Mehmet Özay 26 Eylül 2014
Dünyayın en kalabalık Müslüman nüfusuna ev sahipliği ve üçüncü büyük
‘demokrasisi’ olmakla öne çıkartılan Endonezya’da on beş yıldır süren reform
sürecinin önemli kazanımlarından biri olan yerel yöneticilerin halk oyuyla
seçilmesine olanak tanıyan yasa Parlamento’da dün yapılan bir oturumda
kaldırıldı. Bu karar sivil bir darbe niteliğinde etki yaptığını söylemek
mümkün. Bu darbe sadece ülkenin prematüre demokrasisine değil, yeni başkan Joko
Widodo’ya vurulmuş bir darbe.
Bu değişiklikle, 2004 yılından itibaren uygulanmakta olan ilçe, il belediye
başkanları ile valilerin halk oyuyla seçilmesinin öne kapanmış oldu. Son on
yıldır Başkanlık koltuğunda oturan Susilo Bambang Yudhoyono’nun görevini tamamlamasına
günler kala, mevcut parlamentoda alınan bu karar sadece Yudhoyono dönemine kara
bir leke olarak düşmedi. Aynı zamanda, 1998 yılı Mayıs ayında 32 yıllık
iktidarını bırakmak zorunda kalan ve bir yazımda kendisini Modern Kral olarak
adlandırdığım Suharto’lu yılların ardından başlatılan reform sürecinin de geri
tepmekte olduğunun emaresi olarak dikkat çekiyor.
Yasa değişikliğine neden olarak öne sürülen ‘seçimlerin masraflı’ oluşu
söylemi herhangi bir rasyonalite taşımıyor elbette. Böylesi bir söylem yerine,
bürokratların, siyasilerin, yerel yöneticilerin yolsuzluk suçlamalarına konu
olmadan neredeyse bir günün bile geçmediği ülkede, dev bütçeli projelerin
şeffaf, hesap verilebilirlik vb. ile hayata geçirilebilmesinin yolunu arayıp
bulma çabasının sergilenmesi beklenirdi. Ancak bunun yerine, halkın yanı
başındaki yöneticiyi belirleme hakkını gasp etmekde karar kılındı. Parlamento
üyelerinin bu icraatı da, aslında gizli/açık bir tür yolsuzluk örneği olarak
ülke siyasal günlüğüne kaydedilmiş oldu.
Aslında mevcut parlamentonun böylesi bir kararı alması için ne gibi bir ‘gerçekçi’
gerekçesi vardı diye sormak gerekiyor. Çünkü 9 Nisan parlamento seçimleri
ardından, 9 Temmuz’da başkanlık seçimi ülkede yeni bir döneme girildiğini
gösteriyordu. Bu dönemin hiç kuşku yok ki, belirleyici ismi Solo (Surakarta)
Belediye Başkanlığı, ardından Cakarta Valiliği yapmış olan Jokowi’dir. Yaklaşık
bir buçuk yıldır süren Başkanlık seçimleri yarışında ismi sürekli ön plânda
olan ve nihayetinde seçim yarısında ipi göğüşleyen Joko Widodo halkın umudu
olarak öne çıkıyordu. Görev devir tesliminin yapılacağı 20 Ekim tarihine az bir
süre kala Ulusal Parlamento’nun ülkedeki mevcut demokratik yapılanma üzerine
kara bir gölge olarak düşen kararın gerekçesi 9 Temmuz Başkanlık seçimiydi.
Başkanlık yarışının iki numaralı ismi, eski general, Suharto’nun üvey oğlu
ve ülkenin en zengin ‘politikacısı’ Prabowo Subianto’nun seçimi kaybetmesinin
ardından ortaya koyduğu reaksiyon, dün Parlamento’daki kararın alınmasının
başlangıcını teşkil ediyor. Prawobo, seçim sonuçlarına itiraz etmiş, üstü
kapalı bir şekilde taraftarlarının ‘sabrının taşabileceğini’ öne sürerek
toplumsal kaosdan bahsetmiş ve konu Anayasa Mahkemesi’nde uzun süren bir
görüşmenin ardından verilen kararla bu itiraza temel teşkil eden iddiaların
yeter güçte olmadığına karar verilmişti. İşte bu kararın ardından Prabowo rakibinin
elini sıkıp, Parlamento’da ülkenin önemli sorunlarının çözümü için mesai
harcamak yerine, pek de gelişkin olmayan ancak umut vaad eden bir tür
demokratik seçim sürecini ortadan kaldırmaya matuf bir icraatın öncülüğüne soyundu.
Prabowo, başkanı olduğu Büyük Endonezya Partisi (Gerindra), başkanlık
sürecinde ittiak kurduğu partileri de yanına alarak, ‘belediye başkanları ve
valilerin’ halk tarafından seçilmesini içeren yasayı değiştirme sürecini
başlattı. Ve Suhartolu yıllara dönüş olarak yorumlanan karar dün yapılan
parlamento görüşmelerinde 135’e karşı 226 oyla kesinleşmiş oldu. Gerindra’nın
bu girişimin ardında Prabowo’nun seçimi bir belediye başkanına kaybetmesinin
rolü büyük. Son on yıldır devlet başkanlığına hazırlanan Prabowo, bireysel bir
hıncın ötesinde aslında damarlarında dolaşan Suhartoculuk kibrini ortaya koymuş
oldu.
Herkes, 20 Ekim’de başkanlık değişimine
hazırlanır; Jokowi ve yardımcısı Yusuf Kalla yeni kabine üyelerini tespitle
meşgul olurken, parlamento sadece ülke gündemine değil, ASEAN içerisinde de
yankı bulacak bir girişimle meşguldü. Çünkü 9 Nisan ve 9 Temmuz seçimleri, Myanmar’da,
Kamboçya’da, Malezya’da, Taylan’da kaoslara şu veya bu şekilde neden olmuş seçim
süreçleri karşısında bu dev ülkede başarılı bir seçim sınavı verilmesi, kayda değer
bir itibarın oluşmasına neden olmuştu.
Parlamento’da alınan bu karar, Jokowi’ye Başkanlığı öncesinde büyük bir
süpriz olduğu kadar, Başkanlığa fiili olarak başladıktan sonra da
Parlamento’daki ‘güçlerle’ sıkı bir mücadele içinde olacağının ipuçlarını
veriyor. Jokowi’yi başkanlığa taşıyan, kendisini aday olarak gösteren Endonezya
Demokratik Mücadele Partisi (PDI-P) ve görece siyasi desteği az partilerin
desteğinin yanı sıra, muhalefet bloğunu oluşturan ülkenin önemli partilerinin destekçilerinden
de kısmen oy almış olmasıydı. Ancak, Endonezya siyasi yapısında Başkan’ın önemi
kadar, nihai karar mekanizmasında Parlamento’nun onayı işte önümüzdeki sürecin
Jokowi açısından epeyce zorlu geçeceğinin ibarelerini oluşturuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder