çin, benzer
şekilde karşılık vereceklerini ilân ederken, diğer bazıları -örneğin Tayvan,
ABD ile ticari ilişkilerinde ABD yönetiminin yanlış ve hatalı değerlendirmede
bulunduğuna vurgu yaparak sitem ediyor.
Diğer bir bölüm ülke ise, -örneğin
Japonya, ABD’ye küresel sorumluluğunu hatırlatma adına ortaya konulan gümrük
tarifesi göstergelerinin ve yaptırımlarının, Dünya Ticaret Örgütü (WTO)
kriterleriyle çelişip çelişmediğini gündeme taşıyor.
Bugünden başlayarak ilgili
ülkelerin Washington’un kapısını çalmaya başladıkları ortada.
Aslında, Trump’ın ilân ettiği
gümrük tarifelerinden hedeflerinden birini de bu oluşturuyor...
Yani, yüksek gümrük tarifesi
ilânıyla, ilgili ülkeleri masaya çekmek ve nihayetinde, ABD’nin yararına olacak
şekilde tarifelerde indirime gitmek olacak.
ABD yönetimi, böylece bir yandan
gelirlerde artışa giderken, aynı zamanda ilgili ülkelerden ABD topraklarında
yatırıma teşvik ile bir başka ekonomik kazanım elde peşinde olacaktır.
Küresel yeniden yapılanma
Özellikle, son tepkinin dikkatle
değerlendirilmesinde yarar var...
Trump yönetimi, küresel kamuoyuyla
ve ulus-devletlere blöf yapmıyorsa, ki yapmadığını önce 2016-2020’de ve
ardından, son iki buçuk aylık ikinci başkanlık sürecinde bugüne kadar ortaya koymuş
durumda, küresel ekonomi sisteminin ve de bununla doğrudan ilintili olarak,
siyasal sisteminde önemli değişimlerin kapıda olduğunu söylemek yanlış
olmayacaktır.
Bunun tarihsel örneklerini, en
azından son iki yüzyıllık sürece bakarak bölgesel ve küresel çapta yaşananlara
göz atarak anlamak mümkün.
‘Önce Amerika’ söyleminin, tam da
bu çerçeveye oturan, varoluşsal bir ekonomi-politik yapısı bulunuyor.
Bu çerçevede, Washington’dan gelen
haberler, Trump’ın küresel ticaret sistemini doğrudan ve derinden etkilemesi
beklenen açıklamasının öyle günü birlik alınan bir karara tekabül etmediğini
gösteriyor.
Öyle ki, Beyaz Saray sözcüsü
Leavitt yaptığı açıklamada, başkan Trump’ın gayet profesyonel bir danışmanlar
grubuyla çalıştığını ve bu grubun, ABD ile diğer ülkeler arasındaki ticari
ilişkileri on yıllardır yakından takip eden isimlerden oluşması ortada ABD
adına tutarlı bir duruşun ve meydan okuyuşun olduğunu doğruluyor.
Entellektüel yarık
Trump küresel kamuoyunu doğrudan
ilgilendiren açıklamasının başlığını ise, ‘Özgürlük Günü’ koyması ortada gayet
önemli bir siyasal ve entellektüel yarığın olduğunu gösteriyor.
Bu söylemin, yabana atılır bir yanı
bulunmuyor...
Aynı zamanda, bu ve benzeri söylemlerin
Trump yönetimince aylar öncesinden duyurulan ‘Önce Amerika’
kavramsallaştırmasının kilometre taşları olduğunu ifade etmeliyiz.
Bu ‘milli slogan’ın gümrük
vergileri tarifine konu olan aşağı yukarı tüm ülkelerde benzeri bir ‘milli’
duruşun ortaya çıkmasını tahmin etmek güç değil.
Trump yönetiminin, Şubat ayında
Meksika ve Kanada’yı hedef alan ilk gümrük vergisi artırımına yönelik açıklamasının
ardından her iki ülkeden benzer tepkiler gelmişti.
Washignton’dan gelen dünkü ilândan
saatler öncesinde yine Kanada başbakanı Mark Carney “Kanadalı üretici ve
işçileri ezdirmeyiz” anlamına gelen açıklamada bulunmuştu...
Süreçte, Meksika ve Kanada arasında
kayda değer bir yakınlaşmanın olması benzer saflarda olan ülkelerin birlikte
hareket edeceklerini de ortaya koyuyor.
Bu hususa daha önce de
değinmiştik...
Bunun en son örneğine, 30 Mart
Pazar günü Güney Kore’nin başkenti Seul’de, Çin, Japonya ve Güney Kore endüstri
ve ticaret bakanlarının katımılıyla yapılan ve bu üç Doğu Asya ülkesi arasında
var olan serbest ticaret anlaşmasının güçlendirilmesi konusundaki kararlılık ve
anlaşmada tanık olmuştuk.
Trump yönetiminin ABD merkezli
ticari ilişkileri yeniden yapılandırma politikası karşısında ilgili ülkelerin
nasıl hareket edeceklerine önümüzdeki günlerde tanık olacağız.
ABD karşısında, tek tek ülkelerin
yalnızlaşma eğiliminden ziyade, aralarında var olan ticaret anlaşmalarını
güncelleyerek yeni bir yol haritası çizeceklerini söylemek mümkün.
https://guneydoguasyacalismalari.com/trumpdan-hegemonik-soylem-hegemonic-discourse-from-trump/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder