Mehmet Özay 03.06.2023
Önemli
bir tarihi kişiliğe sahip olan Hasan di Tiro’nun yaşamı hiç kuşku yok ki, Açe’nin
modern dönemine dair bir değerlendirme olarak da ele alınmayı hak ediyor.
Bir ‘beden’
olarak coğrafya
Açe’yi
bir coğrafya parçası yerine, canlı bir beden olarak düşündüğümüzde, karşı
karşıya kaldığı pek çok acılar karşısında, epeyce yıpranmış bir zihin, epeyce
tarümar olmuş bir vücut çıkar karşımıza.
Yaklaşık
bin yıllık İslam geçmişi bağlamında Açe, kültürel ve siyasi yapılaşmasıyla önemli
bir coğrafya üzerinde yükselmiş, dönem dönem hem teritoryal, hem de siyasal ve
ekonomik anlamda bölgesel egemenlik tesisinde gayet önemli rol oynamıştır.
Birbirinden
ayrıştırılması zor bu etkileşimler zincirini oluşturan unsurlar ve dönemler karşılaştırmalı
olarak dikkate alındığında, -erken dönemlere dair verilerin azlığı karşısında-
en azından son beş yüz yıllık zaman diliminde, inişli çıkışlı da olsa,
nihayetinde Açe’nin siyasal egemenliğini sürdürdüğüne tanık olunur.
Bu uzun
dönem, bölgesel ve küresel gelişmelere bağlı olarak, Açe’nin, ne tür bir
yıpranmış zihin ve ne tür bir tarümar olmuş vücuda tekabül ettiğini göstermeye
kafi gelecek olaylar silsilesini içinde barındırır.
İmar
mümkün mü?
Bu noktada,
önceki dönemler bir yana, 19. yüzyıl ortalarından, 20. yüzyıl ortalarına kadarki
görece orta vadeli zaman dilimi dikkate alındığında, “Bu yıpranmış zihin ve
tarümar olmuş vücudu yeniden imar ve tamir etmek mümkün mü?” sorusuna
verilebilecek cevabın, insan üstü bir kuvveye ihtiyaç duyduğu aşikârdır.
Böylesine
uzun tarihsel dönemde ortaya çıkan bazı anahtar isimlerin Açe toplumuna vermeye
çalıştıkları destek, sadece ilham gibi manevi boyutuyla kalmamıştır.
Bunun
ötesinde, maddi destek ve kuvve ile de belirleyici olmuş. Söz konusu bu maddi
ve manevi boyutlar, tek tek her Açeli ferde dokunmayı amaçlamış ve topyekün
dirilişi öncellemiştir.
Bu
yaklaşımın son halkasını oluşturan isim ise, hiç kuşku yok ki, Hasan di
Tiro’dur…
Tarihte
nerede kalmıştık?
Bütün
bir 20. yüzyıl tarihine sığan, ve bunun ötesinde bu yüzyılın ilk on yılına
değin uzanan bir ömür içerisinde Hasan di Tiro, Açe toplumuna, “Tarihte nerede
kalmıştık?” sorusu kadar, kanımca gizli/açık “Olan bitenler karşısında, nerede
hata yapmıştık?” sorusunu da gündeme taşıyan bir yaklaşım ortaya koymuştur.
Hasan
di Tiro, bu yaklaşımla, -bütün bir tarihsel süreçte ortaya çıkan diğer anahtar
ve öncü isimler gibi- anlam içerikli boyut olarak kendi iç sorgulamasını,
bilgilenme sürecini ve ardından elde ettiği verilerle, tek tek Açe toplumundaki
fertlere ulaşma yöntemini uygulamıştır.
Öyle
ki, söz konusu 20. yüzyıl boyunca Açe topraklarını ve doğal olarak Açe
toplumunu doğrudan ilgilendiren gayet önemli süreçler yaşanmıştır.
Yukarıda
dikkat çektiğim “tarümar olmuş vücud” metaforu, tümüyle 19. yüzyıl son
çeyreğini kapsayan, Açe topraklarındaki sömürge savaşının 1904 yılında sona
ermesiyle somut bir görünüm halini almıştır.
Bu
durum, savaşın maddi yanı kadar, bundan daha da ötesi, söz konusu savaşı
tecrübe eden fertlerinden geride kalanlar ile yeni nesillerin epeyce yıpranmış
bir zihin, epeyce tarümar olmuş bir toplumsal bünyeye tekabül ettiği anlamına
geliyor.
Çözüm
arayışı
Maddi
ve insan kaynakların tükenmişliğinin doğurduğu acziyet karşısında, toplumsal
varlığı çeşitli kurumlarıyla sürdürme talebine içerden karşılıklar kadar, hemen
hemen aynı dönemde, içinde, örneğin Padang ve Kuzey Sumatra gibi Açe
sınırlarına yakın bölgeler de olmak üzere, Takımadalar’ın farklı bölgelerinde
ortaya çıkan Sarekat Islam, Muhammediyye vb. gibi sömürge karşıtı
toplumsal ve siyasal yapıların varlığı Açe’ye de ulaşmıştır.
Genel
itibarıyla, eğitim ve toplumsal gelişim eksenli hareketler olarak dikkat çeken
bu yapıların tedrici veya gelişmelerin yönlendirmesiyle siyasal hareketlere
dönüşmesi veya yeni çıkan siyasal hareketlerle yakınlaşması Açe’de karşılık
bulmasına rağmen, Açe merkezli bir yapının doğması için birkaç on yılın
geçmesini gerektirmiştir.
Bu
dönemin Açe’yi temsil makamından öne çıkan kurumu Dar’ül İslam hareketi,
Açe toplumunu yeniden inşa etmede eğitim olgusuna verdiği önemle dikkat çekerken,
bu süreçte bizatihi örnek eğitim kurumunu hayata geçirmesi sürecinde Hasan di
Tiro’nun öğrenci olarak yer alması onun, bir anlamda, Açe toplumsal ve siyasal
konteksi içinde yer almasının başlangıç noktasını oluşturur.
Bu
erken eğitim sürecini, Hasan di Tiro’nun gizli/açık, belli/belirsiz yakın
geçmişten başlayarak Açe’de olan biteni, bir başka ifadeyle toplumsal ve
siyasal çözülmenin ve bozulmanın nerede nasıl başladığına dair düşünce sürecinin
erken evresi olarak değerlendirmek gerekir.
1925
yılında doğduğu dikkate alındığında, Hasan di Tiro’nun Endonezya bağımsızlığı
öncesinde kendinde bir birey ve genç bir entellektüel olarak dönemini anlamaya çalıştığına
kuşku yok.
Bu dönemde,
kanımca Hasan di Tiro’nun aynı zamanda, içinde doğup geliştiği Açe toplumunun
tarihsel gelişimine, bu sürecin ne tür yıkımlara konu olduğuna ve olası çözüm
arayışlarına dair düşünceler peşinde olduğunu da ileri sürebiliriz.
Hayatının
önemli bir bölümünü toplumunun tarihsel ve siyasal bilinçlenmesine adamış bir
lideri hayırla yad ediyor ve Allah’tan rahmet diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder