24 Kasım 2018 Cumartesi

Tayvan’da yerel seçimlerde sürpriz sonuç / Unexpected result in local elections in Taiwan


Mehmet Özay                                                                                                             25.11.2018

taiwannews.com
Tayvan’da 24 Kasım Cumartesi günü yapılan yerel seçimlerde iktidardaki Demokratik İlerlemeci Parti (DPP) önemli kayıp yaşarken, sürpriz denilebilecek sonuçlar devlet başkanı Tsai Ing-wen’in DPP başkanlığından istifasına yol açtı.

Demokrasi dersi
Devlet başkanı Tsai, “bugün demokrasi bize bir ders verdi” diyerek, seçim mağlubiyetini üstlenerek DPP parti başkanlığından istifa ettiğini açıkladı.

Ülkenin kurucu partisi olarak da bilinen muhalefetteki Kuomintan (KMT), yani Çin milliyetçi partisinin, önemli şehirlerde halkın desteğini alması, 2020 yılı Ocak ayında yapılacak genel seçimler öncesinde Tayvan iç siyasetinin hararetli tartışmaların gündeme geleceği anlamı taşıyor.

Asya-Pasifik’te kritik Ada
Tayvan’da yerel seçim sonuçları ve tepkiler, bağımsızlık yanlısı görüşleriyle bilinen DPP ile ana kıta Çin ile yakınlaşma eğilimlerine sahip KMT arasındaki siyasi mücadelenin ulusal boyutla sınırlı olmadığını gösteriyor.

Asya-Pasifik bölgesinde güvenlik eksenli çıkışlarıyla dikkat çeken ABD ve öte yandan Tayvan’ı kendinden bir parça kabul eden Çin yönetimlerinin bu seçimleri yakından izlediklerine kuşku yok.

Devlet başkanı Tsai, kampanya döneminde yaptığı açıklamalarda, yerel seçimlerin Tayvan’ın ana kıta Çin’e boyun eğmediğinin dünya kamuyona ilânı olacağı vurgusu üzerinde duruyordu.

Öte yandan, Çin’in Tayvan yerel seçimlerine müdahale edeceği argümanı, Tayvan seçimlerinin iç dinamiklerinin dışında Çin-Tayvan çekişmesinin de bir ifadesi olduğunun ifadesi.

Çin’le yakınlaşma eğilimi sergileyen KMT’nin seçim başarısı, bir başka deyişle iktidardaki DPP’nin yerel uğradığı siyasi hezimetin, 2020 yılı Ocak ayında yapılacak başkanlık seçimlerinde DPP’nin işinin hiç de kolay olmayacağını gösteriyor.

DPP önemli şehirleri kaybetti

İktidardaki DPP, 2014 yerel seçimlerinde 22 şehirden 13’ünde başarı elde etmişti. Dün yapılan seçimlerde ise 13 şehirden 7’sinde seçimi kaybetti. Başkent Taipei’de görevi yürüten bağımsız aday Ko Wen-je yeniden belediye başkanlığını kazandı.  

DPP’nin son yirmi yıldır yerel yönetimini elinde bulundurduğu ve bu anlamda kalesi sayılabilecek Kaohsiung ve ülkenin ikinci büyük şehri Taichung’da seçimi kaybetti.

Ayrıca, 4 milyona varan nüfusuyla önemli bir seçim bölgesi olan başkent Yeni Taipei’nin Kuomitang’ın eline geçmesi DPP parti üst yönetiminde yaşanan sarsıntının temel nedeni kabul ediliyor.

Reform çabaları yetersiz

Başkanlık seçimleri için bir gösterge kabul edilen yerel seçimlerde DPP’nin kan kaybı yaşamasında öne çıkan bazı faktörler var.

Bunlar arasında, geniş halk kesimlerini ilgilendiren reform çalışmalarında başarılı olamaması ile Çin’le ilişkilerin gerginleşmesi ve bu anlamda ABD ile giderek daha çok yakınlaşma politikasının öne çıktığı söylenebilir.

İç politikada, benzer ülkelerde görüldüğü üzere emeklilik yasa tasarısı, iş ve çalışma yaşamı gibi popüler konuların seçmenlerin yönelimlerini belirlediği ifade ediliyor.

ABD ile ilişkiler

ABD yönetiminin son silah satışları ile ABD-Tayvan ilişkilerinin yeniden yapılaştırılması anlamı taşıyan girişimi bunun bir örneğini oluşturuyor.

Bu aybaşında Washington’da düzenlenen ABD-Çin Diplomatik ve Güvenlik İşbirliği toplantılarında Çin’li yetkililerin ABD ulusal güvenlik danışması John Bolton’a “Çin-ABD ilişkilerinde Tayvan konusunun en hassas alanı oluşturduğu” yönündeki açıklamalarını hatırlamak gerekir.  

DPP, her ne kadar bağımsızlık yanlısı bir siyasi parti olsa da, parti üst yönetimi Çin’den ‘bağımsızlık’ olgusunu açık ve aleni bir şekilde dile getirmiş değil.

Bununla birlikte, Çin’e boyun eğilmeyeceği ve ulusal güvenlik için özellikle ABD ile yapılan silah anlaşmaları gibi çeşitli söylem ve icraatlar nedeniyle ana kıta Çin’le ilişkilerin akamete uğradığı da bir gerçek.

Tayvan Çin geriliminde güven eksikliği-güvenlik politikaları

Her iki yönetim arasında var olan güven eksikliği, özellikle Tayvan açısından ulusal güvenlik konusunun ülke dış politikasında bir numaralı konusu haline getiriyor. Bu noktada, özellikle son dönemde ABD ile yapılan yeni silah anlaşmaları ana kıta Çin yönetiminin ortaya koyduğu tepkilerin ana nedenini oluşturuyor.

Ancak Tayvan kamuoyunun ABD başkanı Trump’ın Çin karşısında Tayvan’ı piyon olarak kullandığı yönündeki kanaat yabana atılır gibi değil. Özellikle Asya-Pasifik politikalarında belirsizliklere yol açan tutumuyla dikkat çeken Trump’a yönelik bu algının geçerlilik payı olduğu düşünülebilir.

Bununla birlikte, Çin yönetiminin de, özellikle devlet başkanı Şi Cinping’in zaman zaman yaptığı açıklamalardan da izlendiği kadarıyla Tayvan’ın herhangi bir bağımsızlık girişimine sonucu ne olursa olsun izin verilmeyeceğini gündeme taşıyordu. Bu söylemin somut ifadesi olarak ise, Çin ve Tayvan arasındaki Tayvan Boğazı’nda zaman zaman gerçekleştirilen askeri tatbikatlar Tayvan yönetimine bir mesaj niteliği taşıyor.

Tayvan’da son derece hassas bir konu olan ana kıta Çin’le olan ilişkilerin Çin tarafından sürekli bir tehdit unsuru olarak ortaya çıkması, Tayvan kamuoyu üzerinde oluşturduğu tedirginlik ve endişenin bu son seçimde sandıklara yansıdığı görülüyor.

Tayvan’ın garantörü ABD mi?

Önemli bir endüstrileşme ve post-endüstrileşme tecrübesi olan Tayvan’ın ana kara Çin’den bağımsızlık talebini gerçekleştirebilmesinin yegâne yolunun ABD ile ilişkilerinin en üst düzeyde seyretmesinden başka bir alternatif olmadığı ortada. Öte yandan, Tayvan-ABD ilişkilerinin seyrinin, ABD’nin özellikle Doğu Asya’da ve genelde küresel çapta geliştirdiği politikalardan bağımsız ele alınamayacağı da bir başka gerçek.

Özellikle, başkan Donald Trump’ın Asya-Pasifik bölgesinde ABD güvenliği eksenli politikaları, ‘önce Amerika’ politikası nedeniyle bölge ile ticari ve yatırım ilişkileri arzu edilebilir noktalara taşıma konusundaki çekingenliği bölge ülkelerinin ABD ile ilişkilerinin çelişkilerle dolu yönünü oluştururken, bölge halklarının ABD’ye karşı en azından sempati beslemedikleri ortada.

ABD’nin bölge ile kurduğu genel politikaları ya da daha doğrusu bölge ile belirsizliklere dayanan politikalarının Tayvan’la yakınlaşma çabasına karşılık, bunun Çin’i hedef alan tek yönlü bir çıkar ilişkisi bağlamında değerlendirilmesine yol açıyor. Bu bağlamda, Tayvan’la geliştirilmeye çalışılan ve yine güvenlik eksenli olduğu görülen politikaların Tayvan kamuoyu tarafından, ABD’nin güven vermeyen politikalarının bir devamı olarak okunduğu ileri sürülebilir.

Demokratikleşmeye devam
Devlet başkanı Tsai, dün akşam parti başkanlığından istifa ettiğini açıklasa da, partinin var oluş nedenlerinden biri olan demokratikleşme, reform ve egemenlik konularına yeniden vurgu yapması ayaklarının yere sağlam bastığını gösteriyor.

Yerel seçimlerin ortaya koyduğu bu sonuç, genel seçimler öncesinde önümüzdeki bir yıllık süreçte Tayvan’da siyasetin hararetli tartışmalara konu olacağını ortaya koyuyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder