Mehmet Özay 27.02.2020
foto: malaysiakini.com |
Malezya’da geçen
hafta sonundan bu yana yaşanan gelişmelerde, neredeyse tüm siyasi partilerin
destek verdiği lider Dr. Mahathir Muhammed olduğu yapılan açıklamalarla
netleşmiş durumda.
Dr. Mahathir hafta
başında bizzat kendisi, parti ayrımı gözetmeksizin birlik çağrısında
bulunurken, “parlamentodaki siyasi partilerin kendisine verdikleri” yönündeki
açıklamasıyla tek lider konumunda olduğunu gizli/açık ortaya koymuştu.
Bu durum, ülkenin
içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik durum dikkate alındığında haklılık payı
taşıdığına kuşku yok. Ancak bu görüşü ve yaklaşımı bir başlangıç kabul etmek
yanlış bir görüşe varmak anlamı taşıyacaktır. Neredeyse son bir haftadır
yaşananların odağında iktidardaki Umut Koalisyonu’nu sona erdirme gayreti
olduğu ortada.
Federal sultan dün
yani 24 Şubat’ta geçici hükümet kurma görevini yeniden Dr. Mahathir Muhammed’e
verirken, Pazar ve Pazartesi günkü siyasi gelişmelerin niçin olduğunun sorgulanması
gerekiyor.
Hatırlanacağı
üzere Dr. Mahathir, geçen Pazartesi günü hem başbakanlıktan hem de parti
başkanlığını yürüttüğü Yerli
Birlik Partisi’nden (Parti Pribumi
Bersatu) istifa etmişti.
Bu gelişme, Dr.
Mahathir’e destek vereceği düşünülen alternatif bir koalisyonun ortaya çıkmakta
olduğu şeklinde yorumlanıyordu. Ancak tam tersi bir gelişme olduğu bugün daha
iyi anlaşılıyor.
İlk olarak Demokratik
Eylem Partisi (DAP) genel başkanı ve Umut Koalisyonu hükümetinde maliye bakanı
Lim Guang Eng tarafından gündeme getirilen, Dr. Mahathir’in UMNO’nun içinde
olduğu bir koalisyonda yer almak istemediği yönündeki yaklaşım, Dr. Mahathir’in
dün (26 Şubat) yaptığı bir açıklama ile teyit edilmiş oldu.
Yeni bir koalisyon
bloğu oluşması halinde UMNO’nun çoğunluğu oluşturacak olması nedeniyle Dr.
Mahathir bu partinin milletvekillerinin
ya kendi partisine veya başka partiye katılmaları yönünde bir öneriyi gündeme getirdi.
Bu gelişme, Dr.
Mahathir’in Pazar ve Pazartesi günü yaşanan gelişmeleri doğru okuyamadığı
şeklinde yorumlanabilir. Yapılan yolsuzlukları gündeme getirerek 2016 yılında
ayrıldığı, 2018 seçimlerinde iktidardan etmek için Enver İbrahim’le ittifak
kuran Dr. Mahathir’in bugün kalkıp aynı UMNO ile ittifak kurmak suretiyle
başbakanlık yapması siyasi bir intihar olurdu.
Azmin Ali ve ihanet suçlaması
Birinci seçeneğin
gerçekleşmediği ortada. Burada sorgulanması gereken ve tüm bu gelişmelerin
odağında olduğu görülen Halkın
Adaleti Partisi’nden (Partai Keadilen
Rakyat- PKR) ihraç edilen ve başında federal hükümette ekonomi eski
bakanı ve partinin başkan yardımcılarından Azmin Ali ve onunla birlikte hareket
eden diğer on milletvekilinin girişimlerinin ne kadar sağlıklı bir gelişmeye
yol açıp açmadığıyla alâkalı.
Azmin Ali, hafta
sonundan bu yana, artık sona ermiş olan Umut Koalisyonu iktidarının ortakları
PKR, DAP ve Amanah tarafından istisnasız hedefinde olan kişi konumunda.
Azmin Ali’nin Dr.
Mahathir Muhammed ve UMNO içinde bazı önemli politikacılarla olan bağı sorunun
Umut Koalisyonu hükümetini düşürmek olduğuna işaret ediyor.
Hükümetin
çalışmalarının devam ettiği bir dönemde, Dr. Mahathir ülke ekonomisini bahane
göstererek başbakanlığı Enver İbrahim’e devretmeyi sürekli ertelemesi, daha
uzun süre başbakanlıktan kalma arzusunda ısrar etmesi dikkate alındığında bugün
ortaya çıkan siyasi manzara başbakanlıkta doğal hakkı olan Enver İbrahim’e
karşı bir sürecin işletilmekte olduğunu kanıtlıyor.
Bu nedenle, Umut Koalisyonu
iktidarını sona erdiren ve dolaylı olarak Enver İbrahim’e yönelik kabul
edilebilecek bu girişim bir sivil darbe olarak adlandırılmayı hak ediyor.
Pazar günü gerçekleşen
çoklu toplantılar sırasında, Azmin Ali ve grubunun geçen yıl bir anlaşma ile ‘Malay
birliği’ bloğu oluşturan UMNO ve Malezya İslam Partisi’yle (PAS) görüşmesi, Pazartesi
günü Dr. Mahathir’in başbakanlıktan istifasının ardından yeni koalisyonun harekete
geçerek yeni hükümeti kurabileceğini akla getiriyordu.
Ancak, böylesi bir
gelişme olmadı. Burada çarpıcı husus UMNO-PAS Malay çoğunluğu girişiminin
akamete uğradığıdır. Bunun sebebine aşağıda değineceğim.
Ancak bütün bu olup
bitenler temelde Enver İbrahim karşıtlığı ile ortaya çıkan UMNO ve PAS destekli
hareketin başarısızlığı olduğu ortadadır.
Bu çerçevede, Azmin
Ali vak’ası hiç kuşku yok ki, Malezya siyasi tarihine geçecek bir mahiyet
taşıyor. Doğal olarak kendisine yönelik suçlamaları reddeden Azmin Ali’nin
yakın gelecekte hangi partiye katılacağı veya siyasete hangi yönde devam
edeceği de PKR’a ihanetinin çıkış noktasına gönderme yapacak bir gelişme olarak
kabul edilecektir.
Sabah-Sarawak faktörü
Azmin Ali’nin merkeze
alındığı, ancak arkasında UMNO ve bir ölçüde PAS’ın olduğu anlaşılan son
gelişmede Dr. Mahathir’li veya onsuz, UMNO, PAS ve Azmin Ali grubunun Sabah ve
Sarawak partilerini yanlarına almadan iktidar olmaları mümkün değil.
Bunun temel nedeni
ise Sabah ve Sarawak Eyaletleri’nde bu siyasi bloğun toplumsal ve siyasal
karşılığının olmaması oluşturuyor.
Aslında bu gelişme
son günlerde yaşanan siyasi güç temerküzü çabalarının ötesinde, bir ulus-devlet
yapısı olarak Malezya’nın derin bir
yarasının yeniden nüksetmesi anlamı taşıyor.
Malay çoğunluğu söylemi
ve ittifakının Borneo Adası’nda Doğu Malezya olarak da adlandırılan Sabah ve
Sarawak Eyaletleri gerçekliği göz önüne alınmadan bir işlerlik taşımadığı bir
kez daha kanıtlanmış gözüküyor.
Bu iki eyaletin, özellikle
PAS’a yönelik zaten var olan siyasi tepki nedeniyle bugünkü şartlarda gelişmelerin
merkezinde yer alan PAS’la aynı masaya oturma ve bir koalisyon içinde yer alması
mümkün gözükmüyor.
UMNO’nın başını
çektiği Ulusal Cephe iktidarları döneminde de, UMNO Sabah ve Sarawak’ı temsil
eden eyalet bazında faaliyet gösteren siyasi partilere muhtaçtı.
Bugün de bu
durumda bir değişiklik olmadığı gibi, siyasi ve ekonomik gelişmelere bağlı
olarak bu iki eyaletteki halkın farklı taleplerle öne çıkmakta olduğunu veya en
azından böyle bir potansiyelin güçlü bir şekilde ortada olduğunu dikkate almak
gerekir.
Siyasi ahlâk krizi: UMNO – Pas İttifakı
9 Mayıs 2018 seçimlerinden
bir hafta sonra kaleme aldığım yazıda ülke siyasetteki yozlaşmanın sona erip
ermeyeceği konusuna değinmiştir.
Son bir haftadır
yaşanan gelişmeler, reform hedefiyle iktidara gelen yapı içerisindeki bazı
unsurların ve bunları tetikleyen dışarıdaki siyasal unsurların girişimiyle
böylesi bir değişimin oluşma izlerinin en azından şimdilik ortadan kalktığını
ortaya koyuyor.
Mevcut iktidar
yapısı içerisinde yaşanan çekişmeleri göz ardı etmemekle birlikte, Dr. Mahathir’in
istifasına ve partisinin Umut Koalisyonu bloğundan ayrılmasına neden olan
gelişmeler siyasi ahlakın dışına çıkıldığına işaret etmektedir.
Bu noktada, dikkat
çekilmesi gereken sadece altmış yıl ülkeyi yönetmiş olan UMNO’nun ülkenin
farklı kurumları içindeki güç yapısı ile açıklanabilir.
Federal
parlamentoda sadece 42 milletvekiliyle üçüncü parti konumdaki UMNO’nun, üstüne
üstlük eski parti başkanı ve başbakanının yüzyılın yolsuzlukları çerçevesinde
yargılanmasının sürdüğü bir dönemde bir tür siyasi güç gösterisi ile öne
çıkmasını iyi değerlendirmek gerekiyor.
UMNO’nun 2019 yılı
Eylül ayında ‘Müslüman cephesi’ adı altında PAS ile kurduğu ittifak ise, ahlaki
krizin hangi boyutta seyrettiğine ortaya koymaktadır.
1990-2013 yılları
arasında PAS’ın başkanlığını yürütmüş olan Nik Aziz’in 2015 yılı Şubat ayında
vefatının ardındna parti yönetiminin UMNO ile giderek yakınlaşma politikalarının
meyvesini bugün alınmakta olduğu görülüyor.
UMNO’nun genel
başkanı ve ülkenin 6. Başbakanının 2009-2018 yılları arasındaki görev süresinde,
özellikle 1 Malezya Kalkınma Fonu (1MDB) yolsuzlukları nedeniyle son iki yılını
mahkemelerde geçirmesi karşısında PAS yönetiminin söylem ve pratik ile bu
süreçlere eleştirel yaklaşmaması dikkate alınması gereken bir özelliktir.
Nik Aziz’in vefatından
önce yani 2008 ve 2013 genel seçimlerinde o dönem Enver İbrahim’in başında
bulunduğu reformist muhalefet bloğunun oluşturduğu koalisyon içinde yer alan
PAS, 2013 seçimlerinin ardından ve özellikle de Nik Aziz’in vefatının ardında tedrici
olarak koalisyondan uzaklaşırken, kendini bu süreçte UMNO’nun yanında bulması
oldukça manidardır.
Bu gelişmede, hiç
kuşku yok ki, PAS üst düzey yönetiminin UMNO çevreleri ile girdiği ilişkilerin
kayda değer bir rolü olmalı.
Geçici Hükümet mi büyüyen kaos mu?
Dr. Mahathir,
geçici hükümeti kurmakla görevlendirilmiş durumda. Ancak siyasal yapıdaki
parçalanma, tarafların birbirine olan güveninin son derece aşınmış olması,
hangi partinin veya partilerin Dr. Mahathir’e destek vereceğini veya hangi
partidin diğerleri ile ortak bir zeminde buluşup buluşmayacağı konuları geçici
de olsa bir hükümetin oluşturulup oluşturulmayacağını tehlikeli hale getirmiş
durumda.
Dr. Mahathir, federal
sultanın kendisine başbakanlık görevi vermesinin ardından herhangi bir siyasi
hareket/ittifak değil, “birleşik hükümet” kurma konusunda görüş beyan etmesi,
hiç kuşku yok ki, onun yukarıda dile getirilen çelişkileri ve çıkış yolunun pek
de mümkün olmadığını görmüş olduğunu ortaya koyuyor.
Artık ortada
adından başka bir şey kalmamış olan eski Umut Koalisyonu’nu oluşturan PKR, DAP
ve Amanah bu şartlarda Dr. Mahathir’e destek vermesi mümkün gözükmezken, Dr.
Mahathir’in de açıkçası bu gruba “beni destekleyin” demesi olası değil.
Öte yandan, yine
yukarıda dile getirilen sebeplerden ötürü, UMNO-PAS ikilisinin oluşturduğu “Malay
bloğu”’nun Sabah ve Sarawak Eyaletleri siyasetinden destek alamaması nedeniyle,
tek başlarına Dr. Mahathir’in başbakanlığını destekleyebilecek milletvekili
sayılarının olmamasıyla mümkün değil.
Bu süreçte, Azmin
Ali ve beraberindeki milletvekillerinin önce partileri PKR ardından Umut
Koalisyonu hükümetini düşürme konusundaki girişimlerinin ülkeyi getirdiği
siyasi kargaşanın ancak yeni bir seçimle giderilebileceğini ortaya koyuyor.
Bu tür bir gelişme
için pek fazla zaman geçmeyeceği kanaatindeyiz. Büyük bir süprriz olmadıkça, muhtemelen
önümüzdeki hafta ülke siyasetinde yeni bir evrenin başlayacağını
söyleyebiliriz.