Mehmet Özay 04.01.2024
Söz konusu bu politika, geçtiğimiz Ekim ayında Ulusal
Halk Kongresi Daimi Komitesi’nce kabul edilen “Vatansever Eğitim Yasası”na
dayanıyor.
‘Kamusal propaganda’ olarak adlandırabileceğimiz bu politika
ile ülke genelinde merkezden taşraya kadar okullar, iş yerleri ve aileleri de
içine alacak şekilde vatanseverlik değerlerinin anlaşılması ve
yaygınlaştırılmasını hedeflerden, böylece söz konusu bu değerler üzerinden bir siyasal
bilinçlenme ve ülke ideolojisinde ‘gençleştirme’ ve ‘yenileştirme’ süreci
ortaya konulması hedefleniyor.
Hiyerarşik yapılanmanın açık izlerini taşıyan bu söylem, uygulamada
ulusal bayrak ve semboller ile ulusal kahramanlara yönelik saygı ve korumayı
içeriyor.
“Vatanseverlik” politikasının, yaşanan bazı toplumsal
tepkilere karşılık gelen bir yönü olduğu gibi, bundan daha köklü tarihsel ve
varoluşsal sorunların üstesinden gelmesi gibi daha yüce bir bağlamı bulunuyor.
Varoluşsal olgusunun özellikle, ülkenin ulusal siyasal
ideolojisi komünizmin gizli/açık açtığı anlam krizini aşmaya matuf bir yönü bulunuyor.
Tıpkı materyalistleşen Batı toplumları gibi, farklı bir bağlamda aynı yöne
evrilmiş olan Çin’de birey-toplum ilişkileri kadar bu ilişkilere anlam katacak “manevi”
boyutun “vatanseverlik” ile aşılmak istendiğini söylemek yanlış olmayacaktır.[1]
Bu çerçevede, özellikle kamusal kurumlardaki uygulamaların
sadece, ilgili birimlerin inisiyatifine bırakılacağını düşünmek gayet safça bir
yaklaşım olur...
Bunun yerine, komünist partisinin propaganda birimince
hazırlanacak materyallerin ‘öğreti’ sürecinde etkili olacağını görmek şaşırtıcı
olmayacaktır.
Küresel Çinlilik
Çin hükümetinin uygulama kararı aldığı bu politika, Ana
Kara Çin’de olduğu gibi özerk yönetim bölgeleri Hong Kong ve Macau ile Çin’in
egemenlik iddiasını sürekli yinelediği Tayvan’ı ve diaspora Çinlilerini de
kapsıyor.
Tayvan ve diaspora Çinlileri bağlamında ele alındığında,
hükümetin kararının kapsam alanının ülkenin ulus-devlet sınırlarının dışına
taşmasının, Çin merkezi hükümetinin kendini, Çin halkı üzerinde evrensel bir
önem taşıdığını ortaya koyuyor.
Bu durum, Çin yönetiminin Tayvan üzerindeki egemenlik
iddialarının yeniden ve bir başka açıdan dillendirilmesi anlamına gelirken,
diaspora Çinlilerinin de küresel kültürel etkileşimler ve çatışmalardan kaynaklanacak
değişim süreçlerine karşı ‘korunmaları’ hedefleniyor.
Neden vatanseverlik politikası?
Söz konusu politikaya neyin neden olduğu konusu yapılan
açıklamalara bakılırsa, birbirinden farklılaşan nedenlere dayanıyor.
Bunların bir bölümü pragmatik, sosyolojik nedenler olarak
dikkat çekerken, bir bölümünün ulusal idelooji ile bağlantılı varoluşsal sorunlar
çerçevesinde dile getirildiğini söylemek mümkün.
Bu çerçevede, örneğin, pragmatik olarak bu politikaya neden
olarak Covid-19 sürecinde, 2022 yılı sonlarında hükümetin açıkladığı “Sıfır Covid-politikası”nın
doğurduğu baskı ortama karşı verilen kamusal tepki gösteriliyor.
Bununla birlikte, Çin yönetiminin aldığı kararın sadece, bununla
ilgili ve sınırlı olduğunu söylemek güç...
Bunun ötesinde bir dizi sorunun veya mevcut Çin
yönetiminin tehdit olarak algıladığı siyasal, toplumsal ve ekonomik
gelişmelerin nedenler zincirini oluşturduğunu ileri sürebiliriz.
Örneğin, Hong Kong gibi özerk bölge ve Tayvan gibi de
facto bağımsızlık süreci yaşayan Ada’nın yanı sıra, özellikle son yirmi
yılda gelen ekonomik kalkınmanın yol açtığı orta sınıflaşma ile ülkenin
gelişmiş eyaletlerinde tüketimcilik ile bağlantılı olarak gizli/açık kapitalizmin
halk arasında karşılık bulmasının önemini yadsınamaz.
Özellikle, kapitalist ekonomiye adaptasyonla birlikte,
üretim süreçlerine paralel olarak kapılarını dünyaya daha da açan Çin’de yurtdışında
öğrenim görenler kadar, ulusual eğitim süreçlerinden geçerek ekonomik statüde
ilerleyen eğitimli sınıfların tüketim alışkanlıkların da yeni eğilimleri
gözlemlemek güç değil.
Bu anlamda, vatanperverlik eğitimi politikası, siyasal anlamda
‘komünist’ ideolojiye bağlılığı devam eden devletin, halkın geniş kesimlerine
yönelik olarak söz konusu bu ideoloji bağlamında, yenileştiri politikaları
gündeme getirmesinin son örneği olarak kabul edilebilir.
Bazı kaynakların dile getirdiği üzere “Vatanseverlik”
politikasının hedefinde toplumda var olduğu ileri sürülen ‘nihilizme’ karşı
geliştirilmiş bir süreç olarak da okumak mümkün gözüküyor.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin Çin komünist partisince
yönetildiği dikkate alındığında, her türlü gelişme ve değişmeye karşın, partinin
propaganda mekanizmasının işlerliğini sürdürdüğü ve kendini, yeni gelişmeler karşısında
tayakkuz halinde tuttuğu açık.
Söz konusu bu son eğitim politikası da, bunun göstergelerinden
biri olarak değerlendirilmelidir...
Politika ve kontrol süreci
Bu politikanın nasıl uygulanacağına dair bazı detaylar
gündemde yer alıyor. Örneğin, okullarda müfredatlarına “vatanseverlik” olgusunu
dahil ederken, iş çevreleri iş yönetimi ve personel eğitiminde bu olguyu
işleyecekler.
Bunlara ilâve olarak, söz konusu yasa, toplumun en küçük
yapısını teşkil eden aile organizasyonuna da ulaşmayı hedefliyor. Buna göre, ebeveynlerin
‘aile eğitimi’nde vatan sevgisini çocuklarına aşılamaları isteniyor.
Tüm bu kamusal süreçlerin işlerlik kazanmasının sadece
ilgili bireyler ve kurumsal yönetimlere terk edildiğini düşünmek zor. Aksine,
bu durum, siyasal ideoloji ve onun koruyucu ve kollayıcı mekanizmalarınca gerçekleştirilecek
‘kontrol’ süreçlerine tanık olunacaktır.
Uygulamanın, Ana kıta Çin’de özerk bölgeler ile
ulus-devlet sınırlarının dışına taşan boyutuyla, küresel bir Çinlilik
bilincinin geliştirilmesinin hedeflendiğini söylemek mümkün.
[1]
Dongxin Shu. (2002). “Evolution of Chinese Patriotism
from Past to Present”, Chinese Studies, 11, (79-89). s. 80.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder