6 Mayıs 2021 Perşembe

Myanmar’da tehlikeli süreç / Dangerous process in Myanmar

Mehmet Özay                                                                                                                            06.05.2021

Myanmar’da ülke ordusunca (Tatmadaw) 1 Şubat’ta yapılan darbenin ardından üç ayı aşkın süre geçerken, sivil itaatsizlik hareketinin kurduğu Ulusal Birlik Hükümeti 5 Mayıs’ta yeni bir adım atarak Ulusal Birlik Ordusu kurulduğunu açıkladı. Bu gelişme, kaos ortamının sürdüğü ülkede yeni ve tehlikeli bir evreye girildiği anlamına geliyor.

Myanmar’da siyasi partiler ve geniş toplum kesimlerinin destek verdiği cunta rejimine direniş hareketinin 16 Nisan’da Ulusal Birlik Hükümeti ve ardından 5 Mayıs’a Ulusal Birlik Ordusu’nu kurması, Myanmar’ın 21. yüzyıl darbesine karşı geliştirdiği yeni strateji olarak dikkat çekiyor.

Bu birbirini besleyen iki alternatif gelişmenin başarıya ulaşıp ulaşmayacağı ise öncelikle bu yapılara destek verenlerin samimiyeti ve sürdürülübelir birlikteliğine ve ardından geniş toplum kesimlerinin açık ve güçlü desteğine bağlı.

Kaos’tan anarşiye (mi?)

Myanmar’da 1 Şubat’ta yaşanan askeri darbenin ardından, belki de tatmadaw’ın hiç beklemediği bir şekilde kaos ortamı sürüyor. Bir yandan, Batılı ülkeler öte yandan, Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği’nin (Association of Southeast Asian Nations-ASEAN) girişimlerine rağmen, cunta rejimi geri adım atmış değil.

Myanmar halkının 2020 Kasım seçimlerinin meşru kazananı konumundaki Ulusal Demokrasi Birliği’ne (National League for Democracy-NLD) toplumdan gelen destek ise, yerini önce 16 Nisan’da Myanmar Ulusal Birlik Hükümeti (National Unity Government) adıyla bir siyasi temsiliyete bıraktı.

İçinde NLD milletvekilleri başta olmak üzere, ülkenin merkez siyasi yapısıyla önemli sorunlar yaşayan önde gelen etnik yapılarından katılımların da olduğu sivil oluşum temsilcilerinin, 5 Mayıs günü yaptıkları açıklamada, Federal Birlik Ordusu (Federal Union Army) adıyla, alternatif bir güvenlik yapısı hayata geçirildiğini duyurdu.

Yeni bir merkez-çevre yapılaşması

Açıklamada, Birlik Ordusu’nun hedefinin, cuntaya karşı sivil direniş sergileyen halka karşı gerçekleştirilen şiddeti engellemek olduğu belirtiliyor. Alternatif sivil birlik hükümetinin ardından, bir ordu yapısının oluşturulduğunun ilânı ülkede yeni bir merkez-çevre ilişkisi olarak değerlendirilebilir.

NLD özelinde merkezi oluşturan meşru ve Bamar etnik çoğunluğunun desteğini alan sivil yapı ile ülkenin sınır boylarında, 1948 yılındaki bağımsızlıktan bu yana, bağımsızlık ve özerk siyasal yapıların kurulması için mücadele veren önemli bir bölümünün kendine ait ordusu bulunan Karen, Kachin, Chin, Mon gibi yapılar bulunuyor.

2015-2020 yılları arasında Suu Kyi’nin başkanı olduğu NLD hükümeti döneminde söz konusu yapılarla barış görüşmeleri gündeme gelmiş olsa da, arzu edilen gelişme sağlanamamıştı. Bugün bu iki yapı kendilerini cunta rejimine karşı aynı saflarda bulması tarihin bir cilvesi olsa gerek.

Darbenin ardından söz konusu bu etnik yapılar, merkezi hükümetle yakın geçmişte yapılan ateşkes anlaşmalarının geçersiz olduğunu açıklamaları bir başka hassas gelişme olarak değerlendirilmeyi hak ediyor. Yukarıda dikkat çektiğimiz yeni merkez-çevre oluşumunda güç odağında kimin ağırlıklı olarak yer alacağı ise şimdiden cevabı kestirilmesi zor bir soru.

NLD ve ülkedeki diğer siyasi partiler, sivil oluşumlar ve kuzey ve doğu sınırlarını çevreleyen topraklardaki etnik yapıların lider yapılarının destek verdiği bu iki gelişmede iki hedefin olduğu görülüyor.

İlki, uluslararası camiaya ülkenin meşru sivil yapısı olarak 2020 Kasım seçimleri sonrasında oluşan parlamentonun olduğunu kanıtlamak. İkincisi ise, mevcut cunta rejimine mevcudiyetini mümkün olduğunca sorgulatıp en azından müzakere masasına çekmek.

5 Mayıs’ta ilân edilen Federal Birlik Ordusu çerçevesinde yaşanan  gelişme, seçim sonrası süreçte yeni bir evreye girilmekte olduğuna işaret ediyor. Öyle ki, bu süreç daha gergin ve giderek tehlikeli bir sürecin başlangıcı olarak yorumlanabilir.

Myanmar’daki cunta rejimini sivillerle görüşmelere zorlamak amacıyla dışardan bir askeri operasyon konusu bazı çevreler tarafından gündeme getirildiğini hatırlamakta yarar var. Bunun ardındaki gücün ABD olduğunu görmek sürpriz değil. Ancak, ne ASEAN ne yanı başındaki Çin’in böylesi bir dış müdahaleye olumlu bakacaktır.

Kaldı ki, bir süredir küresel gündemi neredeyse her gün meşgul eden kovid-19 tehlikesinin olduğu bir ortamda, uluslararası bir güç hareketliliği bir başka sorun olarak ortada duruyor.

Ancak bu yaşanan son gelişme, yani ulusal birlik ordusunun varlığının nasıl bir zeminde gelişeceği konusu tam da bu noktada anlam kazanıyor. Dışardan müdahalenin ol/a/mayacağı bir ortamda, Myanmarlıların kendilerini koruma ve savunma hakkının dış destekle gerçekleştirilmesi mümkün olabilir.

21. yüzyıl’da değişen direniş

1960’lı yılların başında darbeyle tanışan ülkede, özellikle 1980’lerin ikinci yarısındaki seçimlerin ardından yaşanan gelişmelerde gösteriler önemli bir yer tutsa da, ne alternatif bir sivil hükümet ne de onun silahlı kolu olan bir yapı gündeme gelmişti.

Cunta rejiminin henüz tepki vermediği bu gelişme hiç kuşku yok ki, askerler tarafından kabul görmeyeceği aşikâr. Ancak bu gelişme, darbe sonrasında sivilleri hedef alan şiddet olaylarının cunta tarafından meşrulaştırılacağı bir zeminin oluşmasına yol açacaktır.  

1 Şubat’tan sonra bir süre yaşanan durgunluğun ardından, kitleler ülkenin önde gelen şehirlerindeki gösteriler, aradan geçen sürede görece düşük yoğunluklu da olsa sürüyor.

Cunta nasıl karşılık verecek?

Bu süre zarfında özellikle, ASEAN çerçevesinde gerçekleştirilen liderler zirvesinde alınan  5 maddelik kararın uygulanacağına dair emareler ortaya çıkmış değil. Kaldı ki, bu sözde anlaşmayla ilgili, ortada bir belirlenmiş bir tarihin bulunmaması, Myanmar’da cunta rejiminin elini güçlendiren bir başka faktör.

Böylesi bir gelişmenin olabilmesi için, bundan sadece birkaç yıllık süre zarfında ASEAN’a üye ülkelerde gerçekleşen gayri-meşru siyasal değişimler karşısında birlik ülkelerinin gerekli tavrı takınmasıyla ancak bir beklenti hasıl olabilirdi.

Oysa, ne Tayland’da gerçekleştirilen 2014 darbesi, ne 2020 yılı Şubat ayında Malezya’da gündeme gelen sivil darbe ASEAN içerisinde hak ettiği şekilde ele alınamadı. Jakarta’da gerçekleştirilen ASEAN liderler zirvesinde Myanmar cunta rejiminin başındaki General Min Augn Hlaing’ın dayanak noktası Tayland’ın juntacı generalden dönme başbakanı Prayut Chan-o-cha oldu.

Ulusal Birlik Ordusu adıyla yeni bir yapının oluşması Tatmadaw’ın işinin zor olduğunu ortaya koyuyor. Gözler şu anda, son on yılda gücünü özellikle Arakanlı Müslümanlar olmak üzere bazı etnik yapılar üzerinde gösteren ulusal ordunun karşısında şimdi her renk ve tondan Myanmar bulunuyor. Ülkede yaşanacak olan gelişmeler ya tıpkı Tayland’da olduğu gibi cunta rejiminin sivilleşerek ve çeşitli koalisyon alternatifleriyle varlığını devam ettirmesine veya yeni bir ulus devletleşme sürecinin oluşumuna yol açacaktır.

https://guneydoguasyacalismalari.com/2021/05/06/myanmarda-tehlikeli-surec-dangerous-process-in-myanmar/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder