Mehmet Özay 13.07.2020
Singapur’da 13.
genel seçimleri iktidardaki Halkın Eylem Partisi (People’s Action Party-PAP) yaklaşık yüzde 61.24’lük oy alarak
kazandı.
Yüzde 40’lik oy
ise, muhalefet partileri arasında bölünürken, İşçi Partisi (Workers' Party-WP) yüzde 11.22 ile en çok
oyu alan parti oldu.
Seçimlerin belki
de önemli süprizlerinden biri, yeni kurulan İlerlemeci Singapur Partisi’nin (Progress Singapore Party-PSP) yüzde 10’un
üzerinde oy almasıydı. Bununla birlikte, PSP milletvekili çıkarmayı başaramasa
da, partinin kurucu başkanı, eski PAP’lı 80 yaşındaki Tan Cheng Bock’un
dışardan atama sistemiyle mecliste milletvekili olması ihtimaller dahilinde.
Genel itibarıyla,
seçim sonuçlarına göre iktidar-ana muhalefet ekseninde değişme olmazken, kovid-19
sürecinin henüz bitmediği bir dönemde yapılan seçimler, kampanya sürecini sanal
ortama taşırken, birkaç istisna hariç nefret söylemi (hate speech) ile karşılaşılmaması, Ada toplumunun ve siyasetinin
olgunluğunu ve disiplinini göstermesi açısından oldukça önemli.
Seçimin ardından
başbakan Lee Hsien, İşçi Partisi lideri Pritam Singh’i tebrik ederek Ada
siyasal tarihinde bir ilk olarak onu muhalefet lideri olarak atadığını
belirtti. Böylece, Singh ulusal parlamentoda muhalefeti temsil edecek siyasetçi
unvanı edinmiş oldu.
Halk ne istiyor?
55 yıldır ülkeyi
yöneten PAP’ın ülke kalkınması ve refahında oynadığı rol tartışılmaz. Bununla birlikte,
gerek bölgesel ve küresel eğilimlerin de etkisiyle, Ada özelinde değişen toplumsal
yapı içerisinde yeni eğilimlerin ortaya çıkmaya başlaması, bugün PAP’ın oylarının
yüzde altmışa kadar gerilemesindeki temel sebebi oluşturuyor.
Singapur’da, gerek
devletin sahip olduğu güçlü ekonomik yapının gerekse bireylere yansıyan
varsıllığın, her bir bireye eşit ölçüde yansımamasının getirdiği durum, kendini
giderek daha açık bir şekilde ortaya koyuyor.
Bu nedenle, Singapur
sosyolojisinde “post-materyalist” kavramıyla açılanan mevcut toplumsal yapı,
Ada’da siyasal düzlemde yeni görüşleri ortaya çıkarırken, halkın böylesi seçim
dönemlerinde taleplerini oylarıyla sergilemelerine imkan tanıyor.
Benzer seçim
sonuçlarının ardından, “oturup bakacağız, yeniden değerlendireceğiz, talepleri
dikkate alacağız” söyleminin benzerlerine PAP lider kadrosunun açıklamalarında
yine rastlamak mümkün.
Seçim mücadelesinde detaylar
PAP böylece, 2015 yılında
yapılan seçimlerde aldığı 69.9’luk oydan yaklaşık 8.5’lik düşüş yaşadı. WP ise
geçen seçimde aldığı 12.48’lik orana karşılık Cuma günü yapılan seçimde yüzde 11.22’de
kaldı. Bununla birlikte, WP iki seçim bölgesinde birden seçim kazanmayı
başararak Ada siyasal tarihinde bir başka ilke imza atmış oldu.
Alınan bu sonuçlar
kovid-19 süreciyle mücadelenin de bir anlamda seçmen nezdinde oylanması anlamı
taşıyordu. PAP’ın 83 milletvekili ile parlamentoda temsil hakkı kazanmasına
rağmen, popüler oylarındaki düşüş, kovid-19 ile olumlu mücadelenin halk
nezdinde farklı sorunlar ve talepler karşısında ikinci derecede yer aldığını
gösteriyor.
Bu noktada,
örneğin, Güney Kore seçimlerindeki sonuçların Ada’da görülmediğini ifade
edebiliriz.
Muhalefet
yapısında önemli gücü temsil eden WP, temsil gücünü artırarak mecliste temsil
edilme hakkını kazandı. İşçi Partisi, özellikle altı seçim bölgesinde önemli
bir başarıya imza attı.
Seçim sonuçlarına
göre, 93 sandalyeli parlamentoda PAP 83 milletvekilliği kazandı. 10 sandalye
ise WP’ye giderken, 2015 seçimleri sonrasında parlamentodaki milletvekili
sayısını 6’dan 10’a çıkarmış oldu.
WP’nin bu
başarısı, tıpkı 2011’deki benzerlik göstermesiyle dikkat çekerken, özelikle
partide son dönemde yaşayan lider değişiminin bu gelişmedeki rolü yadsınamaz.
Başbakan Lee Hsien,
seçim sonrası açıklamasında, partisinin net bir başarı elde ettiğini söylese
de, seçmenin muhalefet partilerine yönelmesini yaşanan belirsizlikler
karşısında Ada halkının tepkisi olarak yorumladı.
Yeni siyasi partiler
2011 örneğinde
olduğu gibi, özellikle son on yıllık süre zarfında Ada toplumunda mevcut
iktidarla arasına mesafe koyma yöneliminde yukarıda zikredilen nedenin yanı
sıra, PAP’dan ayrılan eski siyasetçilerin alternatif söylemlere yönelmelerinin
de etkisi bulunuyor.
Örneğin, PAP’dan
ayrılan Tan Cheng Bock’un 2019 yılında kurduğu ve bugün henüz birinci yılını
dolduran İlerlemeci Singapur Partisi (PSP) yüzde 10.18 oy alması önemli bir
başarı olarak dikkat çekiyor.
Daha önce de
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olan ancak kaybeden Tan Cheng liderliğindeki
PSP’nin aldığı oy oranının yılların muhalefet partisi WP’ye yaklaşmış olması seçmen
nezdinde ana muhalefet dışındaki partilere güçlü bir yönelmenin olduğunu da ortaya
koyuyor.
PSP’nin bir seçim
bölgesinde kıy payı kaybettiğini söylemek gerekiyor. Bununla birlikte bu yeni
partinin aldığı görece yüksek popüler oya karşılık milletvekili çıkaramamasını
yine seçim sistemi düzenlemesiyle açıklamak mümkün.
Singapur siyasetinde yeni evre
83
milletvekilliğine rağmen, PAP’da yüzlerin güldüğünü söylemek güç. Bu durumu, ancak
Ada politikasının doğası ile açıklamak mümkün.
Parlamento
çoğunluğuna rağmen, PAP, popüler oyların yaklaşık yüzde 40’ını kaybetmiş
durumda.
2011 yılı seçimlerinde
60.1’lik sonuçla o döneme kadarki en başarısız seçim anlamı taşırken, bugün sadece
bir puanın üzerinde oy alınmış olması, en azından daha da kötü bir sonucun
ortaya çıkmadığına göstermesiyle bir nebze olsun teselli kaynağı oluyor.
Ada seçimleri,
ultra-gelişmiş bir ülkede halkın farklı taleplerle ortaya çıkabileceğinin yeni
bir kanıtı hükmünde.
Popüler oyların
yüzde 40’ı muhalefet partilerine gitmesine rağmen, sadece bir muhalefet
partisinin parlamentoda temsil hakkı kazanması kadar, anayasal değişiklikler
için gerekli üçte birlik çoğunluğu yakalamaktan uzak oluşu ise, muhalefetin
önünde daha aşması gereken epeyce bir yol olduğunu ortaya koyuyor.
Bu seçimin
ardından önümüzdeki beş yılda ülke siyasal yaşamındaki en önemli gelişme, PAP
lideri ve başbakan Lee Hsien Loong’un başbakanlığı partinin önemli isimlerinden
kabul edilen başbakan yardımcısı ve aynı zamanda maliye bakanı Heng Swee Keat’e
bırakması olacak.
Bununla birlikte,
Le Hsien’ın, ülke siyasal sisteminin kendi özgü yapılarından bir olan “senior minister’ konumunda siyasi yaşamını
sürdürmesi bekleniyor.
Ada siyasetinde
13. genel seçimler iktidarda bir değişime kapı aralayacak sürece henüz gelmediğini
göstersede, popüler oylarda iktidar partisi PAP’ın 2011 sonrasında yeniden
benzeri bir gerileme yaşaması seçmen profilinde ve taleplerinde değişimin
sürdüğünü gösteriyor.
PAP’ın sergilediği
başarıyı, seçim sisteminin özellikleri ve pragmatik politikaların varlığından
uzak tutmak mümkün gözükmüyor.
Bununla birlikte,
eğitimli ve disiplinli seçmenin kendi bölgelerindeki siyasi parti mensuplarıyla
yan yana siyasal yaşamda söz sahibi olması, Ada toplumsal yaşamındaki sorunların
parlamentoya taşınmasında önemli bir mekanizmanın varlığına işaret ediyor. Ada
siyasetinin en önemli kazanımlarından birinin bu olduğunu söylemek mümkün.
Tüm bu özelliklerin,
komşu ülkeler Malezya ve Endonezya’da yakından takip edilmesi ve benzeri
disiplinli siyasal yaşamın ortaya konulması, söz konusu bu ülkelerdeki toplumsal
ve ekonomik refah için vazgeçilmez bir önem arz ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder