16 Ağustos 2023 Çarşamba

Mohd. Said ve Endonezya Bağımsızlığı / Mohd. Said and the Indonesian independence

Mehmet Özay                                                                                                                            14.08.2023

17 Ağustos, H. Mohd. Said’in vefatının 128 yılı...

Bu tarihin Endonezya bağımsızlığı ile aynı güne denk gelmesi, tarihsel bir rastlantı olarak değerlendirilebilir. Ancak, Endonezya coğrafyasındaki inanç kültür yapılanması dikkate alınacak olursa, bu tarihi benzerliğin ortaya çıkmasında bir ‘hikmet’ aramak da mümkün.

Bu yaklaşımı gündeme getirmemize yola çan neden sadece, bölgedeki inanç kültür yapılaşması değil. Aslında, buna dair indirgemeci bir söylemi kabul etmediğimizi de ifade etmeliyim. Aksine, bu yaklaşımı teyid edecek şekilde elimizde, gayet önemli veriler olduğuna işaret etmek istiyorum.

O da, merhum Mohd. Said’in (1905-1995), 1920’li yılların sonlarından itibaren başlayan profesyonel yaşam serüveninin, Takımadalar bağımsızlık sürecine dair neredeyse, tüm alanları içine alan yaklaşımları, eğilimleri ve çabalarıyla bağlantılı olmasıdır.

Zorlu yıllar ve mücadele

Mohd. Said’in 1905 yılında doğduğu dikkate alındığında, ülkenin kurucu babaları arasında ön sırada yer alan yani, ilk devlet başkanı Sukarno ve başkan yardımcısı Muhammed Hatta -ve de dönemin diğer önemli isimler- ile aynı nesil içerisinde yer aldığı dikkate alınması gereken bir husus.

Bu durum, sadece dönemsel olarak aynı nesil içerisinde yer almak kadar, bizatihi Mohd. Said’i döneminin gazeteci, entellektüel, aktivist ve politikacıları gibi diğerleri ile buluşturan ve aynı zamanda ayrıştıran özelliklerinin de birarada değerlendirilmesini gerektiriyor.

Gerek aile kökenleri ve gerekse tabi oldukları eğitim süreçleri örneğin, Cavalı Sukarno ve Batı Sumatralı Mohd. Hatta’yı öne çıkartırken, Kuzey Sumatra (Labuhan Bilik) doğumlu Mohd. Said adının arka plânda kalması, onun önemsiz bir şahsiyet olduğu anlamına gelmiyor.

Bir gazeteci, entellektüel, ve hatta kısa bir dönem içerisinde de olsa aktivisit olarak yer aldığı süreçler onu özellikle, 1930’lu ve 1940’lı yılların inişli çıkışlı bağlamlarında, döneminin adamı olma sıfatını taşımasına yol açıyor.

Henüz eldeki veriler formel eğitim süreçlerinde kaç yıl yer aldığına dair açıklayıcı olmasa da, onun en azından beş, altı yılı boyunca Felemenkçe eğitim veren bir kurumda öğrenim gördüğüne dair bir öngörümüz bulunuyor.

‘Bildung’ süreci ve Mohd. Said

Eğitimiyle ilgili bu kısa ancak, önemli sayılması gereken hususu bize söyleten ise, -diğer bazı ifadelerin yanı sıra-, onun genç yaşta Labuhan Bilik -veya Panai’de-, Hollanda bölge yönetimine bağlı bir hukuk kurumunda asistan olarak görev yapmış olmasıdır.

Mohd. Said’in yukarıda adı geçen ve geçmeyen dönemin önemli siyasi ve entellektüel liderleri arasında nerede durduğu meselesi onu, nasıl tanımladığımızla bağlantılıdır.

Eğitimine dair verdiğimiz kısa veri dışında onun, nasıl bir gazeteci ve entellektüel olduğu ve onu bu süreçlere taşıyanın ve devam ettirenin ne olduğu sorusuna cevap bizatihi kendisinden geliyor.

Bu noktada, Mohd. Said yayınlanmamış biyografi çalışmasında, kendisini ‘otodidakt’ olarak tanımlıyor. Bu kavram, onun hakkında araştırma yapan birkaç akademisyen ve yaygın olarak popüler çalışmalarda da yer alıyor.

Ancak, onun bireysel gelişim süreçlerini dikkate aldığımızda otodidakt yerine, Almanca bir kavram olan ‘Bildung’ kavramının uygun düşüceği kanaatindeyim.

Felsefi bir bağlamı da içinde barındıran ‘Bildung’, bireyin kendinde ve istendik olarak formel ve enformel eğitim süreçleri kadar, hayat boyu devam eden, bu anlamda sürdürülebilirlik özelliğini ve de aynı zamanda disiplini içinde barındıran bir boyuta sahip.

Mohd. Said’in yaşamında ilk aşamada onun çıraklık süreçlerinde önce, Mandarince ve Malayca yayın yapan Tjin Po ve ardından Oetoesan Sumatra, Pewarte Deli, Sinar Deli ile devam eden gazetecilik süreçlerini dikkatle incelemek gerekiyor.

Söz konusu bu gazetelerin, 19. yüzyıl sonlarında başlayan yayın süreçlerine konu olduğu hatırlandığında, dönemi itibarıyla gayet profesyonel editörler elinde yayın yaptıklarını söylemeliyiz.

Mohd. Said’in söz konusu bu gazetelerdeki çalışma süreçlerinin onu tedrici olarak tabiri caizse, pişirdiği ve gazetecilik mesleğine dair yaklaşımını pekiştirdiği ortadadır.

Gazetecilik ve gerçek(lik) arayışı

Tam da bu noktada, yukarıda onu tanımlamak için önerdiğim ‘bildung’ kavramına işaret ederek, Mohd. Said’in gazetecilik mesleğini uygularken, ne tür bir felsefi yaklaşım içerisinde olduğu konusuna değinmek gerekir.

Kendi ifadesiyle, “halka doğruları aktarmak” düşüncesinin onun, belki de daha memleketi Labuhan Bilik’ten ayrılmadan kısa bir süre önce, babasıyla olan kısa diyaloğunun arkasında yatan gerçek niyetine tekabül ettiği kanaatindeyim.

‘Doğru veya gerçek’ kavramı onun kendisine, topluma, bakışı kadar, içinde yetişip geliştiği sömürge yapılaşmasının oluşturduğu ‘illüzyonizme’ dayanan sahte anlamlarının dışına çıkarak, gerçeği ortaya koyma çabası olarak görmek mümkün.

Burada doğrunun, gerçeğin kendinde bir durum olmak kadar, bir insan eylemine konu olduğunu hatırlamakta yarar var. Bu durum, bize yine Mohd. Said’in niçin bir ‘bildung’ sürecinde yer aldığını da izah ediyor açıkçası.

Dönemin, bireysel ve toplumsal gerçekliğinin inşasında sömürge yapılaşmasının başat rolü ve etkinliğine karşı, doğruyu ve gerçeği kültürel, toplumsal ve siyasal anlamıyla hakiki anlamıyla ortaya koyacak bir bakış açısının Mohd. Said tarafından hissedildiği ve ardından düşünüldüğünü söyleyebiliriz.

Bu durum onun, yukarıda dile getirdiğim üzere Labuhan Bilik ve/ya Panen’de kısa süreli olarak hukuk bürosunda çalıştığı dönemde Kuzey Sumatra’daki özellikle, tütün plântasyonları işçilerinin maruz kaldıkları insanlık dışı uygulamalara karşı tutumunda ve söyleminde ortaya çıkıyor.

Sömürgecilik kölelik ve küresel işçi sorunu

İşçilerin, dönemin insan kaçakçılarının da içinde yer aldığını düşündüğüm Hollanda sömürge yönetimi ve Avrupalı yatırımcıların da içinde yer aldığı süreçleriyle Java Adası’ndan getirilenlerle sınırlı olmadığı görülür.

Aksine, daha 1860’lerin başlarından itibaren Malaya Yarımadası’ndan, Singapur, Malaka ve Penang üzerinden getirilen Çinliler ile ağırlıklı olarak Penang Adası’ndan getirilen Hintliler de yer alıyordu.[1]

Bu geniş tarım işçileri (koeli kontrak) topluluğuna temas etmemin nedeni, Mohd. Said’in 1930’lu ve 1940’lı yıllarda, bu kitlenin maruz kaldıkları zulme karşı ortaya koyduğu gazetecilik ve ardından yayınladığı dizi yazılar ve eserlerle entellektüel boyuttur.[2]

Bu çerçevede, koeli konktrak kavramını ‘tarım işçileri’ yerine ‘köle işçiler’ olarak anlamak hiç kuşku yok ki, yaşanan gerçekliği ifade etmemize imkân tanıyacaktır. Bu konuya hususi çalışmalarla devam edeceğimizi umuyorum...

Endonezya 17 Ağustos’a bağımsızlığının 78 yılı kutlamalarıyla girerken, bu sürecin yani, bağımsızlığın ortaya çıkmasında rolü olan çevreleri doğru bir şekilde değerlendirmek ve haklarını vermek gerekiyor.

Geniş bir coğrafyayı içine alan Endonezya’da her bölgede dönemin şartları çerçevesinde gelişme gösteren eğitim, entellektüel ve siyasal yaşam gibi faktörler, bazı figürleri öne çıkartırken -tarihsel bir hata olarak-, bazı figürlerin arka plânda kalmasına neden oluyor.

Bu durumun, bu yazıda dikkat çekmeye çalıştığımız Mohd. Said örneğinde olduğu gibi farklı eğilimleri ve çalışmalarıyla dikkat çeken öncü isimlerin çalışmalarının, çabalarının ve fikirlerinin mitolojiye varan yaklaşımlardan uzak, yeniden, güncellenerek ve ‘doğru’ kaynaklar bağlamında yeniden ele alınmasını gerektiriyor.

Bu durum, dönemlerinde gayet önemli roller icra etmiş bireylerini hatırlamak ve tarihte onlara hak ettikleri yeri vermek kadar, Endonezya gibi geniş bir coğrafya üzerinde yükselen ülkenin çok farklı bölgelerden ve farklı entellektüel birikimlerden bireylerinin katkılarıyla bağımsızlığa ulaştığını fark etmek anlamı taşıyor.

https://guneydoguasyacalismalari.com/mohd-said-ve-endonezya-bagimsizligi-mohd-said-and-the-indonesian-independence/



[1] Karl J. Pelzer. (1982). Planters Against Peasants: The Agrarian Struggle, In East Sumatra 1947-1958, ‘S-Gravenhage-Martinus Nijhoff, s. vii.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder