Mehmet Özay 14.02.2020
Araştırma olgusu,
insanoğlunun geçmişten günümüze değin gerek dış zorlamalar gerekse kendi
istenciyle sürekli gündeminde olan kavrama işaret etmektedir. Bu kavramı
bireysel, pratik-kurumsal ve akademik etkinlik alanı olarak üç farklı alanda
değerlendirmek mümkün.
Bireyler ile herhangi
bir kurumsal bağlamı olmayan, kendinde ve gündelik yaşamın
sürdürülebilirliğinde rol alanlar kastedilmektedir. Pratik-kurumsal ile, çeşitli
uzmanlık alanlarına göre oluşmuş irili ufaklı şirketler ifade edilmektedir. Akademik
alanın ise bizatihi kendisi araştırmanın doğası, yinelenmesi ve gelişimi ile
doğrudan irtibatlı olması ile önem arz etmektedir.
Bu çerçevede, araştırma
kavramı gündelik yaşamın rutin akışı içerisinde bireyler, pratik-kurumsal
yapılar gibi farklı çevreler tarafından kullanılmakla birlikte, bu alanlardaki
kullanımın yüksek öğretim kurumlarındaki araştırma bağlamından önemli ölçüde ayrışmalar
sergilediği söylenebilir.
Yapılar arasında araştırma farklılaşması
Bireysel ve
pratik-kurumsalın birarada değerlendirilebileceği ilk koşulda, gündelik yaşamda
tek tek bireylerin ve pratik-kurumsalların karşı karşıya kaldıkları çeşitli
zorlukları aşmak amacıyla izlenen yol ve yöntemler karşımıza çıkmaktadır.
Daha çok pragmatik
bağlama oturtulabilecek olan ve özellikle bireylerin karşı karşıya kaldıkları sorunları
çözmeleri ile bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde içselleştirilirken, bir daha
ki sefere karşılaşılabilecek bir zorlukta aynı ve benzer bir çözüm arayışı ile
karşılık verilebilmektedir.
Gündelik yaşam
içerisinde ele alınabilecek araştırma olgusu bağlamında bir diğer hususu,
toplumsal sorunlar karşısında karar alma merciinde olan ve pratik-kurumsal yapı
ve çözümleriyle ortaya çıkan çeşitli devlet veya özel kurumlarının çabalarında
görmek mümkün.
Bu kurumların
çözüm olarak ortaya koydukları çaba bir araştırma sürecini gerektirirken, bunu
ya kendi bünyelerinde ilgili sorunu sistematik bir şekilde ele almak suretiyle
inceleyebilen ve soruna çare olabilecek formülasyonlar geliştirebilen
çalışanlar veya yine sorunla bağlantılı olarak ilgili yüksek öğretim
kurumlarındaki araştırmacı kimliğini taşıyan kişi ve gruplarla
gerçekleştirmektedirler.
Akademik araştırmanın farklılaşması
Akademik araştırma
alanı ise, kasıtlı ve bilinçli olarak seçilen bir konunun, sorunun, alanın
sistematik ve görece uzun bir sürece yayılan bir etkinliğini gerektirmektedir.
Adına araştırmacı
ve/ya araştırmacı-akademisyen denilen tekil veya grup olarak faaliyet gösteren
unsurların bizatihi iş tanımlarının araştırma olgusunun tüm safhalarını
kapsayacak şekilde belirlenmesi ile farklı bir nitelik taşımaktadır.
Araştırmacı-akademisyenlerin
içinde bulundukları kurumların ki, bu konvansiyonel anlamda bir yüksek öğretim kurumu
olabileceği gibi, görece en azından içinde bulunduğumuz toplum için yeni
sayılan araştırma üniversitesi adı verilen kurumlardaki rol ve işlevleri ile,
yeni araştırmacıların yetişmesinde kayda değer rol oynayabileceklerini de
dikkate almakta gerekir.
Bu noktada,
araştırma üniversitesi adı verilen yapının işlevinin, yukarıda dikkat çekilen
iki farklı alandaki araştırma olgusundan ne denli ayrıştığı görülmektedir.
Araştırma
üniversitesi kavramı ve bünyesi altında gerçekleştirilen araştırma eylemine
konu olan faaliyetlerin gelişigüzel seçilmeyeceği aksine, araştırma eylemlerinin
hususen belirlenen konular çerçevesinde tüm kapsamı ile ele alınmasıyla
bütünsel bir nitelik sergilemesi gerektiğine vurgu yapılmalıdır.
Bu durumda, kasıtlı
ve bir hedefe matuf olarak yapılan seçimlerle belirlenen ve sürdürülen
araştırmaların, nihayetinde insan toplumlarının gelişimine, maddi çevrenin
yapılaşmasına olumlu ve anlamlı katkılar yapması beklenmektedir.
Bu anlamda,
araştırmanın doğasını, toplumsal ve doğal çevrenin yeniden yapılaştırılması
oluşturmaktadır dersek yanlış söylemiş olmayız. Yukarıda görüldüğü üzere,
bireysel veya kurumsal işleyişte ortaya çıkan somut bir soruna karşılık gelecek
şekilde, belli bir yol ve yöntem izlenmesiyle ortaya konulacak süreç, şu veya
bu şekilde, bir araştırma olarak değerlendirilmeyi hak etmektedir.
Ancak yüksek
öğretim kurumlarında ve hassaten araştırma sıfatını taşıyan üniversitelerde
araştırma süreçlerinin kendinde bir değer olarak ortaya konduğu ve öncekilerden
ayrıştığı ifade edilmelidir.
Araştırma üniversitesi yapılaşması
Türkiye’de
araştırma üniversiteleri olgusu ile ilgili yaşanan sorunlara rağmen, araştırma
olgusunun örneğin tekil öğretim üyesi, belli bir öğretim üyesi grubu, belli bir
bölüm bağlamında var olduğu zaten ortadadır. Ancak kendine özgü bir yapılanma
ve özelleşme olarak araştırma üniversitesi kavramının, yine kendine özgü
değerliliği, öncelikleri ve zorunlulukları bulunmaktadır.
Yüksek öğretim
kurumları içerisindeki bu ayırt edici özelliği ile dikkat çeken araştırma
üniversitelerindeki araştırma faaliyetinin sistematik ve sürdürülebilir bir
nitelik arz etmesi hiç kuşku yok ki, varoluşsal bir öneme haizdir.
Söz konusu bu tür
faaliyetlerin sürdürülebilirliğinin şartları arasında, sadece araştırmacı
sıfatını taşıyan akademik kadronun değil, öğrencilerin ve hatta akademik
olmayan kadroların da birbirine eklemlenmiş görev ve sorumluluklarıyla bağdaşık
bir yönü bulunmaktadır.
Fon’un vazgeçilemezliği
Böylesi bir insan
kaynağı alt yapısının olup olmaması ve/ya mevcut unsurların sağlıklı bir yapıya
oturup oturmaması meselesi hayati bir öneme sahiptir. Ancak bu yapının
oluşturulmuş olması sonucundadır ki, araştırma faaliyetlerinin maddi alanında
öne çıkan fon ve fon sağlayıcı unsurların rol ve işlevine sıra gelebilsin.
Bu noktada, fon
olgusu üzerinde konuşmaya sıra geldiğinde araştırma kurumlarının doğası ve
işleyişi ile fon sağlayıcı kurumların talep ettikleri şartlar arasında uyum
olup olmamasına bakılır.
Fon sağlayıcı
kuruluşların somut ve uygulanabilir araştırma sonuçlarını hedeflemeleri ile,
özellikle sosyal bilim alanında faaliyet gösteren araştırma kurumlarının hedef
ve araştırma doğaları arasındaki uyuşmazlık, ortaya sürdürülebilirliği oldukça
sorunlu bir durumu çıkarmaktadır.
Sosyal bilimlere açılımda kısıtlılıklar
Tam da burada,
Türkiye’de araştırma üniversitelerinin ve özellikle de, sosyal bilimlere
odaklanan araştırma üniversitelerinin varlığının nasıl bir konuma evrilmekte olduğu
konusu önümüze çıkmaktadır.
Bu konuyla ilgili
olarak burada dikkat çekilmesi gereken husus, sosyal bilimlerin doğasına uygun
bir yapılaşmanın anlaşılıp anlaşılmadığı meselesidir.
Sosyal bilimlerin
görece uzun süreye yayılan araştırmalarının ve bunların sonuçlarının toplumsal
yapıda uygulanabilirliğinin mümkün olup olmaması, söz konusu ilgili araştırma
kurumlarının fon bağımsızlığının önemini ortaya koymaktadır. Örneğin bir
Felsefe, Tarih vb. alanlarda yapılacak çalışmaların somut bir uygulama ve pratik
olarak karşımıza çıkıp çıkmayacağı hususu, fon sağlayıcı kuruluşların
karakteristikleri ile çelişebilmektedir.
Bu noktada, iki
tür değişimden bahsetmek mümkündür. Birincisi, sosyal bilimler olgusunun neye
tekabül ettiği ve bu kurumların nasıl bir yapılaşma sergiledikleri konusunda
bilincin yaygınlaştırılması. Bunu, hem devlet kurumları hem de özel kurumlarda
yeni bir anlayışın geliştirilmesinin gerekliliği şeklinde algılamakta yarar
var.
İkincisi ise,
Türkiye’de fon sağlayıcı kuruluşların sosyal bilimler alanlarındaki
araştırmacılar ile sosyal bilimler araştırma üniversiteleri ile ilgili
politikalarında paradigmatik denilebilecek boyutta kayda değer bir değişime
gitmeleri ihtiyacı söz konusudur.
Gündelik yaşamda
tek tek bireyler olarak karşılaşılan sorunlara verilen cevapların tatminkar çözüm
sunması, pratik-kurumsal yapıların kendi iş ve etkinliklerinin doğasına uygun
çalışmalarda karşılaştıkları problemlere pragmatik çözüm arayışları süreçler
noktasında araştırma olgusunun doğasına dair bazı fikirler vermektedir.
Araştırma olgusunun
hakiki karşılığını bulduğu alanın, yüksek öğretim kurumları içerisinde kendini
bu alana hasretmiş kişi ve grupların araştırma faaliyetleri olduğu söylenebilir.
Bundan daha da öte, adına araştırma üniversitesi denilen kurumların varlığının tam
da araştırma olgusunun neye tekabül ettiğinin cevabının alındığı yapılar
olduğunu görmek ve buna göre yapılaşmalar sergilemek gerekmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder