Mehmet Özay 10.04.2024
Bayramınız mübârek olsun... Büyük Keşmir bölgesinin
Hindistan’a bağlı olan Jammu-Keşmir’de, Delhi yönetiminin sıkı askeri
politikaları nedeniyle, yaşam onulmaz bir şekilde devam ediyor. Bu kıstırılmışlık
hali ve zülum yetmezmiş gibi, Keşmirlilerin kendi içlerindeki fraksiyonlar,
cemaatler -Hindistan rejimi karşısında güç birliği etmek yerine-, birbirleri
arasında gizli/açık sürtüşme ve kavga sürerken, bundan zihni ve ruhu yorulanlar,
bir an önce Keşmir’in dışına atmaya bakıyor kendilerini.
Bayramınız mübârek olsun... Biri, 2014’de merkezi
hükümetle barış anlaşması yapmış Moro-Mindanao’da diğeri, merkezi hükümetle
barış sürecini uzun zamandır yürütmekte olan Patani’de Müslüman toplumun
talepleri, arzuları, kendini görmek istediği yer, tarihinden ve kültüründen
esinlenmeleri, bölgedeki diğer Müslüman toplumlarla geçmişte kurduğu
ilişkilerin varlığı ve bütünlüğünden haberdar mıyız? Gayet önemli geçiş
dönemlerine konu olan ve bu anlamda, dini-kültürel ve sosyolojik olarak varoluş
sorunlarıyla karşı karşıya bulunan bu toplumlar bizim için ne anlam ifade
ediyor? Bu toplumları ikincil bir konumda görme, gizli-açık aşağılamacı bir
yaklaşıma tabi tutma, bu toplumlar karşısında üstünlük taslayıcı bir tutumu
kendimizde bir hak olarak nasıl telâkki edebiliyoruz?.. aksine, bu toplumlardan
daha çok öğreneceklerimiz var.... En azından bari bunu hakkıyla yapmaya
çalışayım.
Bayramınız mübârek olsun... Müslüman toplumların yaşadığı
bölgelerde, bırakın İslami değerler ve hassasiyetlerle toplumsal yaşamı
düzenlemeyi ve ortalığı derleyip toparlamayı ve hâl yoluna koymayı, Birleşmiş
Milletler’in tastamam seküler bağlamıyla gündeme getirilen meşhur 17 alanla
sınırlandırılmış “Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri” (Sustainable
Development Goals-SDGs) çerçevesin de dahi adım atıldığına rastlamak pek güç.
Eğitim, sağlık, istihdam, kalkınma vb. gibi hayati öneme sahip ve Müslüman
toplumların bireyinden toplumsal yapının geneline kadar etkisi olması beklenen
sağlıklı politikalar, incelikle pratiklere rastlanmıyor. Suya-ekmeğe muhtaç
olan; eğitime, istihdama muhtaç olan; temiz havaya-parka muhtaç olan
-ötekilerin yanı sıra, gayet önemli sayıda Müslümanlar... Tarihsel olarak
bölgenin en zengin alt yapı kaynaklarına ev sahipliği yapan toplumlar maaselef,
bizzat birbirlerinin gözlerinin içine baka baka yolsuzluk ve yoksunluğun
kurbanı olmaya devam ediyorlar.
Bayramınız mübârek olsun... Filistin’de insanlık dramı yaşanırken,
gönüller kararır veya yakarırken, hükümetlerin politikaları kadar geniş toplum
kesimlerinin gündelik pratiklerin de pek bir değişikliğe rastlamak mümkün
değil. Her ne kadar bazı ülkelerde, Ekim sonrası başgösteren meydan gösterileri
olsa da, artık bunlara da pek rastlanmıyor. Batılı başkentlerde ‘humanizmin’
eseri gösterileri izlemek daha ekonomik geliyor! Üstüne üstlük, camilerde Cuma
hutbelerinde, “Filistin’e dualar” bile artık duyulmuyor... Pasif ve kimi
ölçülerde etkin olduğu düşünülebilecek çeşitli ürünlere yönelik boykotlar şu
veya bu şekilde devam ediyor. Bu kahveci, o tatlıcı, şu burgerci derken,
‘katliam’ öncesi herkesin cebindekini servis ettiği bu şirketler, -şayet
İsrail’e yardım ediyorlarsa- çoktan o yardımın sonuçlarını gördük-, boykotların
ne tür bir etkisi olacağını da yakında görebileceğiz herhalde. Filistin’de
yaşanan bir ilk de değil... Öyle değil mi? Filistin, diğer Müslüman toplumların
sorunlarından ayırmadan anlamak varken, Filistin’i bile bölerek gelişmeyi
‘Gazze’ ile sınırlandırmak da herhalde, gizli açık İsrail politikalarına destekten başka bir
anlamı olmasa gerek.
Bayramınız mübârek olsun... İslam toplumlarının ve genel
itibarıyla, dünya toplumlarının az gelişmişlik, yoksulluk, yoksunluk, yolsuzluk
süreçlerinin giderek daha çok göze battığı günümüz koşullarında, Allah’ın
adının yazılı olduğu bayraklarını “futbol ilâhlarının” stadyumlarında
sergileyenlerin üstüne üstlük Batı’nın ürettiği futbol mabedlerinin sahipliğini
üstlenenlerin ve dönüp Batılı toplumlara “Biz de sizin mabedlerinizde varız”
diyenlerin insanlığa verebileceği ne tür bir değer var diye sorası geliyor kaçınılmaz
olarak. Haşa, Allah’ın adını, bu seküler ilâhlarla yarıştırma davasına
çıkıldığı izlenimi veren bu görüntülerin, pespaye bir anlayışın ürünü olduğunu,
bu toplumlar içinde söylebilecek inanç erlerine ihtiyaç olduğu kuşku
götürmüyor...
Bayramınız mübârek olsun... Gündelik yaşamın pratikleri
içerisinde, İslami onurla hareket etme bilincini geliştirmek ve bunu erdemli
kılmak adına, toplumsal yapıların her birinde uygulama yolları aramak yerine,
eğiş bücüş, sonradan görme fikirlerle akademik alan içerisinde dans ederek ‘ben
profesörüm’, ‘ben merkez müdürüyüm’, ‘ben rektörüm’ diyen, üstüne üstlük
bunlara bir de manevi alan üstünlüğünü ekleme çabasıyla, ‘ben şeyhim’ diyerek her
yaptığının ardında, ‘hikmet aranması’ gerektiğini salık verenlerin, acaba
Müslüman toplumların önünü tıkayanların en başında geldiğinin farkında mıyız?
İnancın en ulvi yapısıyla ve bu inancın düşünceyi, mantığı, ahlâkı, öğrenmeyi,
sorgulamayı vb. öncelleyen evrensel boyutunu, kendi süfli ve de hatta
gizli-açık dini araçsallaştırarak oluşturdukları manipülatif zihniyetleriyle
tutsak edenlerin, Müslüman toplumları nereye sürüklediklerini görebiliyor
muyuz?
Bayramınız mübârek olsun... Modern dünyanın hengâmesi,
açmazları, tutarsızlıkları içerisinde dini bir bütün yaşama iddiasının ve de
“çok şükür bu yılda orucumuzu tuttuk, ibadetlerimizi yaptık” düşüncesini ne
denli haklı çıkartacağının hesabını yapmadan bayram yapıyoruz. Ve gayet büyük
bir rahatlık içerisindeyiz, Bayramı ne kadar hak edip etmediğimizi
düşünmeden... Bedeni terbiye etmenin kayda değer bir şekilde içe dönüş boyutu
olduğu kadar, gündelik yaşamın her anına sirayet etmesi beklenen ve yanı
başımızdaki, her bir bireye ve içinde bulunduğumuz her bir kuruma dokunması
gereken boyutu olduğunu es geçerek oruçlarımızı tutuyoruz. Dini alanı ve dini
etkiyi “sınırlar içerisinde tutarak”, sınırları bizzat kendimiz oluşturarak
oruç tuttuğumuz düşüncesini kendimize inandırmaya çalışıyoruz.
Bayramınız mübârek olsun... Ama bu koşullarda neyin
bayramını, hangi bayramı ve niçin bayram yaptığımızı bir kez daha düşünerek...
https://guneydoguasyacalismalari.com/bayraminiz-mubarek-olsun-ama-happy-eid-but/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder