Mehmet
Özay 20.03.2020
foto:thejakartapost.com |
Koronavirüs
salgını küresel ilişkilerde tahmin edilemeyecek gelişmelere yol açmaya devam
ediyor.
Salgının görülmeye
başlandığı Çin’de daha ilk günlerden itibaren eyalet ve merkezi hükümetin gerekli
tedbirleri almada geç kaldığı hususu, süreçte hayatını kaybeden doktorların
uyarıları meslektaşlarınca paylaşılmasıyla zamanla ortaya çıktığına tanık
olundu.
Aralık ayı
sonlarında virüsle ilgili paylaşım yapan doktorlar “yasadışı ve yanlış” bilgi
yaydıkları gerekçesiyle şuçlanmışlardı.
Belirli düzeylerdeki
idarecilerin, sürece en başında tanık olan ve gözlemleyen çalışanların
uyarılarını dikkate almaması Çin’e maliyeti bugün çok net ortada.
Çin’li yetkililer
mücadelenin ön saflarında çalışanların uyarılarına kulak kabartmış ve “sosyal
mesafe kuralı” gibi gerekli tedbirleri birkaç hafta içerisinde almış olsalardı,
bugünkü vak’a sayısının büyük bir kısmı ortaya çıkmamış olabiliceği iddialarına
önem vermek gerekiyor.
Kaldı ki, bu gelişme
bugün sadece Doğu ve Güneydoğu Asya topraklarını değil, bütün dünya
toplumlarını etkisi altına almış durumda. Bu durumda salt Çin’i suçlamanın bir
anlamı da yok.
Ancak özellikle
Avrupa’daki gelişmelere bakıldığında, artık tecrübe kazandıkları anlaşılan Çin’li
doktorlar, Avrupalı meslektaşlarının aynı hataları tekrarladıklarını dile
getiriyorlar.
Yerel virüs - ithal virüs
Çin devleti aldığı
tedbirlerle salgını kendi içinde büyük ölçüde atlatmış gözükse de, henüz sorun
tam anlamıyla ortadan kalkmış değil.
Yerel kaynaklı
virüs yerini dışardan ithal edilene bırakıyor. Öyle ki, başka ülkelerden gelen
Çinliler yeni virüs taşıyıcıları olarak toplumsal huzursuzluğu bir kez daha körükleyen
yeni bir gelişme olarak dikkat çekiyor.
Benzer bir durumu
diğer ülkeler için de söylemek mümkün. Örneğin Singapur’da son birkaç günde
görülen yeni vak’aların dörtte üçünü dışardan gelenler oluşturuyor.
Malezya uzun bir
süre hem vak’a sayısının azlığı hem ölümlü vak’anın olmamasıyla sınavı oldukça
iyi götürüyordu. Ancak uluslararası temelde bazı geniş katılımlı toplantıların
ardından hem vak’a sayısı hızla artmaya başladı, hem de ölümlü vak’alar birbiri
ardına gündeme geliyor.
Çin-ABD’nin virüs dalaşı
İki küresel güç
olan ABD ve Çin arasında, salgın öncesi çatışmacı ortamın bu sefer virüs
üzerinden devam ettirilmekte olduğuna tanık olunuyor.
İlk defa Çin’de
görülen virüs salgınının ABD tarafından bölgeye taşınmış olabileceği yolundaki
söyleme karşılık, aradan kısa bir süre geçmeden ABD’de yankısını buldu.
Şubat ayı sonunda
Çin’de bir bilimadamının “virüs Çin’de ortaya çıksa da, kaynağı Çin olmayabilir”
ifadesine yaklaşık iki hafta sonra daha net bir açıklama geldi.
Donald Trump’ın “mücadelesi
zor” anlamına gelecek ifadeleriyle tanımladığı virüsün kaynağı konusunda işaret
parmağı Pekin’i gösteriyordu.
12 Mart’ta bu
sefer Çin dışişleri sözcüsünün “virüs’ü ABD ordusu bölgeye taşımış olabilir”
twiti, suçlu arama veya küresel kamuoyunu etkilemeye yönelik olup olmadığını
tespit etmek en azından şu an için mümkün gözükmüyor.
Ancak bu tür yaklaşımlar
suçlu arama ve düşmanlık üretme üzerine devam ediyor.
Başta başkan Donald Trump olmak üzere üst düzey
bazı yetkililerin salgını tanımlamak için “Wuhan virüsü” tabirini kullanmaları yabancı
düşmanlığının son örneği olarak gündemde.
İki süper gücün
küresel bir sorun karşısında sorumlu ve işbirliği temelli davranış
sergilemeleri beklenirken, bunun aksi gelişmelerin yaşanması hiç kuşku yok ki,
sorunun daha da büyümesinden öte bir anlam ifade etmiyor.
Zorunlu işbirliğine doğru
Sorunun ve de
mücadelenin bir tek ülke veya bölgeyle sınırlı olmadığı anlaşıldı. Bunun getirdiği
zorunlu sonuç, ülkelerin birbirleriyle yakın işbirliğine başlanması oldu.
Bu sürecin
hızlanarak devam edeceği anlaşılıyor. Başka da bir çare düşünmek şu an için pek
de mümkün gözükmüyor.
Bu noktada, Doğu
ve Güneydoğu Asya ülkeleri arasında işbirliği olgusunun ise gecikerek de gündeme
geldiğine tanık olunuyor.
Singapur
gelişmeler karşısında, karantina uygulamasına başvurma gereği duymadan aldığı
tedbirlerle sorunu ölüm vakası olmadan en azından şu güne kadar atlatabildi.
Covid-19 teşhisiyle tedavi altına alınanlardan bir bölümü taburcu olup normal
yaşamına döndü.
Ocak ve Şubat
ayları biterken, salgının Endonezya’da henüz görünmemiş olması herkesi
şaşırtırken, Mart ayına girilmesiyle birlikte vaka ve ölümlerin görülmeye
başlanması sadece birkaç gün önce devlet başkanı Joko Widodo’nun “Singapur’dan
destek alabiliriz” açıklamasını yapmasına neden oldu.
Çin’in yanı
başındaki Güney Kore başarılı önleyici tedbir ve vak’alara yönelik tıbbi
yöntemlerdeki başarısı iki ülke arasında yakınlaşma nedeni olurken, Güney Kore
aynı zamanda Ortadoğu ve Avrupa ülkelerine söz konusu tıbbi techizatın ithaline
başlanmasına yol açtı.
Bu süreçte Çin’in ‘maske
diplomasisi’ ve Güney Kore’nin ‘tıbbi ekipman diplomasisi’ virüsle küresel mücadelede
ön almaya çalışıyor.
Mücadelede çok katmanlılık
Covid-19 karşısında
ilgili devletlerin tedrici olarak almakta oldukları tedbirleri sadece söz
konusu virüsle tıbbi mücadele oluşturmuyor.
Aslında tastamam bütüncül
bir organizasyon gerçekliğinin gerekliliğinden bahsetmek gerekiyor. Tıbbi
mücadele bu organizasyonun sadece bir bölümünü oluşturuyor. Bu çerçevede
yapılacak işbirliklerinin temel itibarıyla iki yönü olduğuna dikkat çekmek
gerekiyor.
Birincisi,
organizasyonu temel itibarıyla yapılandıran devleti temsil eden resmi organlar.
İkinci ise, bütün bir toplumun organizasyon kabiliyetinin sergilenmesi, yani
bütüncül/topyekün bir çabanın ortaya konması.
Devlete bağlı
bakanlıklardan başlayarak en küçük idari birime kadar devlet mevcut tehdit
ortamını tanıma, buna adaptasyon ve çözüm çareleri ile ortaya çıkmaktadır.
Bu noktada, yukarıdan
aşağıya hiyerarşik bir yapılanma olduğu yönünde bir intiba oluşsa da, aslında
çok daha etkin ve çok yönlü bir etkileşim ağı zincirinden bahsetmek mümkün. Veya
gelişmelerin en azından böylesi çok etkileşimli bir boyutta seyrettiğini
varsaymak ve/ya böyle olmasını uygun görmek gerekiyor.
Covid-19’a karşı
şu ana kadar önleyici tedbirler ve vak’alara müdahale konusunda başarılı kabul
edilebilecek ülkelerde bu yöntemlerin kulanıldığını görmek zor değil.
Burada mücadele
virüsün yayılma hızıyla tedbirlerin hızı arasında. İkincisinin çok daha
organize olması için herkesin bilinçli bir şekilde hareket etmesi temennisiyle.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder