29 Ağustos 2019 Perşembe

Hong Kong, gösteriler ve küresel tepki / Hong Kong, demonstrations and global reactions

Mehmet Özay                                                                                                                         29.08.2019

foto:channelnewsasia.com
Hong Kong’da geniş toplumsal kesimlerin siyasal talepleri doğrultusunda başgösteren gelişmeler Ada sınırlarını aşıp uluslararası mecrada bir konu olmaya devam ediyor.

G-7 zirvesinde Hong Kong

Bu çerçevede, G-7 Zirvesi dolayısıyla Fransa’da biraraya gelen endüstrileşmiş ülke liderleri toplantısında Hong Kong sorununa dikkat çekilmesi ve gösterilere karşı şiddet uygulamasından kaçınılması yolundaki çağrıları önemli bir gelişme.

Daha önce ABD ve İngiltere’den gelen bazı açıklamalar ve tepkiler karşısında sessiz kalmayan Pekin yönetimi G-7 zirvesine katılan liderleri hedef alarak yine sert bir karşılıkta bulundu.

Çin hükümeti, Ada’da Haziran ayından bu yana devam eden gösterilerde ortaya çıktığı üzere uzun erimli tepkilerin müsebbibi ve/veya destekçisi olarak bazı sembolik ifadeler ve gelişmeler çerçevesinde ABD ve Ada’nın eski sömürge yönetimi olan İngiltere’yi hedef almıştı.

Ardından, Hong Kong parlamento baskınında rol alanların siyasi sığınma talebiyle Tayvan’a geçişleri Çin yönetiminin bir başka hedefi olmuştu. Tüm bu gelişmeler, Hong Kong sorununun salt ada yönetiminin yeni yasal düzenlemelerle sınırlı olmayan değişimlerin bölgesel ve küresel boyuta taşındığını tasdik ediyor.

Çin hükümeti ile yukarıda zikredilen ülkeler arasında Hong Kong üzerinde gizli-açık uyarı/tehditvari diyaloglar yaşanırken, Çin Ada’daki gösterilerin boyutunu ve etkisini göz önüne alarak polis gücünün ötesinde Ana Kıta Çin’den gönderilecek ordu birlikleri ile çözüm arayışında olduğunu gizlemiyor.

Rutin ötesi birlik değişimi

Bir süre önce Hong Kong’a sınır Shenzen’de hazırlık yaptıkları ve sayısının sekiz ilâ on bin arasında olduğu ifade edilen askeri birliklerin Hong Kong’daki mevcut birliklerle değişiminin bugün gerçekleşmesi, sıradan bir görev değişimi olarak algılanmıyor.

Bunun temel nedeni, bu gelişmeyle ilgili Pekin yönetiminden yapılan açıklamalar ile ilgili birliklerin donanımları oluşturuyor. Ada’nın İngiltere’den Çin’e geçişinin gerçekleştiği 1997 yılından bu yana her yıl yapılan bir uygulama olmakla birlikte, birliğin bu yılki değişimi öncekilerden farklılık taşıyor.

Pekin yönetimi, Hong Kong’da toplumsal düzenin tesisi için göstericilere karşı güç kullanımından çekinmeyeceğini açıklamış olması, söz konusu askeri birliklerin değişiminin olası icraatı noktasında bir fikir veriyor.

Cumartesi hazırlığı

Ada’da yükseköğretimde ders yılı başlarken, öğrenciler iki hafta boyunca derslere girmeyi boykot ederek, gösterilerin devamı konusunda açıklamalarda bulunmuşlardı.

Çin yönetimi, 2014 yılında yapılan seçimler öncesinde, Ada halkına seçimlerinde oy kullanma hakkının verileceği yönündeki sözünü tutmamasının ardından yaşanan gelişmeler o günden bu yana, halkın demokratik yaşamdan beklentilerinin yerini tedrici olarak umutsuzluğa terk etmesi anlamı taşıyor.

Bu nedenle, Cumartesi günü Ada’da demokrasinin inşası ve sürdürülebilirliği noktasında yapılması beklenen gösteri, öğrenciler başta olmak üzere Ada’da gelişmelerden kaygı duyan çevrelerin hazırlıklarına konu oluyor. Polisten yapılan açıklamada gösteriye izin verilmezken,  göstericilerin nasıl bir yönelim sergileyeceklerini bekleyip görmek gerekiyor.

Bununla birlikte, yeni askeri birliklerin sevki ile birlikte düşünüldüğünde önümüzdeki günlerde Ada’da önemli gelişmeler olacağını tahmin etmek güç değil.

Pekin yönetimi ise, Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 70. yıldönümü çerçevesinde 1 Ekim’de yapılacak kutlamaları öncesinde Hong Kong’de toplumsal düzeni tesis etme uğraşında. Her iki taraf için de önemli bir kırılma noktası olacağı tahmin edilen Ekim kutlamaları öncesindeki gelişmeler bu açıdan oldukça önemli.

Kısıtlamalar ile tam demokrasi talebi ikilemi

Gösterileri tetikleyen son gelişme olarak Ada’da suçluların Ana Kıta Çin’e sevk edilmeleri ve Çin Komünist Partisi yönetimindeki bu mahkemelerde yargılanmalarının önünü açan yasal düzenleme konusundaki çalışmalar dondurulmuş olsa da, gösterilerin amacı Hong Kong özerk yönetimine verilen demokratik hakların tamamının uygulamaya geçirilmesi talebi olmasıyla önem taşıyor.

Özerk yönetim bölgesi yönetimi başında bulunan Carrie Lam, yasa tasarısını geri çekse de, istifa taleplerine kulak tıkarken, gerekirse gösterilerin bastırılması için olağanüstü birlikleri göreve çağırabileceğini yani, bir başka deyişle Ada’da olağanüstü hal ilân edebileceğini söylemekten geri kalmıyor.

Hong Kong’da taraflar

Hong Kong’da ardı arkası kesilmeyen bu gelişmeler, temelde üç farklı kesimin konuya bakışı ile farklı bağlamlarda ele alınıyor. İlki, öğrencilerin başını çektiği demokrasi yanlısı kesimler; ikincisi, adanın uluslararası ticaret ve finans merkezi vasfının zedeleneceği endişesi taşıyan iş çevreleri; üçüncüsü ise Ana Kıta Çin’in Ada’daki destekçileri olarak adlandırılabilecek çevrelerin varlığı.

Birinci grubun hedefinin, artık gelinen bu noktada salt bazı sembolik demokratik haklar elde etmekle sınırlı olmadığı ‘tam demokratik haklar’ peşinde koşulduğu ve şu an sesleri cılız çıksa da, Ada’nın bağımsızlığı ve/ya İngiltere’ye iadesi gibi seçeneklerin var olduğu görülüyor.

Bu çerçevede, bu taleplerin herhangi birinin gerçekleşmesi Pekin yönetimi açısından istenir bir durum değil. Kaldı ki, böylesi bir gelişme halinde Ana Kıta’da da benzer toplumsal hareketlerin başlaması endişesi kendini belli ediyor.

Bu durum Çin yönetimi için önemli bir sınav niteliğinde. Hong Kong’un sahip olduğu özellik/ler, Çin yönetiminin ne Uygurlar ve Tibet ne de Tayvan ile ilgili politikalarına benziyor.

İş çevrelerini endişelendiren ise dur durak bitmeyen gösterilerin yol açtığı ekonomik zarar. Öyle ki, bu gösteriler nedeniyle Ada ekonomisinde son on yılın ilk durgunluğunun yaşandığı belirtiliyor.

Özellikle son yıllarda Ana Kıta’dan Ada’ya gelen göçmenler ve görece yaşlı kesimden oluşan Çin yanlılarının varlığı etkin bir şekilde ortaya çıkmasa da, geçen haftalarda görüldüğü üzere şu veya bu etkenle meydanlara çıktıklarına tanık olundu.

Hong Kong’daki gelişmeler bir yanda özerk yönetim ve ardındaki Pekin rejimi ile demokratik haklar ve bağımsızlık söylemi ile ortaya çıkan kitleler arasındaki mücadelede giderek küresel alanda yer ediyor.

Hong Kong’daki gelişmelerde hangi tarafın pes edeceği konusunda henüz bir tahminde bulunmak söz konusu değil. Öte yandan, eski bir İngiliz sömürgesi olan Ada’da toplumsal ve siyasal taleplerin uluslararası çevrelerden şu veya bu şekilde destek bulması da Pekin yönetimi için bir başka zorlu mücadele anlamı taşıyor.

http://guneydoguasyacalismalari.com/2019/08/29/hong-kong-kuresel-gundemde-hong-kong-in-global-stage/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder