Mehmet Özay 20.06.2018
Malezya’da
9 Mayıs seçimlerinin ardından 62 yıllık iktidarın değişmesi hiç kuşku yok ki, başta
ülke bazında olmak üzere, bölgesel ve küresel bağlamlarda üzerinde durulması
gereken önemli bir gelişme. Öncelikle Malezya özelinde söylemek gerekirse, ülke
siyasal yaşamında sadece bir hükümetin gidip yerine bir başkasının gelmesiyle
sınırlı olmayan, aksine kapsamlı bir sistem değişikliğine yol açabilecek bir
gelişmeden bahsedilebileceğini vurgulamak istiyorum. Bu yazıda, kısmen de olsa
bu husus üzerinde durmaya çalışacağım.
Malezya
halkının 9 Mayıs’ta sandıkta verdiği karar, adına Ulusal İttifak (Barisan Nasional) denilen ve omurgasını Birleşik
Ulusal Malay Organizasyonu (UMNO) partisinin oluşturduğu ve diğer çeşitli etnik
partilerle desteklenen koalisyonun 62 yıllık iktidarının sonunu getirmesiyle
sınırlı değil. Halkın verdiği karar, bundan da öte, 62 yıl öncesinde yani,
İngiltere Krallığı sömürge yönetiminin doğrudan ve fiili olarak içinde yer
aldığı bağımsızlık sürecinde, o dönemki adıyla söylemek gerekirse Malaya
topraklarında oluşturulması istenen bir siyasi ve de toplumsal yapının da
sarsılması anlamı taşıyor.
O
dönemde, İngiliz yönetimi ile dönemin çeşitli etnik yapılarının liderleri arasında
varılan toplumsal sözleşme ve ülkenin hangi etnik yapı/lar tarafından ne şekilde
yönetileceği konusu, 1957 yılında gelen bağımsızlıktan itibaren geçen 62 yıl
boyunca uygulama bulmuş bir duruma işaret etmektedir. Bu toplumsal sözleşmenin varlığını
pekiştiren durum ise, ülke anayasasına yansıyan kararlarda karşılığını bulmasıdır.
Bu
noktada, Malezya’da birbirinden etnik/dini/ekonomik bağlamlarıyla oldukça farklı
toplumsal kesimlerinin, bugüne kadar tanık olunmadık şekilde biraraya getiren
muhalefet koalisyonunun ya da ülkede bilinen adıyla umut koalisyonu (pakatan harapan) hükümet olma süreci başladı.
Bu anlamda, Malezya siyasal yaşamında bir ilkin yaşandığına kuşku yok. Bu
bağlamda, Malezya’da yaşanan hükümet değişimi, sömürge sonrası (post-kolonyal) süreç çerçevesinde ele alınmayı
zorunlu kılmaktadır. Bu durumda, ülkede yaşanan değişimin, bazı akademi
çevrelerinde post-kolonyal dönemin bittiği yönündeki eleştirileri yanlışlayan
bir yönünün de olduğuna burada dikkat çekmekte fayda var.
Ancak
bugün Malezya’da gündeme gelen hükümet değişikliğinin, temelde bir ‘iktidar’ değişikliği
anlamına gelip gelmediği meselesi de en az bu değişim kadar önemlidir. Çünkü hükümetin
belirlenmesi ile hükümeti oluşturan yapının iktidarını şekillendiren unsurlar
farklılık arz etmektedir. Bu bağlamda, ülkede yaşanan siyasi değişimin, adına
seçim denilen bir yöntemle, bir siyasi organın yönetimle ilişkisini belirleme
sürecinin ‘demokratikleşme’ olup olmadığı konusu, bu ülkenin siyasi ve
toplumsal yapılaşması bağlamında değerlendirilmedir.
Öyle
ki, yukarıda dikkat çekildiği üzere, 62 yıldır ülkeyi yönetmiş olan siyasi
iradenin de, beş yılda bir yapılan seçimlerle oluşturulan hükümetler
vasıtasıyla ortaya konduğu hatırlandığında, bu durumun zaten bir ‘demokratik’
yapının varlığına delalet ettiği iddia edilebilir.
Ancak
ülkede farklı etnik ve toplumsal kesimlerin uzunca bir süredir eleştirel
yaklaştığı ve 62 yıllık geçmişe damgasını vuran ulusal ittifak koalisyonlarının
oluşturduğu hükümetler, bu hükümetlerin siyasal ve toplumsal yaşamı
şekillendiren yasaları belirlemesi ve bunların somut politikalar şeklinde
karşılık bulduğu uygulamaların ‘demokratik’ olmayan süreçlerle ilişkisidir ki, ülkede
bir siyasi değişimi gündeme getirmiştir. Bu değişimin adına, yapılan
seçimlerden mütevellit ‘demokratikleşme’ diyebilmenin mümkün olup olmadığı
üzerinde durulmayı hak ediyor.
Bununla
birlikte, söz konusu değişimi örneğin, muhalefetin doğal lideri kabul edilen
Enver İbrahim’in 1999 yılında başlattığı “şeffaf ve adil yönetim-temiz toplum”
talepleri bağlamında ‘reform’ (reformasi)
hareketinden yola çıkarak bir süreç olarak ele almanın ve bunun genel anlamıyla
demokratikleşmenin bir başlangıcı saymanın mümkün olduğu da gözden
kaçırılmamalıdır.
Demokratikleşme
bağlamında dikkatlerin üzerine çevrilmesi gereken bir başka durum ise, 62
yıldır iktidarı elinde tutan UMNO merkezli ulusal ittifakın temel dayanağının
ve bu iktidar aygıtının dinamiklerinin, sömürge öncesi ilişkiler çerçevesinde
oluşturulan ve anayasa da karşılığını bulmuş toplumsal konsensüs ile bugün
yaşanan değişim çerçevesinde Malezya siyaseti ve toplumunun nasıl bir değişim
arzuladığı, bu bağlamda yeni çatışma ve konsensüs süreçlerinin nasıl yapılandırılacağı
ve bunun fiiliyata nasıl geçireceğiyle ilgilidir.
Kanımca
burada kritik nokta, 9 Mayıs seçimleri ardından geniş etnik ve toplumsal kesimlerin
oluşturduğu muhalefet ittifakı hükümetinin, bağımsızlık öncesi dönemde oluşturulan
ve siyasi ilişkileri çerçeveleyen yapı üzerindeki değişiklikleri ne kadar arzu
ettiği (deconstruction), bunda ne
denli sürdürülebilir bir çaba sergileyeceği ve nihayetinde yerine neyi ikame
edeceğiyle bağlantılıdır.
Bu
durum bizi, yaşanan hükümet değişikliği sonrasında Malezya’da siyasi ve
toplumsal yapının, kısa ve orta vadede ne türden değişimlere yol açabileceği ve
bunun adına ‘demokratikleşme’ denilen süreçleri ne denli gözetip geniş
toplumsal kesimlerin talepleri üzerinde yükselebileceği konusuna getirmektedir.
Tabii
bu noktada, Malezya toplumunu ve siyasetini anlama çabasında unutulmaması
gereken husus, çoğulcu etnik yapıların varlığıdır. Bu noktada, ülkenin demografik
yapısının Müslüman çoğunluk tarafından oluşturulup oluşturulmamasından, özellikle
geleneksel eyaletler olarak adlandırdığım ve her birinin başında bir sultanın
bulunduğu dokuz eyaletin varlığına; yerel yöneticilerin seçimle iş başına gelip
gelmemesinden, üniversiteler ve kamu kuruluşları gibi toplumsal yaşamın tam da
odağında yer alan yapılarda bireylerin yer alıp almayacaklarının etnik/dini
kimlikleri temelli belirlenmelerine; diyelim ki, Orang Asliler gibi toplum kesimlerinin geniş toplumsal entegrasyondaki
yerleri ve bunun sosyo-ekonomik ve siyasal karşılığı ile örneğin, Kelantan
Eyalet yönetimi tarafından İslami hükümlerin uygulanması taleplerine kadar pek
çok konuyu gündeme taşımak mümkün.
9
Mayıs öncesinde, “Acaba UMNO merkezli ulusal ittifak hükümeti ve de ‘iktidarı’
değişebilir mi?” sorusu soruluyordu. Bugün ise, seçim zaferinin sarhoşluğu
sonrasında, hiç kuşku yok ki başka sorular sorma zamanı. Örneğin, “Acaba bu
hükümet değişikliği, ‘iktidar’ değişikliği anlamına mı geliyor?” veya “Yeni
hükümet ‘iktidar’ olabilmek için neler yapmalı?” türünden sorular gündeme
getirilmeli.
Çok dinli, çok etnikli ve çok
kültürlü özelliğinin yanı sıra, belki de bundan da öte etnik-siyaset temelinde
inşa edilmiş ve siyasal-ekonomik paylaşımların etnik temeller üzerinde pratiğe
geçirildiği Malezya toplumunda 9 Mayıs’la başlayan yeni dönemle birlikte tüm bu
yapılaşmaların yeniden ele alınacağına tanık olacağımıza kuşku yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder