Mehmet Özay 15.03.2023
Bu yaklaşım, salt sıradan
bir ifade olmanın ve de tekrarlanmanın ötesinde halen araştırılmaya değer bir
konudur.
Bununla birlikte,
Hıristiyanlığın bölgedeki varlığının, özellikle kilise, misyoner okulları ve bu
kurumların mekân-mimari bağlamlarında kayda değer bir görünürlük taşıdığı da
bir o kadar gerçek.
Bu gerçekliğe, Aziz
Anne kilisesi ve mekânı üzerinden aşağıda kısaca ele alacağım…
Malaya’da
Hıristiyanlık
Günümüzde Malaya
Yarımadası’nda veya bugünkü Malezya’da Hıristiyan kurumsal yapılarının varlığı
bir anlamda Batı Avrupa sömürgeciliğine parallel olarak başta Malaka, Penang,
Cohor gibi eyaletlerde tanık olunuyor.
Bu tanıklığı teyit
eden küçük bir “not”, aşağıda tasvir edeceğim kompleksin idari bölümündeki bir
ilânda yer alıyor…
Kilise adamı
(rahip) açığının Malezya’daki Hıristiyan kurumsal yapısı bünyesinde de olduğunu
ortaya koyan ilân, bekâr erkek inananları rahip olmaya davet ederken, adayların
Malaka, Cohor, Kuala Lumpur ve Penang Piskoposlukları’na (Diocoese) başvurabilecekleri
belirtiliyor.
İngiliz sömürge
döneminde Welleyley adıyla da anılan Penang Adası ve Ada’yı çevreleyen bölgede
bugün, Bukit Mertejam yakınlarındaki Katolik mezhebine ait ve Aziz Anne Basilikası
(Minor Basilica of St. Anne) adını taşıyan devasa bir kompleksin varlığı
gayet şaşırtıcı bir nitelik taşıyor.
Mekândaki ikinci
küçük mabedin (chapel) inşa tarihinin 1865 olduğu dikkate alındığında,
bölge için önemli bir tarihi döneme işaret ettiği anlaşılır.
‘Basilika’
kavramının içerdiği üzere bu kompleksteki irili-ufaklı açık ve kapalı mekânlardaki
ibadete ayrılan alanlar, Hz. İsa’nın son günlerini ve aynı zamanda o günlerde
ona eşlik edenleri temsil eden heykeller, buranın bir açık hava ‘din müzesi’
niteliğinde olduğunu ortaya koyuyor.
Bu kompleksin,
bölgede Hıristiyanlığın bugüne kadar gördüğüm en geniş alanda temsil edildiği
bir mekân olduğunu söylesem yanılmış olmam…
Aziz Anne
Basilikası ya da Malaya’daki Kudüs
Malay
Yarımadası’nın Batı sahil şeridinde, Güney-Kuzey istikâmetindeki otoban güzergâhının
Wellesley bölümünde -ki bugün daha çok Sebarang Perai adıyla anılıyor- yol,
Bukit Mertejam ve Penang Adası ayrımını oluşturuyor.
Bukit Mertejam ile
eski yerleşim yerlerinden biri olan Kulim arasında yaklaşık on kilometre mesafede,
Kulim Caddesi üzerindeki mevkide yer alan Aziz Anne Basilikası (Minor
Basilica of St. Anne), bölgeye yabancı olanları şaşkına uğratacak şekilde
geniş bir alana yayılmış ve çeşitli hizmet binalarıyla bölgede varlığını
hissettiren bir dini kompleks hüviyetinde.
Basilika’ya, Hz.
Meryem’in annesi Aziz Anne’nin adının verilmesi, aslında Hz. İsa öncesinden
başlayan bir dini-tarihsel sürece gönderme yapıyor.
Doğu’lu Hz. İsa
Basilika’nın ana
kapısındaki tabelada, Katolik kilisesi amblemi ile cemaatin etnik ve linguistik
karakterini ortaya koyacak şekilde Mandarince, Tamilce ve İngilizce ifadeler
yer alıyor.
Komplekin farklı
bölümlerindeki Hz. İsa’yı ve yakınında bulunan ve ona karşı son görevlerini ifa
eden kişileri tasvir eden heykellerdeki kişilerin ten renklerinin kahverengiye
çalması, herhalde Katolik misyonerlerin bölge toplumları ile bir ‘benzerlik’
kurma çabasının ifadesi olsa gerek…
Her ne kadar,
Malayca bölgede ortak dil, Malay etnik yapısı kayda değer bir nüfusu oluştursa
da, tabelâda Malaycaya rastlanmamasının gayet anlamlı bir yönü bulunuyor. Tabelâda
ayrıca, bu geniş kompleks içinde cemaatin ve ziyaretçilerin nasıl davranacağına
dair semboller bize Katolik Ortodoks etiğinin varlığını hatırlatıyor.
Belki de, sıradan
denilebilecek ve aralarında giyim-kuşamdan, yüksek sesle bağırmaya;
dilencilikten evcil hayvan gezdirmeye kadar çeşitli görsel ifadelerin dikkat
çekici bir şekilde yerleştirilmiş olması, bölgenin maneviyatına halel getirecek
unsurlardan arındırılmasındaki ciddiyeti ve niyeti ortaya koyması açısından
önem taşıdığını söyleyebiliriz.
Daha komplekse
girmeden uzaktan dikkat çeken unsurlar arasında dev çan kulesi, yaklaşık yüz
metre ilerideki tepe yamacına yerleştirilmiş dev Haç’lar, sağ tarafta 25
basamaklı merdivenle çıkılan ve Anglikan mimarisine benzerliğiyle dikkat çeken
kilise ve hemen yanında okul olarak kullanılan bina ile sol tarafta geniş
cemaat için yapıldığı anlaşılan ve dış cephesinde Mandarince ifadelerin yer
aldığı bir diğer kilise bulunuyor.
Bunların yanı
sıra, geniş meydanın farklı bölgelerine konumlandırılmış olan ve her biri, Hz.
İsa’nın Çarmıha gerildiği “son günü” anlatan heykelleri belki de, bu komplekse
özgün değerini katan en önemli unsurlar olarak kabul etmek gerekir.
Tepeye doğru
kıvrıla kıvrıla çıkan iki yandaki merdivenlerin etrafındaki, gayet büyükçe
Haç’lar sanki burasının mezarlık olduğunu akla getiriyor. Ancak değil…
Yavaş yavaş
yukarıya doğru yol alırken, bu Haç’ların ne anlama geldiği sorusu akla
gelirken, aslında tepenin üst noktasındaki Kudüs’teki Yahudilerin ‘Ağlama Duvarı’nı
andıran, hemen önünde yarım daire şeklindeki mekân ile Çarmıh’a gerilmiş Hz.
İsa heykeli buranın, kompleks içinde gayet özel bir mabed işlevi gördüğünü
ortaya koyuyor.
Tepeye çıkarken
karşılaşılan dev bir kayanın üstüne yazılmış olan “on emir” başta olmak üzere,
yol boyunca her bir Haç’ın aslında yukarıdaki tapınağa ulaşana değin, inanan
Hıristiyan mümini nedamete davet eden unsurlar olduğunu söyleyebiliriz.
Bu geniş mekân
içerisindeki çeşitli unsurların, zaman zaman restore edildiğini ortaya koyan
ifadelerden biri, 2008 yılında Paris Katolik Dış Misyonu (Les Missions
Etrangeres de Paris) birimince gerçekleştirilen yapı oluşturuyor.
Malay-dışı Hıristiyanlar
Tüm unsurlarıyla Basilika’nın
halen işlevselliğini devam ettirdiği ortada. Bunda, Wellesley bölgesinin
özellikle, 1786’dan itibaren başta Hindistan ve Çin’den önemli dış göç almasının
etkisi gayet dikkat çekici.
Genel nüfus
içerisindeki bu dış göç yapısının, İngiliz sömürge yapısının seküler idaresi ve
bu yapı ile şu veya bu şekilde ilintili çeşitli misyoner oluşumlarının bölgede
ulaştıkları toplumsal grupları oluşturuyordu.
Bugüne kadar, yaklaşık
sekiz/dokuz nesil boyunca Hıristiyanlığın bu unsurlar üzerinden devam
ettirilmesi ve göç yapılaşmasının özellikle 19. yüzyılda giderek artış
göstermesi Bukit Bertejam, Wellesley bölgesinde Aziz Anne Basilikası’nın önemli
bir dini-kültürel işlev görmesine olanak tanıdığı anlaşılıyor.
Hıristiyanlığın
Doğu Takımadaları’nda yayılma serüveninde seküler yönelimine ragmen, sömürge
yönetimlerinin işlevi kadar, farklı misyoner kurumlarının varlığı belirleyici
olmuştur.
Her ne kadar, geniş
Malay toplumu içinde Hıristiyanlık kabul görmese de, Malaya topraklarında
özellikle sahil şeritlerindeki şehir ve kasabaların bölgesel ve küresel işlevi
zamanla Hindistan ve Çin gibi çeşitli coğrafyalardan göç unsurlarını ortaya
çıkarmıştır.
Özellikle, eğitim başta
olmak üzere toplumsal gelişme/kalkınma noktasında sömürge yapısına bağımlı olan
göç unsurları aynı zamanda Hıristiyan misyonerliğinin ulaştığı toplumsal
grupları teşkil etmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder