Cihan Kurtaran – Kuala Lumpur 05.11.2016
Çok etnikli çok
dinli Endonezya’da kamuoyu bir süredir Şubat ayında yapılacak yerel seçimlere
kilitlendi. Her beş yılda bir yapılan seçimler, halkın belediye başkanlarını,
yerel meclis üyelerini seçmesiyle ülke demokrasisinin gelişmesine katkıda
bulunuyor. Bu katkı, çeşitli siyasi ideolojilerden beslenen ulusal partilerin
çok etnikli ve çok dinli toplumsal yapıya sahip bu Takımadalar coğrafyasında
‘yerelin sesini’ dikkate aldıkları bir dönem olarak da ortaya çıkıyor. Ülkenin
dört bir yanındaki etnik yapılara mensup topluluklar, özellikle ‘kendilerinden’
olan yerel siyasetçileri yönetimde görmek istiyor. Dolayısıyla, Cava Adası
merkezli kurulan ve neredeyse tüm Takımadalar’da faaliyet gösteren ulusal
partiler yerel seçimlerde velev ki, aralarında şu veya bu şekilde siyasi görüş
farklılığı olsa da, adaylarını öne çıkan yerel siyasiler arasından seçiyor. Yerel
seçimlerin odağında ise hiç kuşku yok ki, başkent Cakarta valiliği önem
taşıyor. Ulusal partiler tarafından sadece ‘vali’ seçimi olarak
değerlendirilmeyen, aksine bir sonraki başkanlık seçimleri için de bir
değerlendirme ve sınama süreci olarak işlev görüyor.
Bu bağlamda, yaklaşık
üç ay sonra yapılacak ve önümüzdeki beş yıllık süreyle başkent Cakarta’yı
yönetecek valiyi belirleyecek seçimler öncesinde adaylar ve onları destekleyen
siyasi partiler arasındaki tartışma başkentin trafik, toplu konut, sel, eğitim
vb. gibi her daim öne çıkan alt yapı sorunlarının ne şekilde halledileceği
üzerine yapılmıyor. Yaklaşık bir ay önce başlayan tartışma, mevcut vali Basuki
Tjahaja Purnama’nın (Ahok) Eylül ayı sonunda yaptığı bir konuşmada Kur’an-ı
Kerim’e hakaret ettiği iddiaları üzerine, bazı çevrelerin tepkileri ve polisten
valiyi tutuklayarak yargılanması talebi çerçevesinde sürüyor. Vali Ahok’un
ilgili ayetle ilgili yaptığı açıklama sonrasında Kur’an-ı Kerim’e hakaret
etmediğini ve de ayrıca özür dilemesine rağmen, kimi gruplar bu özrü kabul
etmeyip yargılanmasını ileri sürüyor. Öte yandan, bugüne kadar ilgili devlet
kurumlarının valiyi yasal sürece tabi tutmamasının ardında valinin konuşmasının
farklı yorumlanmasına dayanıyor.
Tabii süreç
bununla da sınırlı değil. Ahok dışında valilik yarışında yer alacak diğer iki
aday ve onları destekleyen siyasi partilerin de şu veya bu şekilde müdahil
oldukları bir sürece tanıklık ediliyor. Aşağıda değinilecek ve bu sürecin
aktörleri olduğu görülen çevreler dikkate alındığında bu tartışmanın önümüzdeki
üç ay boyunca da süreceği anlaşılıyor.
Toplumsal güvenlik-Etnik gerginlik
Tartışmanın
odağındaki vali Ahok’un “Kur’an’a hakaret ettiği”ni ileri süren bir grubun Ekim
ayı başında başlattığı ve bugüne kadar giderek seçim gündeminde tek konu haline
gelen tepkileri ve gösterisi bugün farklı bir noktaya evrilmiş durumda. İki
hafta önceki gösteriden daha fazla
sayıda kişinin katılacağının duyurulması Başkan Jokowi, ordu komutanı ve
emniyet genel müdürü, siyasi parti başkanları dahil olmak üzere ülkenin üst
düzey yöneticileri ve siyasilerinin de dahil olduğu bir sürece konu oldu.
Gösterilere Suriye ve Irak’tan döndükleri ifade edilen bir grup ile bunların
ülkedeki sempatizanlarının karışabileceği yönündeki endişeler ile gösterinin
hedefinde sadece vali Ahok’un ve onun yargılanması talebi değil, toplumdaki
etnik ilişkileri ciddi anlamda zedeleyebilecek bir boyuta ulaşabileceği
endişesi bulunuyor. Bu nedenle devlet başkanı Jokowi hafta başında ülkenin önde
gelen dini gruplarının liderlerini sarayda topladı; ardından emniyet genel
müdürlüğü gösterilerde görev yapacağını açıkladığı polis gücü sayısını 7500’den
20 bin’e çıkardı; ordu ise, ilk defa 500 kişilik özel birlikte sahada yer
alacağını açıkladı. İşin öte yanında, Şubat’taki
valilik seçiminin siyasi partiler için 2019 başkanlık
seçimlerinin provası niteliği taşıması da sürecin farklı bir bağlama
oturtulmasına hararetlenmesine neden oluyor.
Sürecin başlangıcı
Başkent
Cakarta’daki bu gelişmenin ve bunun ulusal politikaya etkisini sağlıklı
değerlendirebilmek ve son bir aydır yaşananların sonunda buraya nasıl
gelindiğini anlayabilmek için neler olup bittiğine kısaca bakmakta fayda var.
Çin kökenli ve Protestan Hıristiyan olan Vali Ahok, 27 Eylül’de yaptığı bir
konuşmada, bazı çevrelerin Kur’an-ı Kerim’den Maide Suresi’nin 51. Ayetini
ileri sürerek bir Hıristiyan olan kendisinin adaylığının desteklenmemesi
gerektiğini söylediklerini belirtmiş ve seçmenlerin kendisine oy verip
vermemekte hür olduklarını dile getirmişti. Gelen tepkiler üzerine Ahok özür
dilese de, özellikle belirli bir grubun öncülüğünde iki hafta önce yapılan ve
yaklaşık beş ilâ on bin kişinin katıldığı gösteriyle polisin Ahok’u tutuklaması
ve yargılanması talebi gündeme getirilmişti. Aslında bazı çevrelerin Hıristiyan
kökenli valiye tepkileri ilk değil. 2012 yılında vali seçilen Joko Widodo’nun
(Jokowi), hemen iki yıl sonra, yani 2014 yılında yapılan başkanlık seçimini kazanması
ve böylece devlet başkanlığına oturmasının ardından, doğal bir süreç olarak
yardımcısı Ahok yeni vali olarak atandı. Bu gelişme, elli yıl aradan sonra
Müslüman olmayan bir valinin ilk defa Cakarta’yı yönetmesi anlamı taşıyordu.
İşin bir yanında
da etnik boyutu var... O da, Ahok’un Çin kökenli olması. Ancak kahir ekseriyeti
Müslümanlardan oluşmakla birlikte, çok etnikli ve dinli bir ülke olan Endonezya’da
anayasa Müslüman olmayanların belediye başkanlığı, valilik veya siyasi parti
başkanlığı, devlet başkanı olamayacağına dair bir madde içermiyor. Olağan
siyasi yapı içerisinde ve bu siyasi yapının demokratik teamüllerinin
uygulanması çerçevesinde Müslüman kitlelerin elinde önemli bir avantaj olduğunu
daha ülkenin kurucu babası ile o dönemin Müslüman liderleri arasında
bağımsızlık öncesi yapılan görüşmelerden biliniyor. Bu bağlamda, çeşitli dini
grupların liderleri de bunu destekler mahiyette açıklamalar yaparak son
haftalarda giderek artan gerginliği engelleme çabası sergilediler.
Başkent Valiliği ve ulusal siyaset
Yerel seçimler
çerçevesinde başkent Cakarta valiliğinin farklı bir yönü bulunuyor. Cakarta
seçim komisyonunun 2 Kasım’da yaptığı açıklamaya göre, kozmopolit bir nitelik
arz eden başkentte toplam 7.132.756 seçmen bulunuyor. Bunun yanı sıra, başkent siyasi
partilerin yapılaşma merkezi olmasıyla siyasi rekabetin kayda değer bir artış
gösterdiği yer olarak dikkat çekiyor. Devlet başkanı Suharto döneminde
(1966-1998) eyalet valileri kadar, başkent valisi de merkezden atanıyordu.
Suharto sonrasındaki reform döneminde siyasi hayattaki dönüşümler bağlamında 2007
yılından başlayarak Cakarta valisinin belirlenmesinde halk oyuna başvurulmaya
başlandı. Vali ile birlikte yardımcısı birlikte seçime giriyor ve atanıyor.
Ancak bugüne kadar devam eden söz konusu bu reform döneminde belki de en önemli
gelişme 2012 yılında yapılan seçimde yaşandı. Merkez siyasetin dışında yer alan
ve o döneme kadar (2005-2012) Cava Adası’nın doğusunda tarihi Solo şehri belediye
başkanlığı yapmış Joko Widodo (Jokowi) başkent valiliğine aday oldu.
Belediye
başkanlığındaki performansıyla ülke gündemine oturan Jokowi’yi destekleyen
Endonezya Mücadeleci Demokrasi Parti (PDI-P), hem de Çin kökenli yardımcısı ile
sadece başkent politikalarını değil, ülke siyasetinde belirleyici olacak bir
sürecin başlangıcı oldu. Solo şehrindeki başarılı yerel yöneticiliği başkentte
yankı uyandıran Jokowi o dönem Golkar, Demokrat Parti, PKS, PAN, gibi ulusal
siyasette öne çıkan diğer siyasi partilerin adaylarının önünde yarışı kazandı. Yerel
yönetimdeki ‘hizmet’ eksenli yaklaşımıyla halkın gönlünde bir anlamda yer
edinen Jokowi’nin başarısı, ulusal siyasette varlığı sorgulanır hale gelen
PDI-P için de bir kurtuluş vesilesi oldu. Jokowi ile birlikte başkent meclis
yönetiminde çoğunluğu alan PDI-P bir anda ulusal siyasette belirleyici bir rol
almaya başladı. PDI-P’nin yerel seçimdeki bu başarısının bir sonraki aşamada
daha büyük sonucunu 2014 yılı seçimlerinde yine aday gösterdiği Jokowi’nin
devlet başkanlığını kazanmasıyla göstermiş oldu.
Valilik seçiminden ulusal siyasette kazanıma
Cakarta Valisi
Ahok’a karşı FPI öncülüğünde yürütülen kampanya siyasi partiler arasında söz
dalaşına dönüştü. Uzun süre bağımsız aday olma yönünde görüş beyan eden Ahok
sonunda PDI-P’nin adayı oldu. Sadece PDI-P değil Ahok’a destek veren. Golkar,
Ulusal Demokrat (NasDem), Hanura da Çin kökenli Hıristiyan adaya destek
veriyor.
Kimi grupların
Ahok’un yargılanması talebine siyasilerden gelen tepkilerden biri önemliydi. İki
dönem (2004-2014) devlet başkanlığı yapmış olan ve halen Demokrat Parti genel
başkanı olan Susilo Bambang Yudhoyono’nun geçen Çarşamba günü Ahok’un
yargılanması ve bu anlamda dolaylı da olsa bugünkü gösteriye destek çıkışı,
PDI-P tarafından eleştirildi. PDI-P yetkilileri SBY’ın bu açıklamasının ardında
Şubat ayında yapılacak yerel seçimlerde Cakarta valiliği için ordudaki
görevinden istifa eden oğlu Agus Harimurti Yudhoyono’nun aday olmasının önemli
rol oynadığını belirtti. Diğer aday eski milli eğitim bakanı Anis Baswedan ise,
2014 başkanlık seçimlerini kaybeden eski general Prabowo Subianto’nun partisi
Gerindra’nın desteğini aldı. Vali Ahok’un devlet başkanı Jokowi’ye yakınlığı,
2014 başkanlık seçimini Jokowi’ye karşı kaybetmiş olan Probowo’yu yerel seçim
yarışında yeni bir rekabete ittiğine kuşku yok.
1998 yılında
çıkartılan bir kanunla gösterilerin serbest olduğu ülkede bugün yaşanan gösteri
ülkede çeşitli grupların görüşlerini ortaya koyabilmelerinde ve bu anlamda bir
tür demokratik haklarını kullanmalarında kayda değer bir durum. Bununla
birlikte, çok etnikli ve dinli toplumda üç ay sonra yapılacak yerel seçimlerin
etnik ve din temeli üzerine inşa edilmemesi yönündeki hassasiyette toplumun
çeşitli çevrelerince dile getiriliyor. Vali Ahok’un ilgili ayetle ilgili
açıklamasının nasıl bir yöne evrileceği ise ilgili devlet kurumlarının
değerlendirmelerine bağlı olacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder