Mehmet Özay 3
Haziran 2015
Hasan
di Tiro’nun yaşamını yitirmesinin ardından, hakkında bugüne kadar kaleme alınan
en önemli çalışma diyebileceğimiz eser 2014 yılı Kasım ayında yayınlandı.
Eserin ikinci baskısı ise bu yılın Şubat ayında kitapçı dükkânlarında yerini
aldı. Hasan di Tiro’nun (HT) vefanının beşinci yılı nedeniyle bu eseri kaleme
alan gazeteci Muhrizal Hamzah ile yaptığım röportajı paylaşmak isterim. Böylece
HT’nin beşinci ölüm yıldönümü vesilesiyle bu eser üzerinden onun yaşamına ve
hareketine kısmen de olsa değinmiş olacağım.
“Hasan
Tiro: Jalan Panjang Menuju Damai Aceh” (Hasan Tiro: Açe Barışı’na Giden
Uzun Yol) başlığını taşıyan eser gazeteci Murizal Hamzah’ın uzun yıllar süren
araştırmaları, tanıklıkları, görüşmelerinin ardından kitap haline getirilerek
kamu oyunun ilgisine sunuldu. Giriş yazısını Açe Valisi Dr. Zeyni Abdullah’ın
kaleme aldığı bu eser, 679 sayfa ve ‘Bandar Publishing’ tarafından yayınlandı.
Eserin hemen başında, HT’nin yaşamı kronolojik olarak veriliyor. Üç ana
bölümden oluşan eserin ilk bölümü HT’nin 11 Ekim 2008’de yaklaşık 30 yıl aradan
sonra Açe’ye dönüşüyle başlıyor. Çalışmanın Birinci Bölümü,HT’nin Açe’ye
dönüşünü ele alıyor. Aslında bu bölümün, son bölüm olması gerekirken, önceye
alınmasının HT’nun vatan topraklarına dönüşünün oluşan barış ortamını
desteklemesi gibi ‘sembolik’ bir anlam içermesinden olsa gerek. İkinci Bölüm,
HT’nun doğumundan Endonezya’nın Birleşmiş Milletler’deki temsilciliği, Dar’ul
İslam Hareketi’ne katılımı ve bu hareketin ABD’deki elçisi oluşu ve evliliği
ele alınıyor. Üçüncü Bölüm ise, başarılı bir iş adamı olarak sahip olduğu
serveti, ünü bir tarafa bırakarak atalarından devraldığını ifade ettiği sorumluluğu
yerine getirme adına Açe’ye dönüşüyle başlayan süreç kayda değer tüm
boyutlarıyla ele alınıyor.
HT’nun
doğumundan vefatına kadar olan süreyi ve bu sürede ortaya çıkan başat
sosyo-politik süreçlere tanıklığı ve iştirakı akademik denilebilecek bir özenle
gündeme getiriliyor. Bu çerçevede, yazar Murizal Hamzah, 1990’lı yılların
sonundan yakın geçmişe kadar bizzat içinde yer aldığı süreçlerde, gerek Açe
Özgürlük Hareketi içerisinden gerekse dışından yaklaşık yüz kişi ile yaptığı
mülâkatların yanı sıra, dört yüz civarında kaynağı elden geçirmesi bu
çalışmanın önemini ortaya koyuyor. Yazarın, bu kitap hazırlığıyla ilgili tüm
dökümanlarını, 26 Aralık 2004 tarihindeki tsunamide ‘payına düşeni alması’, bu
çalışmanın bugüne kadar gecikmesine sebep olduğu gibi, en azından bazı
belgelerin, fotoğrafların, kayıtların geri gelmemecesine kaybolması anlamı
taşıyor. Bu kaybın HT’nun yaşamını tümüyle anlamamıza ne kadar engel teşkil
ettiğini hesap edebilmek ise şimdilik mümkün değil.
Daha
önce, Haikal Afifa tarafından Açece’den Endonezyacaya tercüme edilen “Aceh di Mata Dunia” adlı eserin
tanıtımını yapmıştım. Mahruzal Hamza’nın eseri ise hiç kuşku yok ki, Hasan di
Tiro’yu geniş bir çerçevede ele almasıyla dikkat çekiyor. Esere giriş yazısı
yazan Vali Dr. Zeyni Abdullah’ın dile getirdiği üzere bu kitap yeni nesillere
HT’nun keskin fikirlerinin aktarılmasında ve geçmişle gelecek arasında bir
köprü olma vasfı taşıyor (s. 12). Bu çalışma, sadece Açe değil, modern
Endonezya tarihine ‘Açe perspektifinden’ ışık tutarken, aynı zamanda yazılı
gelenekle ilişkisi sınırlı bir coğrafyada, 19. yüzyıl son çeyreğinden itibaren
başgösteren savaşlar, çatışmalar ve mücadeleler süreçlerinin bir devamı olarak
ortaya çıkan ve küresel anlamda bir siyasi/dini hareket olarak gündeme gelen
GAM’ın lideri konumundaki kişi hakkında bugüne değin belki de mitsel
addedilebilecek unsurların tarihi referanslarla, tanıklıklarla gerçeklikle bağı
ortaya konuyor.
Yazar hakkında kısa bilgi
vermekte fayda var. Yazar, yani Muhrizah Hamzah, uzun yıllar gazetecilik yapmış
bir Açeli. Hasan di Tiro’nun yaşamını incelemeye yaklaşık 14 yıl önce başlamış.
Bu süreçte, sadece Açe’de ve Cakarta’da değil, Malezya, Avrupa ve ABD’de kimi
şehirlerde çeşitli kişilerle yaptığı mülâkatların bu eserin ortaya çıkmasında
önemi büyük. Ayrıca, sözlü anlatıları destekleyecek mahiyette dört yüz
civarında belge, kitap, makaleyi taramış olması da bu çalışmanın bir ölçüde
akademik bir çalışma olarak değerlendirilmesini sağlıyor.
Hasan di Tiro, “Açe Özgürlük
Hareketi” (Gerakan Aceh Merdeka –
GAM) lideri olmanın dışında elli bir yaşındayken bu hareketi bir deklarasyonla
kamuoyuna ilân ettiği 4 Aralık 1976 tarihi öncesinde eğitimi, iş adamlığı,
Endonezya Cumhuriyeti’nin Birleşmiş Milletler’deki elçisi ve ardından Dar’ül
İslam Hareketi’nin ABD’deki temsilcisi olmaklığıyla öne çıkan siyaset adamlığı,
kaleme aldığı eserlerle yazarlığı dikkate alındığında önemli bir dava ve
hareket adamı olduğu görülür. Sizi bu röportajla başbaşa bırakıyorum.
Mehmet Özay: Bu çalışma şu ana kadar Hasan di Tiro (HT) ve
hareketini konu alan eserler arasında en kapsamlısı olma özelliği taşıyor.
Bununla birlikte, bu eserin HT’nin siyasi yaşamını kapsadığını söyleyebilir
miyiz?
Muhrizal Hamzah: Hasan di Tiro hakkında var olan
bilgi ve belgelerin tamamına bu eserde yer verdiğimi söyleyemem. Onun sadece
bir hareket ve dava adamı değil, aynı zamanda bir iş adamı, yazar, hukukçu,
diplomat, karizmatik lider, vatansever vb. olduğunu dikkate aldığımızda
yaşamının pek çok yönleri henüz yazılmadı. Bu çalışmanın onun hayatının ve
içinde yer aldığı hareketin sadece yüzde ellilik bir bölümünü kapsadığını ifade
etmek isterim. Bir eleştirmenin kitabı okuduktan sonra benimle paylaştığı bir
yorumunda olduğu gibi, bu çalışmanın ikinci cildinin yayınlanmasını
gerektirecek kadar geniş bir çerçeve
bulunuyor. Öyle ki, sadece “Özgürlüğün Bedeli” adlı çalışması dahi tek
başına dini, savaş taktikleri vb. alanlarda ayrı ayrı ele alınmayı hak edecek
öneme sahip.
-Bu çalışma
için kaç kişiyle röportaj yaptınız? Bu anlamda hayatta bulunan tüm tanıklara
ulaştığınız söyleyebilir misiniz?
-Toplam yüz kişiyle mülâkat
yaptım. Görüşme yaptığım kişilerden örneğin Hasan di Tiro (2010), Tengku
Muhammad Osman Lampoh Awe (2008) vefat etti. Tabii ki, mülakatlarda en önemli
kişi hiç kuşku yok ki, Hasan di Tiro’ydu. Ancak geçirdiği kalp krizi nedeniyle
konuşma yetisini büyük ölçüde yitirdiğinden, kendisiyle 2008 yılında
Malezya’nın Selangor Eyaleti’nde yaptığım mülâkat oldukça az bir süreyi
kapsıyordu. Ancak bu mülâkat sırasında yanında bulunan ve bugünkü Açe Valisi
Dr. Zeyni Abdullah’ın katkısıyla mülâkatı tamamlama imkânı buldum. Bu noktada,
1947 yılından başlayarak 1990’lara kadar çok çeşitli eserlere imza atmış olması
dolayısıyla eserleri önemli bir başvuru kaynaı oldu. Buna ilâve olarak Hasan di
Tiro’ya yakınlığıyla tanınan kişilerden Dr. Husaini Hasan, Yusuf Daud, Musanna
Tiro ve Tengku Fauzi Tiro’yu saymak isterim. Öte yandan, Hasan di Tiro’yla
yakın arkadaş olan Doğu Timor liderlerinden ve ilk başbakanı Al-katir ile
Dili’de mülakat yapma şansı buldum. Ayrıca, 1950’li yıllarda Hasan di Tiro’yla
ABD’de bulunmuş İbrahim Abdullah ve o dönem Açe’de Hasan di Tiro ile Semangat Merdeka adlı gazetede çalışan
Teuku Ali Basyah Talsha ile de görüştüm.
-Böylesine önemli bir liderin hayatı ve hareketi noktasında şüphesiz ki
farklı görüşler var. Bu bağlamda, mülakatlarınızda bu farklı yaklaşımlara
rastladınız mı?
-Elbette. Mülâkatlar sırasında o
güne kadar örneğin Hasan di Tiro hakkında olumsuz diyebileceğim ve kimi
çevrelerin bilinçli olarak negatif propaganda olarak ürettiğini düşündüğüm bazı
hususlarla çelişen anlatılara tanık oldum. Örneğin bunlardan en dikkat çekeni,
Hasan di Tiro’nun bağımsızlık hareketini başlatma sebebinin 1970’li yıllarda
Lhokseumawe’de bulunan petrol ve doğal gaz kaynaklarıyla ilgili yatırımlarda
kendisine imkan tanınmaması olduğu gelir. Ancak bu çalışmada detaylı bir
şekilde görüleceği üzere HT’nin bu hareketinin çok daha farklı kökleri vardır.
-Eseri kaleme alma sürecinde zorluklarla karşılaştınız mı?
-Evet. Özellikle mülâkatlar
sonrasında ortaya çıkan anlatılar arasında birbiriyle çelişen ifadelerin
olmasıydı. Bu noktada, yazılı referanslara başvurma yolunu seçtim. Çalışmada
açıkça görüldüğü üzere makale, kitap vb. dokümanlar şeklinde dört yüze yakın
yazılı belge taradım. Tabii bu noktada, şunu da ifade etmek isterim. Uzun
yıllar edindiğim dokümanları 26 Aralık 2004 tarihindeki tsunamide Banda Açe’deki
evimin sular altında kalması nedeniyle maalesef kaybettim. Şayet bu çalışmayı
eksik addedeceksek bu doğal afetin bir etkisi olduğunu söylemek isterim.
Ayrıca, Açe’de çatışma döneminin sürdüğü, özellikle 1990-1998 ve 2003-2005
yılları arasındaki dönemde, güvenlik nedeniyle Hasan di Tiro ailesinin sahip
oldukları bazı eserleri yakmalarının da belge ve bilgi noksanlığında olumsuz
bir etkisi olacağına kuşku yok.
-Hareketin bayrağının Türk bayrağına benzerliği biliniyor. Bununla ilgili
ne söylemek istersiniz?
-Erken dönemde hareketin önemli
liderlerinden biri olan Dr. Husaini Hasan’la yaptığım mülakatta, hareketin
bayrağının bizzat Hasan di Tiro tarafından seçildiğini öğrendimi söylemekle
yetinmek istiyorum.
-1980’li yılların ortalarında Türkiye’de Hasan di Tiro ile bir röportaj
yayınlandı. Bu röportajı yapan gazeteciyle görüşme imkanınız oldu mu?
Söz konusu gazeteciyle görüşmeyi
çok isterdim. Ancak kitap çalışmam sırasında böyle bir imkân olmadı. Bu
çalışmanın Hasan di Tiro’nun tüm yaşamını kapsamadığına yukarıda değinmiştim.
Bu çerçevede önümüzdeki dönemde eserin yeni baskısında veya ayrı bir kitap
çalışması bağlamında diğer bazı kişiler gibi, bu kaynak kişiye ulaşmayı
isterim.
-Modern Açe tarihinde iki önemli hareket adamına rastlıyoruz. Birincisi “Dar’ül
İslam Hareketi”nin öncü ismi Daud Beureuh ve Hasan di Tiro. Hasan di Tiro, aynı
zamanda Daud Beureuh’ın öğrencisi. Bu iki liderin hareketleri arasında nasıl bir ilişki var?
-Açıkçası başında bulundukları
hareketler noktasında büyük bir fark görmüyorum. Bu noktada örneğin Hasan di
Tiro’nun Açe’de ‘Açe İslam Devleti’ni kavramını işlediğini, yurt dışında ise ‘Açe-Sumatra Özgürlük Hareketi’ (ASNLF) üzerinden
bir çalışma yürüttüğünü görüyoruz. Tabii burada, bu adlandırmanın uluslararası
arenada geliştirilen bir stratejinin ürünü ve amacın Açe’nin coğrafi ve tarihi
konumunu ortaya koymak olduğunu söylemek isterim. Yoksa, tüm Sumatra Adası’nın
bağımsızlığına yapılan bir atıf söz konusu değil. Açe’nin ‘özgürleşmesi’
noktasında Daud Beureuh ve Hasan di Tiro’nun nihai hedefte aynı yerde
durduklarını söylemek isterim. Daud Beureuh, Endonezya Cumhuriyeti’nin
temelleri olan ‘Beş İlke’ (Pancasila)
yerine, İslam devleti kurma çabasına karşılık, Hasan di Tiro, merkezden
bağımsız olmayı yeğliyordu. Dile getirilmesi gereken bir başka açı var ki o da,
Daud Beureuh’ın Hasan di Tiro hareketine maddi ve manevi katkısıdır.
-Hasan di Tiro, hareketi uzun yıllar İsveç’den yönetti. Bu süreçte
Avrupa’da Birleşmiş Milletler olmak üzere çeşitli uluslararası ve Avrupa
ülkeleri nezdinde girişimleri biliniyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
-Evet. Hasan di Tiro hareketi,
merkezi Hollanda’da olan “Temsil Edilmeyen Milletler ve Halklar Organizasyonu”
(Unrepresented Nations and Peoples Organization-UNPO) üyeydi. Bir siyaset adamı
ve entellektüel olarak di Tiro, diğer özgürlük hareketlerine ilham kaynağı
olduğu anlaşılıyor. Tabii bu noktada, hareketin bu yapı içerisinde Papua, Doğu
Timor, Patani, Mindanao vb. özgürlük hareketleriyle görüş alış verişinde bulunduğu
görülür.
-Hasan di Tiro, hareket ve dava adamı olmaklığının yanı sıra üretken bir
yazardı. Açe’de bu yazma geleneğinin devam edeceğini söyleyebiliriz miyiz?
-Hasan
di Tiro’nun vefatının ardından, onun kaleme almış olduğu eserlerden sadece biri,
Açece kaleme almış olduğu “Aceh di Mata
Dunia” adlı eser Endonezyaca diline tercümesi 2013 yılında yayınlandı. (dünyabizim.com’da
yayınlanan bu çalışma için Bkz.: (http://www.dunyabizim.com/index.php?aType=haber&ArticleID=14433&q=Haikal+Afifa). Bunun dışında Hasan di Tiro’nun yayınlanmayı
bekleyen onlarca eseri bulunuyor. Ancak, önümüzdeki dönemde, Hasan di Tiro’nun
çalışmalarının bir ilham kaynağı olacağını ve Açe hakkında yazma geleneğini
sürdürecek yeni yazarların çıkacağını söyleyebilirim. bu noktada, Hasan di
Tiro’nun 1958’de yayınlamış olduğu ve federatif bir yönetim yapısını dile
getiren ‘Demokrasi’ adlı çalışmasının, aradan geçen uzun bir süre
sonrasında günümüzde Endonezya’da bir
karşılık bulmaya başladığını da ifade etmek isterim.
-Kıymetli vaktinizi ayırdığınız
için çok teşekkür ederim.
Ben de teşekkür ederim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder