21 Haziran 2020 Pazar

Eğitimde idealler flört olgusu

Mehmet Özay                                                                                                                         22.06.2020

Eğitim kurumlarının ortaya çıkışında idealler, eğitim ilke ve prensipleri, alt yapı unsurları gibi önemli değişkenler belirleyici olmaktadır. Bu unsurların birinin örneğin, ideali veya ideallerini ilgili eğitim kurumlarının isimlerinde tanık olmak mümkündür. Bir kuruma ad verilmesi işlemi, bizatihi kendi içinde belirlenmiş çıkış noktasını yani, idealleri yansıtması oldukça doğaldır.

Bununla birlikte, idealler, eğitim ilke ve prensiplerinin yüzeyselliği veya zamanla yüzeyselliğe terk edilmesi ile öne çıkanın/çıkartılanın sadece isim olması, ilgili kurumun kendine yabancılaşmasının bir göstergesidir.

Öyle ki, kurumlara adları verilirken -ki, bunun içinde ara eğitim kurumları olan orta okul ve liseler kadar yüksek öğretim kurumları da zikredilmeyi hak eder- şatafatlı, cafcaflı, anlam yüklü olduğu izlenim veren kelime ve/ya kelime dizilerinin bir araya getirilmesi gizli/açık bir tür flört işinin varlığına işaret eder. Bu nedenle, isimler ile içeriklerin nasıl örtüştüğü veya örtüşme sürecinin nasıl işlenmekte olduğuna yakından dikkat etmek gerekmektedir.

1980’lerde yani, adına ‘kolej devrimleri’ denilebilecek dönemde ve belki de bunlar içerisinde salt bir maddi talepkârlıkla, “onların var bizim de olsun” kurgusunun da bir sonucu olarak ortaya çıkan ara öğretim kurumlarında bunun örneklerini görmek mümkün.

Bu yapıların yazılı materyallerinde oldukça idealize edilmiş unsurların olmadığını söylemek mümkün değil. Aksine, belki de oldukça önemli idealleri içinde barındıran bir eğitim tutumunun takınılmış olduğuna bile şahit olunabilir.

Bununla birlikte, aradan geçen süreçte bu kurumların ne denli mesafe kat edebilmiş oldukları sorusu önemlidir. Bu soruyu bir olumsuz ifade haline getirmek ve potansiyel imkânlarına rağmen, ortada bir başarının olmadığını ve bunun doğurduğu buhranın geniş kitleler tarafından hissedilmediğini söylemek mümkün. Burada, tıpkı ilgili kurumlara verilen adlarda ortaya çıktığı üzere, başarının niteliğinden ziyade niceliği ile kurulan bir flört olgusundan bahsedilebilir.

Büyük umutların yüklendiği, ancak aradan pek fazla süre geçmeden bir anlamda, ‘türeme kolejler’ adını hak edecek bir sıradanlaşmaya konu olan bu kurumların ürettiği nesillerin bugün nerelerde olduğu, ülkeye ne türden katkıda bulunduğu türünden pek çok bağlam sorgulanmayı hak etmektedir.

Söz konusu türeme kurumların varlıklarını bugün dahi sürdürüyor olmalarını, bir başarı olarak görmek yanılsatıcı olacaktır. Söz konusu maddi varlığın devamı elde edilen bir başarı değil, tastamam eğitim piyasasının varlığıyla ve demografik yapı içerisindeki unsurlarla bağlantılıdır. En azından, başarı, idealler, insan yetiştirme ve bilgiyi gündelik yaşamın pratiklerine rehber kılma gibi unsurların yanı sıra, piyasa kurallarının kendi gerçekliği ile bu kurumların varlığını sürdürmesine katkısı daha bir öne çıkmış olduğunu ileri sürmek mümkün.

Yukarıda dikkat çekilen kurumların yani, türeme kolejleri bitirmiş kitlelerin geleceklerindeki bir başka aşama yani, üniversite veyahut yüksek lise talebi, kendinde bir hâl olarak ortaya çıkmıştır ve çıkmaya devam etmektedir. Bunda, aynı zamanda yukarıda dikkat çekilen ikinci durumun yani, eğitim piyasası ve demografik yapının unsurlarının ön açmasının ve hatta zorlamasının kayda değer rolü olduğu aşikârdır.

Tıpkı ara eğitim kurumlarına ad verme süreçlerinde olduğu gibi, yüksek liselerde de benzer eğilimlerin varlığına şahit olmak pek de şaşırtıcı bir duruma işaret etmiyor. Nihayetinde kaçınılmaz olarak, aynı/benzer toplumsallıkların ürettiği eğitim süreçlerinden bahsediyoruz.

Bununla birlikte, ara eğitim ve yüksek lise kurumlarından farklı olarak örneğin üniversalite olgusunu bünyesinde barındırabilecek ve bu anlamda bütünlüklü ve hedefleri belirlenmiş unsurları olan araştırma üniversitelerin bir değişim sürecini tetikleyebileceğini düşünmek mümkün.

Bu çerçevede, böylesi bir tetiklemenin oluşabilmesi için araştırma üniversitelerinin, ne öğrencilerinin ne adına öğretici denilen kitlenin flört edeceği bir saha olmadığının açık seçik dile getirilmesi ve pratikleriyle ortaya konulması gerekmektedir.

Flörtten kasıt, tıpkı yukarıda ara eğitim kurumları sürecinden bahsederken dile getirildiği şekilde, nitelikten nicelikselliği kayışın ortaya çıkışıdır. İdealler ile ve bu idealleri daha işin ilk aşamasında düşünce-pratik birlikteliğinde ortaya koyacak yapılanma ile belirleyici kılmak gerekmektedir. Öyle ki, daha ilk aşamada yaşanacak sapmanın, ara eğitim kurumları örneğinde gibi, kurumsal ad ve idealize edilmiş eğitim formunun yanılsıtıcı etkisi ile yüzleşmek kaçınılmaz bir hâl alacaktır.

Öte yandan, araştırma üniversiteki kavramının ve içeriğinin her halükârda yukarıda dikkat çekilen türeme kolej yaklaşımından ve pratiğinden farklı olarak belirlenmişliği ile dikkat çekmelidir. Ad ve ideallerin içkin oldukları ilham veren yanları kadar, nicelikselliğe dönüşebilme tehlikesinin her daim var olduğu gerçeği karşısında, bizatihi kurumsal yapının varlığının, araştırmacı adayı öğrencilerinin ve bizatihi araştırmacılarının donanımlılığı daha ilk günden farklarını ortaya koymuş olması beklenir.

Bu noktada, bu yapı içerisinde zamanın nasıl değerlendirilmesi gerektiği, bilginin niçin ve hangi yollardan araştırılmasının ve üretilmesinin zorunlu olduğu, üretilen bilginin nerelerde kullanılması ve yeniden üretilmeye konu olması vb. süreçlerle hem hâl olmak yerine akademiyi bir flört ayarına indirgemek kurumsal bir boşluk ve ruhsuzlukla aynı anlama gelmektedir.

Giderek daha çok bölgesel ve küresel bağlamda söz sahibi olma amacıyla gündeme gelen bir ülkenin, başta adına ümmet denilen bütüne ve ardından -büyük bir iddia olmakla birlikte- tüm insanlığa vaad edebileceği ahlâk, kültür, bilgi vb. olgulara yaklaşımını şekillendirecek alt yapının, araştırma üniversitesi bünyesindeki kurumsallaşmalarla gerçekleştirilebilmenin imkânı beklenir ve ümit edilir bir durumdur.

https://guneydoguasyacalismalari.com/2020/06/21/egitimde-idealler-ve-flort-olgusu/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder