Mehmet Özay 06.12.2016
Myanmar’da 9 Ekim’den bu yana Arakan Müslümanlarına yönelik zulüm ve
şiddetin ‘etnik soykırıma’ evrildiği konusunda güçlü kanaatler son günlerde
bölgede ilk defa tanık olunan tepkileri beraberinde getiriyor. Bu anlamda,
Pazar günü Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da yaklaşık on bin kişinin
katılımıyla gerçekleştirilen Arakan’a destek gösterisi, niceliksel katılımın
ötesinde gösteriyi organize eden kurumlar ve liderlerin söylemleriyle ASEAN
özelinde yeni bir tartışmayı gündeme getirmeye aday.
Malezya’dan üst düzeyde tepki
Söz konusu gösteri, Birleşik Ulusal Malay Organizasyonu (UMNO) genel
başkanı ve Başbakan Necib bin Rezak ve Malezya İslam Partisi (PAS) genel
başkanı ve Uluslararası İslam Alimleri Birliği Genel Sekreter Yardımcısı
Abdülhadi Awang’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Bu gelişme kuşkusuz ki, bugüne
kadar Malezya’da Arakan konusunda siyasi bir iradenin ortaya konulması ve bunun
yüksek sesle dile getirilmesi adına en önemli bir adım.
Myanmar’ın Bengal Körfezi’ne bakan batı eyaleti Arakan’da 2012 yılı Mayıs
ve Haziran aylarında yaşanan saldırılar ve göçler sonrasında Malezya’da
uluslararası konferanslar ve gösteriler tertip edildiğine tanık olunmuştu.
Ancak Malezya Başbakanı tarafından, aşağıda dikkat çekileceği üzere, açıkçası
Arakan konusunda Pazar günkü gösteride yaptığı konuşmadaki gibi net mesajlar
ortaya konulmamıştı.
Başbakan Necib bin Rezak ve PAS genel başkanı Hadi Awang konuşmalarında
İslami hassasiyetler ve ümmet olgusu üzerinden birliğe dikkat çekerken, Myanmar
hükümetini zulme ve soykırıma neden olmakla ve bugüne kadar uluslararası
tepkilere rağmen, bu süreci sonlandırma konusunda gerekli adımları atmamakla
sorumluluk taşıdığına dikkat çektiler. Myanmar hükümetinin başkanlık ofisinden
geçen Cuma günü yapılan ve Başbakan Necib bin Rezak’ın söz konusu gösteriye
katılmaması, aksi halde bunun ASEAN sözleşmesine göre ülkenin iç işlerine
karışmak anlamı taşıyacağı yönündeki
uyarısına verilen karşılık tastamam bununla ilgiliydi.
Myanmar’da ordu nüfuzu ve ASEAN üyeliği
Başbakan Necib, konuşmasında Malezya hükümeti veya kendisinin Myanmar’ın iç
işlerine karışmasının söz konusu olmadığını, aksine Arakan’da yaşananların bir
insanlık suçu olduğunu ve bu çerçevede sessiz kalmama sorumluluklarını yerine
getirmekte olduklarına işaret etti. Bu görüşünü de ASEAN sözleşmesindeki yer
alan insan hakları konusundaki bağlayıcı kararları hatırlatırken, Myanmar
hükümetinin bu maddeleri niçin görmezden geldiğini de sorguladı. Başbakan bir
adım daha ileri giderek, Myanmar’ın ASEAN üyeliğinin yeniden değerlendirilemeye
açılması önerisini gündeme taşıdı.
Gösteriye Malezya’daki bazı sivil toplum kuruluşları da katkıda bulunurken,
siyasi liderlerin yaptıkları açıklamalara destek verdiler. Konuyla ilgili
olarak AA’ya konuşan merkezi İstanbul’da bulunan Uluslararası İslami Sivil Toplum
Kuruluşları (IDSB) Güneydoğu Asya sorumlusu Ahmet Azam Abdurrahman, Başbakan
Necib bin Rezak ve PAS genel başkanının konuşmalarında Myanmar hükümetine
iletilen önemli mesajlar olduğunu söyledi. Ahmet Azam, “Arakanlı Müslümanlara
yönelik saldırıların ardında ‘de facto’ hükümet olan ordu bulunuyor.” görüşünü
dile getirirken, bir anlamda Başbakan Necib bin Rezak’ın Arakan’daki gelişmeler
karşısında Su Çi’yi sorumluluğa davet eden açıklamasının neye tekabül ettiği ve
ne tür süreçlerle ilintili olduğunu da ortaya koyuyor.
Öte yandan, Malezya Müslüman Öğrenci Derneği (ABIM) dış ilişkiler sorumlusu
Adli Zakuan ise, Başbakan’ın konuşmasında soykırım uygulayan Myanmar’ın ASEAN
üyeliğinin yeniden değerlendirilmeye açılması görüşünü öne çıkardı. Adli
Zakuan, Myanmar devletinin Arakanlı Müslümanlara yönelik dışlayıcı ve yok
sayıcı yaklaşımının yeni olmadığını ortaya koyma adına, “İnsan hakları
uygulamaları dolayısıyla 1997 yılında Myanmar’ın ASEAN üyeliğine o dönem de
ABİM olarak karşı çıkmıştık.” cümlesi Myanmar’da Arakalı Müslümanlar sorununun
en azından 2012 yılı öncesinde de var olduğunu hatırlatması bağlamında önem arz
ediyor.
Malezya ve Myanmar hükümetlerini karşı karşıya getiren bu sürecin, Arakanlı
Müslümanların maruz kaldığı insani durumun ötesinde, ASEAN bağlamında siyasi
bir krize evrilme olasılığı taşıyor. Malezya’da bizzat başbakan ve bazı
bakanlar tarafından hükümet adına yapılan bu açıklamalar, ülkedeki geleneksel
müslüman kitlelerin bağlı olduğu PAS tarafından desteklenmesi, konunun sadece
Malezya özelinde kalmayacağı, örneğin Endonezya’da da zaten var olan
duyarlılığın giderek güçlü bir temsiliyette karşılık bulacağı ihtimalini
artırıyor.
Bununla birlikte, halen varlığını sürdüren diğer bazı bölgesel meselelerden
hareketle ASEAN’ın siyasi birlik konusunda istikrarlı bir yapı oluşturmasından
söz edilememesi, önümüzdeki süreçte Arakanlı Müslüman konusunda Myanmar’a
yönelik ne gibi ciddi bir yaptırımın gündeme getirilebileceğini de şüpheli
kılıyor. Kaldı ki, Myanmar özelinde bugüne kadar insan hakları konusundaki
uyarıların temelde ABD ve Avrupa Birliği’nden gelmesi nedeniyle, bölge
ülkelerinin bu alanda inisiyatif almamasıyla bir tür ‘dışa bağımlılık’
sergileniyordu. Bununla birlikte, ABD’de seçimler sonrasındaki gelişmeler yeni
yılla birlikte göreve başlayacak yeni yönetimin Asya-Pasifik bölgesindeki
sorunlara, bu çerçevede Myanmar’daki genel anlamda insan hakları meselesi ve
özelde Arakanlı Müslümanların durumuna yönelik reform mahiyetindeki açılımları
ne kadar sürdürülebilir şekilde gündeme getireceğini de belirsiz kılıyor.
Yasadışı göçmen sorunu ve BM Mülteciler sözleşmesi
Bu noktada bazı istatistiki verilerle Arakanlı göçmenlerin durumuna
yakından bakmak mümkün. ASEAN’a üye ülkeler içinde Malezya’da Birleşmiş
Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’ne kayıtlı yaklaşık 55 bin Arakanlı
Müslüman bulunuyor. Ayrıca, Tayland başta olmak üzere, diğer bazı ülkelerdeki
Arakanlılar da dikkate alındığında sayısı yüzbinlere ulaşan bir kitlenin
varlığı ile karşılaşılıyor. Özellikle 2012 yılından bu yana teknelerle göç
süreçlerinin önemli bir bölümünün de sonlandığı Endonezya’da Arakanlıların
varlığından söz etmek mümkün. Bununla birlikte, söz konusu ülkelerdeki Arakanlı
Müslümanların hukuki statülerinin bulunmadığı da bir gerçek.
Bu noktada, ABİM sorumlusunun dile getirdiği üzere, Malezya hükümeti bir
yandan Myanmar’ı eleştirirken, öte yandan ülkedeki Arakanlıları her an
soruşturmaya tabi tutabilecek bir yasal sürecin mevcut olduğu, bunun
işletilmemesinin de bazı kişi ve kurumların inisiyatifine terk edildiği konusu
ortada duruyor. Bunun temel nedeni Malezya başta olmak üzere ASEAN’a üye
ülkelerde BM mülteciler sözleşmesinin halen imzalanmamış olması bulunuyor.
Bugüne kadar, örneğin Malezya ve Endonezya’da bu kitlenin şu veya bu şekilde
yaşam sürmesinde sivil toplum kuruluşları ile geniş Müslüman kamuoyunun
‘yumuşak’ baskısından söz etmek gerekir. Bu çerçevede, 2015 yılında ASEAN dönem
başkanlığını yürüten Malezya hükümeti nezdinde girişimlerde bulunan bazı sivil
toplum kuruluşları Myanmar’ın ASEAN üyeliğinin tartışmaya açılmasını gündeme
getirdiklerini hatırlatabiliriz.
ASEAN yapısal değişikliğe muhtaç
Tabii bu gelişmeler çerçevesinde, Myanmar devletinin Arakanlı Müslümanlar
sorununu çözme konusunda inisiyatif alıp almayacağı bir yana, yeni bir durumun
ortaya çıkmakta olduğunu söyleyebiliriz. Birincisi, ASEAN sözleşmesindeki “üye
ülkelerin birbirlerinin iç işlerine karışmaması” maddesinin yeniden ele
alınması gerektiği. İkincisi ise, yukarıda değinildiği üzere, Arakanlı
Müslümanların sadece Malezya ve Endonezya’da değil aksine, örneğin Tayland
gibi, bölgedeki diğer bazı ülkelerde de siyasi ve toplumsal statülerinin
belirsizliği içerisinde varlık sürdükleri konusu gündeme taşınacaktır. Her iki
durumda da ASEAN genel sekreterliği marifetiyle başlatılacak ve başta Arakanlı
Müslümanlar olmak üzere bölgedeki yasa dışı göç akışları ve göçmenlerin statüsü
‘insan hakları temelli’ yeni bir temele oturtulmayı bekliyor.
ASEAN’a üye ülkelerden Kamboçya, Filipinler gibi birkaçı hariç diğerlerinin
Birleşmiş Milletler Mülteciler Sözleşmesi’ne halen imzalamamış olması başlı
başına bir sorun. Bu durumun, geçen yıl Malezya yönetimince gündeme getirilen
‘insan odaklı ASEAN’ konseptiyle bağdaşmadığı da apaçık ortada. Bugün Malezya
hükümetinin bir siyasi irade olarak ortaya koymaya çalıştığı Arakanlı
Müslümanlar konusunda ülkede yaşayan Arakanlılara yönelik yasal göçmenlik hakkından
mahrumiyet ve bunun neden olduğu sosyo-kültürel, ekonomik koşullar ortada bir
ikircikli durum olduğuna işaret ediyor.
Her ne kadar geçen hafta İçişleri bakanı Ahmet Zahidi Hamid, “Malezya
olarak Arakanlıların doğum yapma hakkı veriyoru” dese de bu durum söz konusu
kitlenin geniş bir çerçeveyi içine alan
sosyo-kültürel ve ekonomik varlıkları içindeki yeri oldukça sınırlı. Öyle ki,
ABIM dış ilişkiler sorumlusu Adli Zakuan bu konuyu daha geniş çerçevede
değerlendirerek, “Başbakan Necib bin Rezak’ın gösterideki konuşmasının ümit
verici olduğunu, ancak bunun yansımalarının pratikte karşılık bulmasıyla
Arakanlıların maruz kaldığı zorlukların en azından bir bölümünün çözüme
kavuşturulabileceğini” ileri sürerek daha yapılacak çok iş olduğunun altını
çiziyordu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder