Mehmet Özay 24.06.2023
Hafta içinde Kuzey Sumatra’da Medan İslam Üniversitesi (Universitas Islam Negeri-UIN Medan) ve Endonezya Din Sosyologları Birliği (Asosiasi Sosiologi Agama-ASAGI) işbirliğiyle gerçekleştirilen uluslararası Din Sosyolojisi konferasına katılmam dolayısıyla yaptığım ziyaret, bölge toplumlarına dair önemli gözlemler yapma fırsatı sundu.
Konferansın detaylarını bir başka yazıya bırakarak, bölgeyle ilgili genel izlenimlerimi aktarmak istiyorum...
Kuzey Sumatra’nın başkenti Medan’dan yaklaşık dört saatlik karayolu yolculuğuyla, dağlık bölgede yer alan Toba Gölü (Danau Toba) kıyısında yer alan Parapat iklim faktörünün farklılığı, geniş bir alana yayılan tarımsal ekonomik üretim koşulları, bölge toplumlarının dini yapılarının kamusal alandaki varlığı, çeşitliliği ve eğemenliği gibi unsurlar dikkat çekicidir.
Bölgenin insan dokusunu oluşturan Bataklar, bir yandan geleneksel yapılarını -şu veya bu şekilde-, hâlâ korurken, ‘modernleşme’ süreçlerindeki görece gecikmelerine rağmen, kayda değer değişimler bu toplumları, antropolojik ve sosyolojik olarak incelenmeye değer kılıyor.
Söz konusu ziyaret vesilesiyle, Sumatra Adası’nın köklü etnik yapılarından biri kabul edilen Batak toplumuna (Orang Batak) mensup, en azından bazı sosyal kesimleri gözlemleme ve -kısmen de olsa- dinleme imkânı buldum.
Bataklar’da toplumsal farklılaşma
Tarihsel olarak Toba Gölü’nün etrafında yerleşmiş olan Bataklar, aralarındaki dil benzerliklerine rağmen, farklı geleneksel yapıları ve uygulamaları ile dikkat çekiyor.
Örneğin, Tapanuli, Karo, Toba, Simalungun, Mandailing, Angkola vb. gibi isimler etrafında yapılanan Batak toplumları, bir başka açıdan din değiştirme süreçlerine göre Katolik Hıristiyan, Protestan Hıristiyan, Müslüman, geleneksel dini yapıları (indigenious) devam ettiren unsurlar ve hatta, ‘Parmalim’ gibi eklektik dini yapılara sahip kesimleriyle farklılıklar sergiliyor.[1]
Özellikle, son iki yüzyıllık süre zarfında yaşanan önemli değişimler çerçevesinde, bazı kesimler kendilerini artık Batak olarak tanımlamasa da, geniş kültürel evren ve tarihsel bağlam noktasında Batak yapılaşması içerisinde yer aldıklarını söyleyebiliriz.
Aslında, tam da bu durum, akademik ilgi noktasında, Batakları bugün bölgedeki diğer toplumlar arasında öne çıkarıyor.
Öyle ki, dış toplumlarla görece geç dönemlerde irtibat kurmuş olmaları nedeniyle, sahip oldukları toplumsal kurumları, yani aile, ekonomik aktiviteleri, dini inanç yapıları vb. özellikle, son dönemde yaşanan tüm değişimlere rağmen, hâlâ yeniden ele alma ve anlamlandırma konusunda teşvik edici bir faktördür.
Yerli inanç yapısı olarak ‘Bataklar’
Batak toplumlarının çeşitli akademik çalışmaya konu
edilmesi, bir yandan var olan geleneksel yapıları, öte yandan son dönemlerde
yaşanan değişimler bağlamında önem taşıyor.
Söz konusu bu temel farklılık, iki hususa dikkat çekmemize olanak tanıyor. Bunlardan ilki, geleneksel yapıların, Batı sosyal bilimlerinin inceleme ve araştırma nesnesi olarak ele almak istedikleri sosyal objeler bağlamında önem kazanmasıdır.
İkincisi ise, özellikle son dönemde gelişme gösteren geleneksel toplumlara atfedilen önemde, ki bunun ‘yerli toplumlar’ (indigenious societies) kavramıyla gündeme getirilmesi ve tanımlanması çabasında anlamlı bir duruma tekabül etmektedir.
Batakların bugüne kadar sürdürdükleri geleneksel yapıları ve aynı zamanda ‘maruz kaldıkları’ modernleşme süreçlerine rağmen, kadim toplum yapılarına bağlılıkları onları, sadece Malay Takımadaları, Güneydoğu Asya özelinde değil küresel anlamda yerli toplumlarla (indigenious societies) birlikte anılmalarını sağladığını söylersem yanılmış olmam.
İzlenimler
Hafta içerisinde, Sumatra Adası’nda Batak bölgesine Teping Tinggi, Parapat, Simalungun gibi yerlere yaptığımız ziyaretler sırasındaki gözlemlerimiz; Batak toplumunu temsil imkânına sahip ‘yaşlı’ sözlü aktarıcıların söylemleri; bu bölge özelinde gerçekleştirilen akademik çalışmalara dair sunumlara tanıklığımız vb. bize daha önce kitabi bilgilerden edindiğimiz verilerle önemli bir karşılaştırma imkânı sundu.
Bu noktada, Batı bilimi’ne örneğin oryantalizm / Avrupa-merkezcilik vb. bağlamlarda getirilen eleştirilerin benzerlerini, Batı Antropoloji’si ve Sosyoloji’sinin pür dini yaşam örneklerine ve modellerine yönelik çabalarına yansıtmak mümkün ve hatta gereklidir.
Gerek misyoner, gerekse ‘pozitif sosyal bilimci’ hüviyetiyle öteki toplumları inceleme nesnesi kılan bakış açılarının temelde, kendi içinden doğdukları -birbiriyle çelişkili gibi gözükse de-, ‘Hıristiyan’, ‘modern’ ve ‘seküler’ bağlamlardan bağımsız anlaşılmaya ihtiyacı olduğunu ifade etmekte yarar var. Bu hususları başka bir yazıda ele almayı umuyorum...
ASAGI
Girişte dile getirdiğimu uluslararası etkinliğe davetinden ötürü, kıymetli Dr. Faisal Reza ve diğer akademisyen arkadaşlarına ve Endonezya Din Sosyologları Birliği (Asosiasi Sosiologi Agama-ASAGI) yönetimine şükranlarımı sunarım.
Bu vesileyle, Din Sosyolojisi alanında tüm bölgeyi içine alacak yeni araştırmalar ve akademik etkinliklere kapı aralayacak olması, Parapat’ta gerçekleştirilen etkinliğin en önemli etkilerinden biri olacaktır.
Bu çerçevede, özellikle, Endonezya, Malezya, Singapur, Tayland, Filipinler ve Kamboçya gibi bölge Müslümanlarına ev sahipliği yapan ülkelerdeki çok farklı ve zengin dini yapıları konu alan araştırmaların, mevcut din sosyolojisi çalışmalarına yerel bakış açışlarını kazandıracağına inandığımı belirtmek isterim.
Bu çalışmaların, bölgede İslam ve Malay Medeniyeti ile Budizm veya Doğu Asya Budizm Medeniyeti vb. gelişlerine yol açan ve Batı Hıristiyan toplumlarının aksine, bugün dahi küresel çapta dinamik dini hareketler noktasında dikkat çeken İslam ve Budizm gibi iki temel dini yapıya mensup toplumsal kesimlerin farklı bağlamlarda anlaşılmasına imkân tanıyacağına kuşku yok.
[1] Detaylı bilgi
için bkz.: Mehmet Özay. (2022). “Batak Toplumu’nda Sömürgecilik Dönemi Misyonerlik
Faaliyetleri”, Türkiye’de Endonezya Çalışmaları-1,
(Yayına Hazırlayan: A. Merthan Dündar; Gökberk Durmaz), Ankara Üniversitesi:
Asya-Pasifik Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi APAM Yayınları.
(207-246).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder