Mehmet Özay 21 Nisan 2015
Bugün Banda Açe’de önemli bir inisiyatif geliştirilerek Amiral Malahayati,
Şah Kuala Üniversitesi’nde, ardından bizzat onun kurduğu kadın ordusunun (Inong
Balee) adıyla anılan kalede hem de mezarı başında anıldı. Malahayati’yi anma
gününün, Endonezya’da 21 Nisan Kartini Günü’ne denk gelmesinin kuşkusuz ki bir
anlamı var. Eyaletin en önemli yüksek öğretim kurumunda, sadece Açe tarihi
bağlamında değil, Takımadalar ve Güneydoğu Asya İslam tarihi ve de kısmen dünya
tarihi açısından da önemlibir mevkiye sahip olduğuna kuşku olmayan Inong Balee
adıyla anılan kale’de yapılan mütevazi bir törenle Malahayati’nin anılması
oldukça önemli bir gelişmedir. Hemen burada, ‘Kartini Günü’ nedir, neye tekabül
eder kısaca değinmekte fayda var.
Hollanda sömürgeciliğinin emperyalizme evrildiği yıllarda doğan ve 1874’de
doğan ve 1904’de 25 yaşında vefat eden Kartini, genç yaşına rağmen, dönemin
Hollanda yönetimi eğitiminden geçen ‘yarı-soylu’ bir aileden gelmesi dönemin
kadın hareketlerine ilgilenmesine neden oldu. Genç yaşta kadınların eğitimine
verdiği önemin bir sonucu ve kocasının da desteğiyle ilk kız okulunu açması onu
yaşadığı dönemde Cava Adası’nda kadın hareketinin öncüsü konumuna yükseltti.
Bağımsızlık sonrasının ulus inşası sürecinde ulusal kahraman olarak anılmaya
başlandı. Devamını tahmin etmek güç değil. Modern ulus devletin kurulması,
kızların/kadınların eğitim olanaklarından yararlanamaması, geri kalmışlık, ulusal
kalkınmada kadının rolü ve işlevi gibi olgularla ihtiyaç duyulan bir ‘öncü rol’
nihayetinde 1964 yılında dönemin devlet başkanı Sukarno tarafından Kartini’ye
verildi. Buraya kadar ortada herhangi bir sorun gözükmüyor. Ancak sorun şu ki,
Endonezya Cumhuriyeti gibi karşımızda resmi rakamlarla üç yüz elliye yakın
etnik unsuru barındıran bir modern devlette ulus-devlet nosyonunu yayma adına
kadın günü olarak Cava kökenli ‘yarı aristokrat’ bir aileye mensup bir kadının
seçilmesi ile bu ‘modelliğin’ diğer Adalar/Eyaletler ve etnik unsurlar için
bugüne kadar herhangi bir anlam ifade edip etmediğini de gündeme taşıyor.
Açe Eyaleti özelinde konuya bakacak olursak, Kartini’nin dönemin Avrupa
sosyal değişiminin başat unsurlarından olan ‘kadın ve özgürleşme’ bağlamını
Cava Adası’na taşımasının ‘Cava’ nezdinde bir karşılığı olabilir. Ancak, bunun
kendi ‘öz tarihleri’, ‘sosyal yapıları’, ‘toplumsal liderleri’ olan diğer etnik
unsurlar nezdinde nereye oturduğu konusu gizli/açık soru olarak ortada duruyor.
Bu çerçevede, tarihin erken dönemlerinden itibaren Samudra-Pasai Sultanlığından
itibaren kadın sultanlar, liderler çıkarmış bir bölgede Kartini gibi sömürge
yönetiminin doğrudan veya dolaylı etkileşimlerine maruz kalan ‘modernist bir
kadın hareketi öncüsünün’ neye tekabül ettiği sorgulanmayı hak ediyor. Bu
nedenledir ki, 21 Nisan’da Açe’de Kartini Günü kutlamalarına dair somut, kayda
değer bir çabanın da gerçekleştirilmediğine tanık olunmaması Açeliler nezdinde
üstü örtülü bir sorgulamaya işaret ediyor. Ancak bu günün, yani 21 Nisan’ın
Açelilere hatırlattığı bir başka ‘model kadın’ var ki, o da Amiral Malahayati.
Bu adı ilk duyanlar ‘kadının adından’ önce, unvanına takılacaklarına kuşku yok.
Evet, yanlış değil... Malahayati adındaki kadın dünya tarihine ‘Amiral’ olarak
adını yazdırmış ikinci kadın unvanına sahip.
Malahayati adını, Açe’ye ilk geldiğim 2005 yılı Eylül ayında ulaştığım ilk
kitaplar arasında yer alan “Wanita Utama Nusantara, Dalam Lintasan Sejarah:
Prominent Women in the Glimpse of History”[1]
adlı eserde rastlamıştım. Malahayati’nin biramiral oluşu kadar, yaşadığı dönem,
eğitim gördüğü ‘deniz akedemisi’, kocasının ve de kendisinin dönemin Açe
Darüsselam Sultanlığı’ndaki konumu gibi daha başka özelliklerle de önemli bir
şahsiyet olduğunu ortaya koyuyor. Bu yazıda uzun uzadıya Malahayati
‘gerçekliğini’ ortaya koymayacağım. Bu bir başka yazının, hem de akademik bir
çalışmanın konusu. Bu çerçevede burada dikkat çekilmesi gereken, uzun süredir
tarihlerinden, kültürlerinden, geleneklerinden bağı bilinçli olarak kesilmiş
olan Açeli genç nesillerin bugün Malahayati’yi anma konusunda bir irade
sergilemiş olmalarıdır. Bu irade, eyalet ve merkezdeki siyasi çevrelerde
karşılığını bulmayabilir. Ancak bugün Banda Açe’de önemli bir çabanın, düşüncenin
ve de entellektüel sancının doğurduğu bir girişime tanıklık etmek önemliydi. Bu
tanıklık, sadece Açe’yle epeydir haşır neşir olan bizler için değil, herkes
için bir sorumluluk taşıdığı düşüncesindeyim. Niçin böyle olduğunun cevabını
yukarıda giriş cümlelerinde vermiştim.
Malahayati’nin yaşadığı dönem, 16. yüzyıl sonlarında ve 17. yüzyıl
başlarında Takımadalar ve Güneydoğu Asya bağlamında değil, bölgenin
sömürgeleştirme sürecine başlayan Portekizlilerin -o zamana kadar ki yaklaşık
100 yıllık varlıkları- ve 1595’lerden itibaren İngiltere ve Hollanda’nın da
bölgeye yönelmesiyle Açe coğrafyasının dünya siyaset tarihinde adının ‘yeniden’
okunmaya başlandığı yıllara tekabül eder. Böylesi önemli bir dönemeçte, Bitai
Köyü olarak adlandırılan mevkide kurulan askeri akademide öğrenim gören,
ardından sarayda üst düzey memuriyete getirilen, kocasının bir çatışmada vefatı
üzerine amirallik görevini üstlenerek ‘Dullar Ordusu’ (Inong Balee)’yi kuran
Malahayati herhalde sadece Açeliler için değil, tüm Endonezya halkları için
kıymet-i harbiyyesi olacak bir şahsiyettir. Bu kadın amiralin önemini, sadece
bu ‘ulus-devlet’le sınırlandırmakla kalmamak gerekir. İslam kardeşliği,
İslamiyetin değerler bütünü dikkate alındığında toplumsal ve siyasal
etkileşimler ağında bir kadın figürünün anlaşılması herhalde Ortadoğu’dan
Avrupa’ya Kuzey Afrika’dan Çin’e kadar Müslüman toplumların üzerinde çalışmalar
yürütmesi gereken bir konu olsa gerek. Bu vesileyle hem Kartini Günü’nü kutlar,
hem de Malahayati’yi gündeme taşıyan gençleri ve kuruluşların çabasının artarak
devam etmesini temenni ederim.