Mehmet Özay 24 Haziran 2016
Güney Çin Denizi’nde
Endonezya’nın Varlığı
Bugünlerde Güney Çin Denizi yeni bir gelişmeye sahne oluyor. Çin’in uzunca
bir süredir Güney Çin Denizi’nde egemenlik iddiaları karşısına, bugüne kadar
hak iddia eden ülkeler arasında bulunmayan ve bu nedenle konuya mesafeli
durmanın yanı sıra, taraflara arabulucuk rolü üstlenebileceğini üst düzeyde
dile getiren Endonezya devleti çıkmış bulunuyor. Çin’in, yaklaşık 3.5 milyon kilometrakarelik Güney Çin Denizi’nin yüzde
doksanlık bölümünü kapsayan egemenlik iddiası, bölge sularına komşu,
Filipinler, Vietnam, Malezya, Bruney, Tayvan ile doğrudan anlaşmazlık
yaşamasına neden oluyor. Geçen hafta Natuna Adaları çevresinde yaşanan bir
gelişme üzerine, yukarıda zikredilen ülkelere Endonezya’nın da katılmasıyla
Çin’le anlaşmazlık yaşayan ülke sayısının altıya çıktığını gösteriyor. Bu
gelişmeyi yerli yerine oturtmak için detaylara bakmakta fayda var.
Natuna Adaları ve Endonezya’nın
Çin’le Karşılaşması
Söz konusu gelişme, Endonezya’nın kuzeyinde Riau Eyaleti’ne bağlı ve Güney
Çin Denizi’nin güney girişinde jeo-stratejik öneme sahip Natuna Adaları
çevresindeki sularda Endonezya sahil güvenlik güçlerinin 17 Haziran Cuma günü
bir Çin balıkçı teknesine el koyması ve yedi kişilik mürettebatı göz altına
almasıyla meydana geldi. Bu gelişme karşısında Çin hükümeti, Endonezya sahil
güvenlik güçlerinin, Güney Çin Denizi'nde ‘Çin’in geleneksel balıkçılık avlanma
bölgesinde’ avlanma yapan Çin balıkçı teknelerini aşırı güç kullanarak taciz
ettiğini ve açılan ateş sonucu teknedeki mürettebattan birinin yaralandığını
ileri sürdü. Çin hükümeti bununla da kalmayıp, tıpkı daha önce de diğer ilgili
ülkelere yapılan açıklamalar da olduğu gibi, bölgedeki istikrar ve barışı etkileyecek,
tansiyonu yükseltecek eylemlerden kaçınılması çağrısında
bulunarak, Endonezya’nın bu tür eylemlerle ‘Birleşmiş Milletler Deniz
Hukuku Sözleşmesi’ ve bölgede taraf ülkeler arasında varılan ‘Güney Çin Denizi Eylem
Bildirgesi'ni ihlâl ettiğini belirtmişti. Ancak benzer iddiaların bölgedeki
diğer egemenlik iddiasındaki ülkeler gibi Endonezya tarafından da Çin
yönetimine hatırlatıldığı da biliniyor.
Bunun akabinde, Endonezya hükümetinden çeşitli bakanlar konuyla ilgili
açıklamalarında Çin balıkçı teknesinin Endonezya’nın kısa sahanlığını ihlâl
ettiği ve Endonezya sahil güvenlik güçlerinin görevlerini yaptıklarına dikkat
çekerken, yaralanma hadisesinin olmadığını söyledi. İlgili bakanların
açıklamalarında ‘egemenlik hakkı’ ile ‘ekonomik kıta sahanlığının ihlâliyle
ortaya çıkan kaçak avlanma’ açıklamalarının birbiriyle nasıl örtüştüğü veya
ayrıştığıyla ilgili bazı görüş ayrılıkları bulunuyor. Bu noktada, kimi çevreler
Çin’le doğrudan egemenlik hakkı noktasında ‘çatışma’ istemezken, bunu
‘balıkçıların ihlâli’ olarak değerlendiriyor. Ayrıca, bu gelişmenin iki ülke
arasında siyasi bir konu değil, hukuki olduğunu belirtilerek Natuna Adaları ve
çevresinin Endonezya’nın kıta sahanlığı içinde olduğuna vurgu yapıldı. Bir
anlamda düşük profilli kabul edilebilecek bu açıklamaların ardından, Devlet
Başkan yardımcısı Yusuf Kalla’nın “Endonezya’nın Pekin yönetimine Natuna
Adaları çevresindeki sularda egemenlik hakkına saygı göstermesi konusunda bir
mesaj verecektir” açıklaması geldi. Bu mesajın bir yerinde, Çin’i ‘Birleşmiş
Milletler Deniz Yasası Sözleşmesi’ne uyma daveti bulunurken, öte yanında Devlet
Başkanı Joko Widodo’nun bugün Natuna Adaları’na gitmesi bulunuyor. Jokowi’nin
bizzat bölgeye giderek bir donanma gemisinde bulunması Çin’e karşı bir cevap
niteliğindeydi. Joko Widodo, yanında bazı bakanlar olduğu halde Natuna Adaları
çevresinde Endonezya’ya ait bir donanma gemisinde bazı bakanlarla toplantı
yapması Endonezya devletinin, Çin’in iddialarının aksine bölge adalar ve
denizlerinde egemenlik iddiasını dile getirmenin sembolik bir yolu olarak
değerlendiriliyor. Bu noktada, uzunca bir süredir Çin ve bölgedeki diğer beş
ülke arasında egemenlik anlaşması tartışmalarına konu olan Spratly ve Paracel
Adaları’na Natuna Adaları da eklenmiş oldu.
Endonezya’dan Kararlı Duruş
Sinyali
Dikkat çekilmesi gereken husus, Çin balıkçı teknelerinin ilk defa Natuna
Adaları çevresine gelmesi değil. Bu yıl içerisinde ortaya çıkan üçüncü vak’a
olmasına rağmen, geçen haftaki gelişmeden sonra iki tarafın yaptığı
açıklamalarının ‘tonu’ ve Jokowi’nin Adalar civarına kadar gitmesinde olduğu
gibi sembolik açılımı ilk defa gündeme geliyor. Endonezya sahil güvenlik
birimleri yaptıkları açıklamada daha önce de Çin balıkçı teknelerinin Endonezya
kıta sahanlığını ihlâl ettiğini, ancak teknelerin grup halinde gelmesi
nedeniyle müdahale edilemediğini de hatırlamak gerekir. İki ülke yetkililerinin
‘standard’ açıklamalarının ötesinde, burada en dikkat çekici husus
Endonezya’nın giderek ‘kararlı’ duruş sergilemesidir. Bunda hiç kuşku yok ki,
Çin’in bölgede özellikle tarih
referanslara dayandırarak ısrarla Güney Çin Denizi’nin tamamında hak iddiasını
sürdürmesi kadar, 14 Haziran’da Çin’in ev sahipliğinde yapılan Çin ve ASEAN
Dışişleri Bakanları toplantısında da taraflar arasında sorunun çözümüne dair
yapıcı bir yönelimin ortaya çıkmamasına bağlanabilir.
Kaçak Avlanma ve Ekonomik
Verimlilik
Endonezya kara sularına yabancı teknelerin girmesinin çeşitli nedenleri
var. Bir adalar ülkesi olan Endonezya sahil güvenliğinin zayıf olması, bu geniş
sularda su ürünleri bakımından zengin bir potansiyele sahip olması ve ilgili
ülkelerin kendi ülke balıkçılarını bu gibi yasa dışı avlanmalardan muaf tutacak
uygulamaları yürürlüğe koymamaları gibi nedenleri saymak mümkün. Endonezya
vechesinde ise, söz konusu yabancı balıkçı teknelerini donanma gemileri
marifetiyle imha etme gibi radikal bir çözüme başvurmasında ise caydırıcılık
unsuru öne çıkarmak kadar, giderek ekonomik rekabetin arttığı bölgede
Endonezyalı balıkçıların önünü açaçak yeni bir denizcilik politikasına
başlanmasının da rolü göz ardı edilemez. Bu noktada, Başkan Jokowi’nin zaman
zaman dile getirdiği üzere Takımadalar ülkesi Endonezya’nın denizciliğin her
alanında gelişmiş bir ülke seviyesine çıkartılması konusundaki yaklaşımını
hatırlamak gerekir. Bunun belli başlı araçlarından biri de, kıta sahanlığında
güvenliğin tesisi ve ekonomik değerlerin başka ülkelerce ‘paylaşılmasının’
önüne geçmektir.
Bu noktada, Çin, Malezya, Filipinler, Tayland ve Vietnam dünyanın en çok
balık ve su ürünleri ihraç eden ülkeleri arasında bulunması Endonezya’nın karşı
karşıya sorunun açık bir şekilde ortaya koyuyor. Bu ülkeler gibi Endonezya’nın
da balıkçılık ve deniz ürünlerinde rol sahibi olmak istemesi, özellikle son iki
yıldır hükümetin ekonomi politikaları denizcilik gibi son derece önemli bir
kaynağı ön plâna çıkarma politikalarında ortaya çıkıyor. Ve bu önemli ekonomik
kaynağın Endonezya balıkçıları ve halkına hizmet edecek şekilde revizyondan
geçirilmesi konusuda adımlar atılıyor. İşte bu noktada, Endonezya hükümeti daha
önce de var olan çevre ülkelere bağlı balıkçı teknelerinin yasa dışı
avlanmalarının önüne geçmek için ‘agresif’ kabul edilebilecek bir yöntemi uygulamakta
ısrar ediyor. Endonezya hükümeti kara sularının dış müdahalelerden korunması
kadar ekonomik varlıklarının da başka ülke balıkçılarınca bir kazanıma
dönüştürülmemesi için aldığı tedbir bugünlerde Endonezya ve Çin’i karşı karşıya
getiriyor.
Endonezya’nın Denizcilik
Politikası’nın Gelişmelere Etkisi
2014 yılında devlet başkanlığı koltuğuna oturan Joko Widodo’nun kurduğu
hükümette Denizcilik ve Balıkçılık Bakanı olan Susi Pudjiastuti’nin kararlı
politikası Endonezya kara sularında yabancı ülke teknelerinin varlığına son
vermeyi hedefliyor. Kadın Bakanı’nın sert yaptırımları içeren politikası
bölgedeki çeşitli ülkelere ait balıkçı teknelerinin Endonezya kara sularına
girmesi halinde donanmaya ait birimlerce batırılıyor. Belli bir dönem
içerisinde el konulan yabancı bandıralı gemiler toptan imha ediliyor. Bu
çerçevede, 2014 yılından bu yana Endonezya sularında el konulan yamancı
bandıralı toplam 151 gemin imha edildi. Bakan Pudjiastuti 22 Haziran günü
yaptığı yaptığı açıklamada önümüzdeki ay, yani Ağustos’ta 30 teknenin daha bu
şekilde imha edileceğini duyurdu. Bunlar arasında 17 Haziran günü el konulan
Çin balıkçı teknesinin de olduğunu söylemesi dikkat çekiciydi. Bakan, bu
politikanın uygulanması konusunda hiçbir ülkeye ayrımcılık yapmayacaklarını üzerine
basa basa söylerken, burada hedef açıkçası Çin’di.
ASEAN’da Ortak Bir Siyaset
Mümkün mü?
ASEAN içerisinde ekonomisiyle ve siyasi duruşuyla dikkat çeken ve hatta
Birlik içerisinde liderlik konusunda adı öne çıkan bir ülke olan Endonezya’nın
Güney Çin Denizi anlaşmazlığına taraf olması, Endonezya ve Çin arasında
doğrudan bir siyasi krizi getirmesi olasılığı bulunmakla birlikte, ekonomik
ilişkiler kadar Endonezya’da azınlık olmakla birlikte ekonomik yaşamı elinde
Çin nüfusunun varlığı sorunu iki ülke arasında derinleştirilmesinin önünü
alacaktır. Ancak özellikle Çin’le aynı konuda anlaşmazlık yaşayan ve agresif
çıkışlarıyla bilinen Filipinler ve Vietnam’ın yanında Endonezya’nın da yer
alması ASEAN içerisinde Çin karşısında ortak bir politika geliştirilmesinde pay
sahibi olabilir. Bu noktada, Çin’in de önemli yatırımlarının bulunduğu
Endonezya gibi bir ülkeyle doğrudan çatışmacı bir yaklaşımda ısrar etmesinin
pratik bir yararı bulunmuyor. Bu noktada, Filipinler hükümetinin Uluslararası
Tahkim Mahkemesi’ne 2014 yılında Çin aleyhine açtığı davanın sonucunun
bugünlerde yayınlanacak olması da Endonezya’nın ne gibi bir duruş alacağında
belirleyici olacaktır. Bununla birlikte, Çin yönetiminin, Güney Çin Denizi’nde egemenlik
iddialarına meşruiyet kazandırmanın bir yolu olarak zaman zaman yüzlerle ifade
edilen Çinli balıkçı teknelerinin ‘ekonomik’ faaliyetlerini güvenlikli bir
şekilde gerçekleştirilebilmesi için donanmaya ait gemilerin bu teknelere eşlik
etmek amacıyla göndermesi, bölgede tansiyonu her an artırabilecek bir teşebbüs
olduğunu da dikkate almakta fayda var.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder