22 Temmuz 2018 Pazar

Christiaan Snouck Hurgronje’ın mezarını ziyaret / Paying a visit to Christiaan Snouck Hurgronje's grave

Mehmet Özay                                                                                                                         22.07.2018

Nusantara’nın kuzeyinde Açe bölgesinde bulunmuş, hasbel kader Açe’nin yakın ve uzak tarihine dair birşeyler öğrenmeye çalışmış bir kişi olarak Snouck Hurgronje’nin mezarıyla karşılaşmak ne anlama gelir diye bir soru sorabilir miyim kendime? Hurgronje döneminin değil, Nusantara tarihi ele alındığında tüm dönemlerin en önemli oryantalisti olmasıyla dikkat çekerken, sadece eserleriyle kendini ortaya koymuş ve nesnesi kıldığı bir toplumu ve coğrafyayı anlamlandırmış değil. Aksine, bunun ötesinde fiili olarak bizatihi döneminin sömürge yönetimi politikalarında yer almış, Hollanda sömürge yönetiminin din ve kültür işlerinden sorumlu tutulmuş biridir Hurgronje.

Hani şu iki ciltlik, Felemenkçe kaleme aldığı ardından, 1906 yılında İngilizceye çevrilen Açe sosyal-antropolojisinin vazgeçilmez kaynağı. Tabii, Hurgronje’ın Açe topraklarında sadece dokuz ay gibi kısa bir süre kalmasına rağmen, bu donanıma nasıl eriştiğini ancak süreç içerisinde başka kaynaklara ve dönemin etkileşimlerine bakarak anlamlandırmak mümkün olabilir.

Hac konusu üzerinde çalışmalara konuşlanmakla birlikte, aklına Nusantara düşüncesi yer etmeye başlamasıyla birlikte, yollara düşen Hurgronje’nin, bir Müslüman kimliğiyle sadece yaklaşık dokuz ay gibi kısa bir süre Cidde ve Mekke’de bulunurken başta Açeliler olmak üzere bölge hacılardan topladığı bilgiler elbette kayda değer bir nitelik ve önem arz ediyordu. Ancak öyle anlaşılıyor ki, daha Kutsal Topraklar’a nüfuz etmeden önce, hangi konuda ilerleyeceğine karar vermiş ve akabinde Leiden’daki kütüphaneyi epeyce bir arşınlamış olmalı diye düşünüyorum.

Böylece, Açe ve Malay Takımadaları’nın geneli hakkındaki ilk çalışmalarını daha Hollanda’dayken ortaya koymuş olmalı. Akabinde sömürge yönetimine danışman olarak atanması onu bizzat Açe topraklarına sürükledi. Yine tıpkı Hicaz bölgesinde olduğu gibi, burada da aşağı yukarı dokuz ay gibi bir süre kalması herhalde bir tesadüf olmalı. Ardından uzun yıllar sömürge başkenti Batavya’da görev yapan Hurgronje, tüm süreçlerde elde ettiği verileri biraraya getirmek suretiyle yukarıda dikkat çektiğim çalışmasını ortaya koydu. Ve bu eser bugüne kadar da bölgeyi çalışanlar için başucu kitabı olmayı sürdürmüştür.

İşte böyle bir ‘şahsın’ yaşadığı mekânda bulunurken, mezarını ziyaret etmemek olmaz diyerek bir sabah yola çıktım. Yola çıktım dediğim, zaten aynı mahalde bulunduğumdan ziyaretimi bu belirli güne denk getirmemden kaynaklanıyor. Üniversite binalarının ve kiliselerin olduğu birbirine kanallarla ve daracık sokaklarla iliştirilen tarihi mekânda pedal çevirirken, gps yerine, son derece insani ve iletişime açık yolu tercih ederek küçük işletmelerinin önünde öğleden sonrası menüsü için bir şeyler doğrayarak hazırlık yapan orta yaşlarda bir çifte yaklaşarak -tahminimden hareketle- buralarda bir mezarlık olduğunu ve tarif edip edemeyeceklerini sordum.

Nezaketime aynı şekilde karşılık almanın memnuniyetini bir an içimde hissettim. Tarif bir yana, hanımefendi yerinden kalkıp bisikletini alarak bana bizzat mihmandarlık yaptı. “Önce size bir iki yer göstereceğim. Ardından mezarlığı…” dedi. Dar sokakları geçerek beni bir binaya getirdi. Burasının Reformcuların yakıp yıkmasından kurtulan nadide yerlerden biri olduğunu ve bugünse artık bağlı bulunduğu vakıf tarafından binaların kiraya verildiğini söyledi. Burası Hollanda’nın en eski cam işlemelerinin olduğu ‘şapel’e ev sahipliği yapıyor. 1492 yılında Saint Anne Sadaka Evi adıyla kurulmuş.

Ardından yine birkaç sokak ötede bir başka mekâna geçtik. Burası da kuruluşu 1664’e tarihlenen bir sadaka evi… İşte Leiden kampüsünü çevreleyen tarih böylesine kadim bir geçmişe sahip. Tabii mekânlar bu ziyaret ettiğim iki bina ile sınırlı değil elbette. Ancak bu Snouck’un mezarına girizgâh olması anlamında önemli. Katolik bir geçmişten, Reformasyona, oradan sömürgeciliğe geçiş yapan Felemenk devletinin, Malay Müslüman dünyasının döneminin tek bağımsız devleti diyebileceğimiz Açe topraklarındaki istilası ve bu istilanın onlar adına başarıyla gerçekleşmesindeki rolüyle Snouck Hurgronje önemli bir isim.

Bu kısa ziyaretlerle bir yandan da mezarlığa doğru yaklaştığımızı fark ediyordum. Hanımefendi, yolu gösterirken, bende bu kısa ancak önemli ziyaretler için kendisine teşekkürleri sundum. Mezarlık uzun bir yolun tam sonundaydı. Demir kapısı açık, ancak gireni çıkanı olmayan bir mekân… İşte şehrin De Waard bölgesindeki mezarlığındayım…

Girişinde herhangi bir yazının bulunmadığı mezarlık sanki kendi haline bırakılmış bir izlenim bırakıyordu insanda. Biraz da bu intibayı olumsuzlar şekilde, hemen sağ tarafta mezarlık haritası gözüme çarptı. Haritada A, B, C vs. şeklinde belirtilen parsellerde numaralandırılmış mezarlar yer alıyordu. Her bir numaranın yanında mezarda yatan kişinin adı ve mesleği yazılmış.

Bundan anlaşılacağı üzere De Waard mezarlığı genel halka açık bir mezarlık olmaktan öte, hayattayken seçkin işler yapmış, ulusuna devletine faydalı olmuş müzisyen, sanatçı, bilim adamı vb. şahsiyetlere ayrılmış. Tabloda yer alan kısa bilgiye göre, Reform kilisesi tarafından 1813 yılında açılan mezarlık, kilise bahçesine gömü işleminin yasaklanması üzerine 1829 yılından itibaren şehrin önde gelen zevatı buraya defnedilmeye başlanmış. Tabloda yazıldığı şekliyle söylemek gerekirse mezarlıkta 69 mezar yer alıyor. Tabii 69 diyorum, ancak bu listedeki isimlere göre. Ancak her mezarda üç, dört kişinin bulunduğunu mezar taşlarındaki isimlerden çıkartmak mümkün. Dolayısıyla bu sayı mezarlıktaki gerçek sayısı yansıtmıyor.

Snouck’unki de bunlardan biri ve yer numarası 168B. Tam adı Christiaan Snouck Hurgronje, işi Arapça uzmanı ve İslamist olarak belirtilmiş. Ve yaşadığı evin adresi de yazılmış: Snouck Hurgronjehuis Rapenburg 61.

Birkaç dakika sonra, A parselinin tam köşesinde bulunan Snouck Hurgronje’nin mezarının başındayım. Açe’nin belki son yüzyılına damgasını vurduğunu söylemekle abartmayacağımı düşündüğüm Snouck’un mezarı… Ürperiyorum bir an ve birkaç adım geriye atıyorum kendimi istemsiz bir şekilde. Banda Açe’de Hollanda Mezarlığı’nın düzen, intizam ve bakımlılığını hatırlayınca biraz üzülmedim değil. Hollandalılar, kendilerine bunca emeği geçmiş bir adamın bırakın ayda yılda bir her gün gelip mezarını süslemeleri gerekirdi diye düşünüyorum. Ancak Snouck öyle anlaşılıyor ki, Leiden ve Hollanda yönetimi tarafından çoktan unutulmuş bile…

Protestanlaşmanın bir yönelimi olsa gerek, sadece Snouck’un mezarı değil tüm mezarlık sade. Haç ise bir iki tane var. İsimlerin kazılı olduğu devasa mezar taşları dikine değil, toprak üzerine gelecek şekilde yerleştirilmiş. Snouck’un mezar taşında dört kişinin adı var: 1)Anna Catharina Snouck Hurgronje, doğum-3 September 1859/vefat-5 Eylül 1880; 2)J. J. Snouck Hurgronje, doğum-15 Haziran 1819/vefat-12 Şubat 1892; 3) Jacobine Julie, doğum-1 Aralık 1850/vefat-12 Şubat 1892; 4) Christiaan Snouck Hurgronje, doğum-8 Şubat 1857/vefat-26 Haziran 1936.


Snouck, Takımadalarda’ki danışmanlık görevinden döndükten sonra, Leiden Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. Ancak Takımadalar’daki çeşitli kişilerle yazışmalarını sürdürdü. Ve 29 Nisan 1936 tarihinde vefat etti. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder