Mehmet Özay 22.03.2024
Bu varlık, geniş Malay dünyası içerisinde varlık sürmüş
devlet yapılarının bir modeli olması kadar, -tıpkı diğer bazı benzerleri gibi-,
döneminin uluslararası ticaret ve bununla bağlantılı eko-politiğiyle
ilişkilidir.
Elimizde mevcut yazılı kaynakların Malaka tarihine
vurgusuna kuşku bulunmuyor. Bununla birlikte, tarihsel verilerin
zenginleştirilmesi, var olan ‘tarihsel açıkların’ tamamlanması ve hatta yeni
bulguların ortaya konması açısından Malaka ve bölgesi bize önemli bir
potansiyel sunuyor.
Bu noktada, hem Malaka ve bölge hem de dünya tarihine
katkısına kuşku olmayan araştırma alanını, kara ve deniz arkeolojisi ile
bunları destekleyecek diğer ilgili çalışmalar oluşturuyor.
Böylesi kapsamlı ve uzun erimli çalışmanın niçin önemli
olduğuna kısaca aşağıda değinmekte yarar var.
Uzun dönemli bakış
Adı, 20. yüzyıl son çeyreğinden başlayarak, uluslararası
denizcilik ve ticaret dünyasının Doğu ve Batı’yı birbirine bağlayan
suyollarından biri olarak gündeme gelmesi, bir tesadüf değildir.
Aksine, tarihin yeniden bu bölge üzerinden kendini
güncellemesi anlamı taşır.
Bugün bu suyolunun her açıdan önemini korumasını ve
küresel güçlerin ‘koruması’ altında olmasını ancak, bölgenin tarihsel
gerçekliği ile anlamlandırmak mümkündür.
Bu tarihsel bütünlükten yoksun bakış açılarının, bölgeyi
anlayabileceğini varsaymak pek mümkün gözükmüyor.
Başlangıç
Malaka’nın Malay Yarımadası’nda kuruluşu, merkezi Sumatra
Adası’nın güneyinde bulunan Srivijaya’nın hükmünün sona erdiği ve ardından,
egemenliğini Cava Adası’nın orta kesiminden tüm bölgeye yayan Majapahit’in
belki de, gerilemeye başladığı bir sürece denk geldiğini söylemek yanlış
olmayacaktır.
Öyle ki, Mansur Şah döneminde, Majapahit’e yönelik askeri
girişim bize, böylesi bir tarihsel gerçekliği hatırlatıyor.[1]
Malaka’nın kuruluşunda temel amil, neredeyse tüm
Takımadalar bölgesine şamil olacak şekilde, siyasi çekişmelerin, taht
kavgalarının neticesinde, yeni bir siyasi elitin farklı bir bölgede kendi
gücünü tesis etme mücadelesinin bir sonucudur.
Malaka şehir devletinin kurucusu olarak zikredilen
Pramaswera’nın Güney Sumatra’dan Boğaz’ın öte yakasında, Malay Yarımadası’nda
kendine yer bulmasının da, böylesi bir siyasal geçmişi var.
Temeller konusu
Ancak, her yeri başlangıcın baraşıyla devam ettiğini
söylemek mümkün değil. “Malaka’nın kendi ayakları üzerinde durmasını sağlayan
nedir?” sorusu bizi, Boğaz’da egemen başka siyasi yapıların mevcudiyetiyle
ilgili daha geniş bir perspektifi gündeme almamızı gerektirir.
Bu noktada, Malaka’yı siyasi, ekonomik ve entellektüel
olarak besleyen yapı, Pasai olarak karşımıza çıkması şaşırtıcı değildir.
Aslında bu durum, Takımadalar’da farklı bölgeler
arasındaki iletişimin, ilişkinin, devamlılığın sürdürülebilirliğin bir
uzantısıdır.
Pasai’nin tek başına varlığı kabul edilmekle birlikte,
temelde Marco Polo’nun bölgeyi ziyaretinden hareketle kuruluşunu 13. yüzyıl
yerine, kanımca en azından bir yüzyıl öncesine taşıyarak, 12. yüzyıla
tarihleyebileceğimiz Samudra-Pasai’nin kurucu özelliğini organik bir şekilde
taşıdığına kuşku yok.
Medeniyet
Prameswara’nın ‘Muzaffer Şah’ adını alması ile
sembolleşen dönüşüm, Pasai bağlamı ve ilintisiyle bir medeniyet dönüşümü anlamı
taşır.
Bir başka ifadeyle söylemek gerekirse, bu dönüşüm,
Malaka’yı İslam medeniyeti içerisine alması, mekân boyutuyla Takımadalar
coğrafyasının İslamlaşmasına dönemi itibarıyla açıklık getirdiği gibi, kısa bir
sürede Malaka’nın yine, döneminin uluslararası ticaretine konu olmasında da
pekiştirici bir özelliğe sahiptir.
Her ne kadar, Montgomery ‘Pasai’ adını zikretmese de,[2]
İslamlaşma sürecinde coğrafi yakınlık, siyasi varlık ve kozmopolitlik
özellikleriyle, Pasai’nin bu süreçteki rolünü göz ardı etmemek gerekir.
Doğu-Batı ekseni
Dönemin uluslararası ticaretinden kasıt, hiç kuşku yok ki, tarihi Milâttan
öncesine dayanan doğ-batı ticaret güzergâhına ve/ya doğudan batıya akan ticari
emtianın devamlılığına vurgudur.
Bu vurgunun açılımı, uzun suyolları bağlantısına konu olan ticari emtianın
yani, her türünden baharat ile ipek temelli ürünlerin Takımadalar-Hindistan ve
Arabistan üzerinden Doğu Akdeniz’e ulaşması anlamına gelir.
Bu bağlantının diğer bir yöneliminin Çin’le olduğunu unutmamak gerekir…
Malaka şehri’nin önemi, hinterlandının yukarıda dikkat çekilen ürünler
noktasındaki zenginliğine dayanmaz.
Aksine, -suyoluna da adını verdiği üzere-, Malaka Boğazı’nın doğu çıkışına
hakim noktasının, Takımadalar’ın farklı bölgeleriyle bağlantısındaki
merkeziliğinden bahsedebiliriz.
Bu merkezilik bir yandan, Takımadalar toplumları ile öte yandan, Çin ve
Hindistan menşeli toplumların buluşma noktası olmasını sağlamıştır.
Toprağı bol olsun, son dönem Malezya tarihçileri arasında önemli bir yeri
olan Koy Kay Kim’in vurgusu dikkate almak gerekirse,[3] 15. yüzyılda Malaka’da doksan farklı dilin konuşuluyor
olması, bu geniş coğrafi bütünün bu şehir devleti özelinde bir mikro-kosmoz
oluşturduğu anlamına gelir.
Yeni veriler
Malaka şehir devleti tarihine dair Çin, Hind ve Malay yazılı kaynakları ile
sömürgecilik döneminde Portekiz, İngiliz ve Hollanda kaynaklarının dışında,
ilgimizi çekmesi gereken önemli bir alan arkeolojik çalışmalardır.
Böylesine önemli bir denizci merkezi olmuş şehrin hem şehri ikiye kesen ve
geçmişte, kısmen de olsa, deniz trafiğine açık nehri ile sahil şeridinde
yapılacak deniz arkeolojisi çalışmalarının sadece bölge tarihine değil, dünya
tarihine katkısı olacaktır.
Bu inisiyatifi kimin alacağı meselesi, aynı zamanda mevcut tarihi varlığa
neyi nasıl eklemleyeceğimizle de alâkalıdır.
Bölgede bu alanlarda insan kaynağı sorununa rağmen, mevcutlarının en
azından başlangıç süreçlerini yönetibilirliğine kuşku bulunmamaktadır.
Tıpkı, diğer alanlarda olduğu gibi, burada da temel sorun bu çalışma
alanının önemini anlayabilecek kurumsal yapıların varlığına olan ihtiyaçtır.
Böylesi yapıların ortaya çıkması veya oluşturulması halinde, bölge tarihini
yeni bulgularla küresel boyuta taşımak mümkün olacaktır.
[1] T. J. Newbold. (1839). Political and
Statistical Account of the British Settlement in the Straits of Malacca, Vol.1, London: John Murray, s. 276-277.
[2] Montgomery Martin. (MDCCCXXXVII / 1837). The British Colonial
Library, Vol. X. London: Whittaker&Co., s. 139.
[3]
Kim,
Koy Kay. (2011). “Tradition and modernity in Malay Society (1830s-1930s)”, Intellectual
Discourse, Vol. 19, No. 1, s. 18. (15-40).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder