8 Nisan 2025 Salı

ABD ve ‘dünya’ çözüm arayışında (!) / The U.S. and the ‘world’ are looking for a solution (!) https://guneydoguasyacalismalari.com/abd-ve-dunya-cozum-arayisinda-the-us-and-the-world-are-looking-for-a-solution/

Mehmet Özay                                                                                                                             08.04.2025

Donald Trump yönetiminin küresel yönetimi ve ulus-devletleri kontripide bırakan gümrük vergisi artırımıyla ilgili açıklaması, beklendiği üzere büyük tepkilere yol açtı.

2 Nisan’da Washington’dan gelen açıklamanın ardından, Amerika’nın öncellendiği yeni bir küresel ekonomi sistemine böylece girildiğinin ilk göstergeleri, hafta başında yani, 6 Nisan’da uluslararası borsalardaki ciddi düşüşle fiili olarak kendini göstermeye başladı.

Rakamlar, küresel olarak, 5.4 trilyon dolarlık düşüşün yaşandığını ortaya koyuyor...

Başta ABD’de olmak üzere dünya başkentlerinde günün sorusu, ‘ABD ve küresel ekonomi gerilemeye başlayacak mı başlamayacak mı?’ yönünde.

ABD’de Hazine bakanı Scott Bessent ile Ticaret bakanı Howard Lutnick, Trump’ın gümrük vergileri konusundaki kararlılığına vurgu yaparken, uluslararası borsalarda yaşanan gelişmelere kulak tıkayarak, bir süre sonra, ABD için ‘Yeniden Özgürleşme’nin maddi olarak gerçekleşeceği söylemini tekrarlıyorlar.

Küçük güçler büyük güçler

Ancak, küresel sistem içinde tekil aktörler olarak ortaya çıkmasalar da, küçük ve orta büyüklükteki ülkelerin önümüzdeki süreçte nasıl rol oynayacaklarını yakından takip etmekte yarar var.

Bunun yanı sıra, Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) ile Çin, Japonya, Hindistan, Kanada, Avustralya gibi ülkelerin birlikte hareket edebileceği bir zeminin potansiyel olarak var olduğuna kuşku yok.

Bu çerçevede, Çin devlet başkanı Şi Cinping’in önümüzdeki hafta ASEAN dönem başkanı rolünü üstlenen Malezya’ya yapacağı resmi ziyaretin, ne tür açılımlara konu olacağını birlikte tanık olacağız.

Kanımca, bu süreçte kritik nokta, ilgili ülkelerin ve ASEAN gibi bölgesel birliğin ABD ile doğrudan hesaplaşmaya girişip girişemeyecekleri kararında yatıyor.

Kim dost, kim düşman

Çin yönetimi, 30 Mart günü Seul’de yapılan toplantıda ortaya koyduğu üzere ‘rakibi’ ve hatta, tarihsel olarak ‘düşmanı’ kabul edilebilecek Güney Kore ve Japonya ile biraraya gelebileceğinin ilk işaretini vermiş durumda.

İlginçtir, ABD’de başkan Trump, “düşmanlarımızdan çok dostlarımızdan daha çok çekiyoruz”, anlamına gelen açıklamasının gösterdiği gibi, önümüzdeki süreçte, ABD’nin dostlarından ziyade düşmanlarına yakınlaşabileceğinin emarelerini görmek zor değil.

Farklı gerekçelerle de olsa, Rusya’nın gümrük tarifelerine konu olmaması, ki zaten Ukrayna işgaliyle birlikte ABD’de Biden yönetiminin yasaklara boğduğu bir Rusya karşısında, Trump yönetiminin yeni bir tedbir almasına gerek yok düşüncesi doğal olarak akla geliyor.

Ancak, bunun dışında ve ötesinde, Trump’ın aklından nelerin geçtiğini ve Rusya ile önümüzdeki süreçte ne türden işbirlikleri geliştirebileceğinin tahminini yapmak biraz zor gözüküyor.

Örneğin, Trump’ın aklında, BRICS’ın kurucuları arasında yer alan Rusya ile ‘diğerleri’nin arasını açmak gibi bir plân da var olabilir...

Sürekli söylediğimiz üzere, ABD’de ve Trump’da temel hedef Çin...

Kapitalizmde yeni aşama

Bir hegemon olarak Trump, kapitalist sistemin temellerinde var olduğu ifade edilen, “serbest ticaret”, “piyasanın dengeyi bulmada kendiliğindenliği” gibi normları rafa kaldırmış durumda.

Bu durumda, yine ‘piyasanın kendisini yenilemesi, düzenlemesi gibi’ teorik açıklamaların neredeyse, tüm ulus-devletlerde gündem dışı kaldığı gözlemleniyor.

Yine, ABD Ticaret bakanı Bessent’in açıklamasında ortaya konulduğu üzere “piyasalar organik hayvanlardır” şeklinde bir tanımlamaya gidilmesi kapitalizmde dekonstrütif bir sürecin yaşandığının işaretidir.

Bu sürecin henüz başlarında olsak da, kanımca ekonomi uzmanları ve araştırmacılar, kapitalizmin yeni kitabını yazmaya başlamışlardır bile...

Dünya Ticaret Örgütü

Washington’dan gelen açıklamaların ardından, kendilerini ABD karşısında rakip konumunda hisseden ve/ya gören ülkelerin referans noktalarından biri “biz ABD’nin dostuyuz”un iken, bir diğeri, “ABD’nin küresel ticaret politikası Dünya Ticaret Örgütü (World Trade Organization-WTO) normlarına aykırı”lığı söylemi üzerine temelleniyor.

ABD, doğrudan Dünya Ticaret Örgütü kavramını gündeme taşımıyor.

Ancak, söylemler ve pratikler düzeyinde yaptığı tastamam bu örgütün kurallarıyla ilgili olsa gerek.

Örneğin, serbest ticaret kuralları ve/ya pratikleri dikkate alındığında, ABD’de Ticaret bakanı Bessent örneğinde olduğu gibi, yöneticilerin ileri sürdükleri husus, “Bu ülkeler, uzanca bir süredir bize karşı kötü aktörleri oynuyorlar” söylemidir.

Bu kötü aktörlüğün, öyle böyle değil, yarım yüzyılı bulan bir geçmişe sahip olması da, gayet manidar...

Bu durumda, ABD’nin niçin bugüne kadar, Dünya Ticaret Örgütü normlarını gündeme taşımadığı veya bu küresel kurum üzerinden tedbir alma yönünde girişimde bulunmadığı hususu cevaplanmayı bekliyor.

Bazı düşüncelere göre, Dünya Ticaret Örgütü’nün ana oyun kurucusu ABD ise, bugün ortaya çıkan ve ABD aleyhine gelişme gösteren durumda, ABD’ni mağdur rolünde gözükmesinin rasyonel bir açıklaması bulunmuyor...

Bunun en bariz göstergelerinden biri, 2 Nisan’da Washington’dan dünyaya yayılan gümrük vergisi yaptırımı açıklaması sonrası, ülkeler kendilerine uygulanan gümrük tarifesini algılamalarına göre reddiye, benzeriyle karşılık verme ve uzlaşma gibi üç farklı tepki ortaya koymaya başlamaları oldu.

Bir önceki yazıda dile getirdiğim üzere, sayısı elli civarında ülke Trump yönetimi ile anlaşmak için sıraya girmiş durumda.

Çare arayışındaki ulus-devletler, karşılarına ABD’yi almak yerine, onunla masaya oturmaya ve mümkün olan, ABD yönetiminden tabiri caizse, “azami bağışlanma oranını” yakalamayı hedefleyeceklerdir.

Çin faktörü

2 Nisan sonrasında Çin ‘anlaşma’ yolunu seçmek yerine gümrük vergisi artışına benzeri karşılık vermesinin ardından, Trump yönetimi yüzde elli artırımla yeni bir karşılık vermesi ortada ciddi bir kapışmanın başladığını gösteriyor.

Uzmanların ortaya koyduğu rakamlara bakılacak olursa, şu anda ABD’nin Çin’e uyguladığı gümrük vergisi yüze 104’e ulaşmış durumda!...

Bu durumda dahi, Pekin yönetiminin geri adım atmak yerine, “Washington’un tarihi bir hata yapmakta olduğuna” vurgu yaparken, pratikte de, yukarıda dile getirdiğim üzere, çeşitli ülkelerle kendine yeni bir ekonomi bloğu oluşturmakta olduğu anlaşılıyor.

Küresel ticaret sisteminin sarsıldığı ve yerine oturtulmasının görünen koşullarda mümkün olmadığı bir süreçten geçiliyor.

Sorunun ticaret ve ekonomi kurallarının veya kuralsızlığının dışında, iki küresel gücün yani ABD ve Çin’de liderlerin küresel toplum karşısında psikolojik olarak nasıl tepki verecekleriyle de doğrudan ilintili.

Bu durumda ötekinin önünde diz çökmeme olgusunun, ekonomi kararlarıyla hatta ondan daha önemli bir şekilde belirleyiciliği olacağını söylemek yanlış olmayacaktır.

https://guneydoguasyacalismalari.com/abd-ve-dunya-cozum-arayisinda-the-us-and-the-world-are-looking-for-a-solution/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder