Mehmet Özay 3 Şubat 2014
Tayland’da beklenen erken genel seçimler dün yapılırken bir süredir devam
eden siyasi istikrarsızlıktan çıkış yolunun bulunduğunu söylemek güç. Hükümet
100.000 memurla ve 130.000 polis gücüne ilâve olarak, 5000 ordu mensubunun da
görev yaptığı seçimlerde, başta Bangkok olmak üzere ülkenin güneyinde bazı
bölgelerde seçimi engelleme çabaları görüldü.
Bununla birlikte, ülke genelinde 375 seçim bölgesinden 127’sinde oy
kullanma işlemi gerçekleşmedi. Başkent Bangkok’da 6673 oy sandığından 488’inde
göstericiler halkın oy kullanmasını engelledi. Öte yandan, kaynaklarımızın
bildirdiğine göre, muhalefet yanlılarının güneydeki Hat Yai şehri
havalimanındaki müdahaleleri nedeniyle Patani bölgesine oy pusulaları
ulaşmaması nedeniyle oy kullanılamadı. Böylece, ülkenin güneyinde, aralarında Malay-Müslümanlarının
yaşadığı Patani bölgesinin de bulunduğu sekiz eyaletteki 22 seçim bölgesinde oy
verme işlemi gerçekleştirilemedi.
Ancak, seçim sandıkları ve oy pusulalarının ilgili seçim bölgelerine
taşınmasının engellenmesine tepkiler gelmedi değil. Bu anlamda, muhalefet
göstericilerine kontra bir görüntünün ortaya çıktığına dikkat çekiliyor. Örneğin,
Patani’de merkez camii önünde toplanan100 kişilik grup seçimlerin demokratik
bir yöntem olduğu ve önünün alınmaması gerektiğini söyleyerek gösteri yaptı.
Sözcülüğünü Patani Eyalet Yönetim Organizasyonu başkan yardımcısının yaptığı
grup, Patani Bölgesindeki dört eyalete gönderilen oy pusulalarının muhalefetçe
Hat Yai havalimanında engellenmesine tepki gösterildi.
Önümüzdeki haftalarda bu eyaletlerde ve Başkent’teki kimi seçim
bölgelerinde seçimin nasıl yapılacağı ise merak konusu. Bu beklenen
aksaklıklara rağmen, Yingluck’ı ve başında yer aldığı Pheu Thai Partisi’ni
sevindiren gelişme ise önemli destekçilerinin olduğu ülkenin kuzey ve kuzeydoğu
kesimlerinde ve de başkentin bazı bölgelerindeki katılımdı.
Yukarıda zikredilen bu rakamsal ifadeler dikkate alındığında hem ülke
genelinde, hem de başkent Bangkok’da seçimi engellemeye yönelik girişimlerin halkın
çoğunluğu tarafından dikkate alınmadığı söylenebilir. Öte yandan, yaklaşık altı
milyon seçmenin oy kullanamaması dolayısıyla da yeni parlamentonun oluşumunu sağlayacak
bir seçim sonucu da ortaya çıkmış değil. Zaten kimi bölgelerde adaylar seçim
bürolarına kayıt yaptıramamışlardı. Bu nedenle, parlamentonun işlerlik
kazanması ve yeni hükümetin kurulabilmesi için seçim yapılamayan bölgelerde en
kısa sürede seçimin yapılması bekleniyor. Aslında bu gelişme, ülke modern
siyasi tarihinde bir ilk anlamı taşıyor. Bugüne kadar şu veya bu şekilde
yapılan seçimler sonrasında kurulan hükümetlere rağmen, bugün Tayland seçime
rağmen hükümet kuramamış bir ‘Güneydoğu Asya demokrasisi’ örneği gösteriyor.
Bu durum, ülkenin sadece siyasi yaşamını değil, ekonomi sektörünü de
olumsuz etkileyeceğine şüphe yok. Daha parlamentonun bütçe görüşmelerini
gerçekleştirememiş olması, çeltik çiftçilerinin alacakları için bekleyişlerinin
sürmesi, turizm sektöründe önemli düşüşün yaşanması, yabancı yatırımcıların
giderek artan kaygılarıyla komşu ülkelere yönelmeleri ASEAN’ın ikinci en büyük
ekonomisinde derin darbeler olarak beliriyor. Özellikle ödemeler için seçim
sonrası bir tarih verilen çeltik işçilerinin siyasi belirsizlik ortamında daha
ne kadar sabır gösterebilecekleri ve sabırlarının taşması halinde neler
olabileceği de seçim hükümetinin ve de Başbakan Yingluck’ı düşündüren bir başka
gelişme olacak.
Tüm
bu hususlar dikkate alındığında, muhalefetin Kasım ayından bu yana Bangkok caddelerini
işgali ve de hükümeti iş yapamaz hale getiren gösterilerinin ardından ilân
edilen erken seçim ülkede siyasi mücadelenin henüz durulmadığını gösteriyor. Shinawatra
ailesi özelinde halkın önemli bir bölümünün iktidara yönelik desteği sürerken,
muhalefet ülkede iktidar değişikliğini, seçimlere değil, oluşturulacak kaos
ortamından sonra yapılacak ‘atamalara’ bağladığına kuşku yok. Kasım ayından bu
yana sergilenen süreç bunu gerçekleştiremese de, parlamentonun oluşturulamadağı
bugünkü ortamda yeni süreçler devreye konulacaktır.
Bu
gelişme, iktidardaki Pheu Thai Partisi’nin perde arkasındaki lideri Thaksin
Shinawatra ile monarşi yanlılarının siyasi arenadaki karşılığı olan Demokrat
Parti ve gelişmeler üzerine bu partinin genel başkan yardımcılığından istifa
ederek son dönemde sözde sivil toplum girişimcisi/reformcusu olarak ortaya
çıkan Suthep Thaugsuban arasındaki mücadelenin bir başka safhaya evrildiğine
işaret ediyor. Suthep Thaugsuban liderliğindeki ”Halkın Demokratik Reform Komitesi” kamu binalarını ele geçirerek
hükümeti etkisiz kılma ve Yingluck’ı istifaya zorlama hedefi gerçekleşmedi. Öte
yandan, Başbakan Yingluck’ın ‘toy’ bir siyasetçi olarak son üç ayda sergilediği
kararlı duruş benzer ülkeler normları çerçevesinde düşünüldüğünde aslında bir
başarı olarak da görülebilir. Erken seçim kararı alma ve seçimleri tüm
engellemelere karşın gerçekleştirme başarısından ötürü başarı hanesine artı
olarak geçebilir.
Seçimler öncesinde iktidar yanlısı Kırmızı Gömleklilerin pek de sokakları
doldurmaması Yingluck’un ilk iki buçuk yıllık iktidarında bu grubun ‘aşırı’
kanatlarıyla arasına mesafe koymasına bağlanabilir. Ancak, bu Yingluck veya
daha doğru bir ifadeyle Thaksin yanlılarının güçlerini ortaya koymayacakları
anlamına gelmiyor. Son üç aylık süre zarfında Yingluk hükümetinin ‘güce
başvurmama’ politikası, kuşku yok ki, gerek ülke içerisinde gerekse
uluslararası arenada Başbakan’ın elini güçlendiren bir unsurdu. Bugün,
seçimlerin ardından Yingluck hükümeti ‘demokrasinin kuralını uyguladık’ diyebilse
de Başbakanlık koltuğunu talep edebileceği bir yapı henüz ortada gözükmüyor. Bu
durumda, ülkede süregiden “köklü feodal çevrelerle”, “toplumsal mobilizasyonu
tadan ve bunu daha da genişletmek isteyen kesimler arasında bir orta yol
bulunmadığı sürece kaos ortamı devam edecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder