Mehmet Özay 18.02.2024
Patani’de ‘barışa’ yaklaşılıyor mu sorusu, bugünlerde gündemde…
Tayland’ın güneyinde
yaşam süren Patanili Malay Müslümanlar ile Tayland merkezi hükümeti arasında
barış görüşmelerinde önemli bir evreye gelinmesi sevindirici bir gelişme.
Özellikle, 2022 sonunda
Malezya’da iktidarın değişmesiyle birlikte, başbakan Enver İbrahim’in Tayland’a
ziyaretiyle gündeme gelen barış süreci, aradan geçen yaklaşık bir yıllık süre
zarfında olumlu bir şekilde ilerlediği konusunda açıklamalar yapılıyor.
Malezya’da yeniden
başlatılan barış görüşmelerinden ümit var olunması, önümüzdeki birkaçlık süre
zarfında bir nihai barış sürecine gidilebileceğini gösteriyor.
Malezya arabuluculuğu
Bugün Malezya’nın ev
sahipliğinde yürütülen görüşmeler, aslında bir ilk değil…
2013 yılında yine
Malezya’nın katkılarıyla başlatılan görüşmeler, özellikle Bangkok siyasetindeki
başıbozukluk nedeniyle on yıl boyunca sürekli akamete uğradı.
Malezya’nın BRN ile
Tayland merkezi hükümeti arasında oynadığı rolü, aynı coğrafya parçasında yaşanan
‘Malay Müslümanlar’ konsepti içerisinde değerlendirdiğimizde bu rolün gayet
doğal bir aktörlük anlamına geldiğini söylemek gerekiyor.
Görüşmelerden hasıl
olarak bir barış sürecinin Malezya’nın kuzeyinde güvenlik koridorunun oluşması
anlamına gelecek.
Her ne kadar, Patani
bölgesindeki düşük yoğunluklu çatışmalar Malezya üzerinde ciddi anlamda bir
ulusal güvenlik etkisine sahip olmasa da, hem Malezya tarafındaki hem de
Tayland tarafındaki Malay Müslüman nüfusun -ve de, bölgedeki diğer Müslüman
olmayan azınlıkların- huzurlu ve güvenli bir yaşam sürmeleri için elzem bir
durum olduğuna kuşku yok.
Patani’yi hatırlamak
Patani, düşük yoğunluklu
çatışma bölgesi olarak Güneydoğu Asya’da dikkat çekiyor.
Pek çok grubun varlığına
rağmen, söz konusu barış görüşmeleri olduğunda “Patani Malay Ulusal Devrimci
Cephesi” (Barisan Revolution Nasional Melayu Patani-BRN) gündeme
geliyor.
Patani’nin bağımsızlığı hedefiyle
başlayan ve bu anlamda kökleri, 1904’lere kadar Tayland ulus-devleti öncesine
uzanan mücadelede çoklu aktörlerin varlığı zamanla, mücadelede takip edilecek
yöntemler konusundaki ayrışmadan kaynaklandığını söylemek mümkün.
Tarihsel gelişmeler
dikkate alındığında, önce İngilizlerin ve ardından, Japonların bölgedeki büyük
hedeflerine kurban giden Patani Sultanlığı topraklarının, nihayetinde Siam ve
ardından, modern adıyla Tayland’da kalması Patanili Müslümanların kadim
vatanlarında bağımsız yaşama arzularının somut gerekçesini oluşturuyor.
Bununla birlikte, yine bu
tip bölgelerde ‘ana akım’ bir siyasi-askeri organın varlığı, her daim varlığını
sürdürmüştür. BRN’ni bu anlamda değerlendirmek gerekiyor…
Her ne kadar, Patani ile
merkezi hükümet arasında barış görüşmeleri süreklilik arz etse de, özellikle,
Tayland siyasal yaşamının sürekli darbelerle inkitalara maruz kalması,
başlatılan barış görüşmelerinin sonuçlanamamasına neden oluyordu.
Monarşi ve Bankong
siyaseti
Bu noktada gözlerin sadece,
Bangkok Merkez siyasetinde Monarşi, ordu ve Bangkok eliti’nin yapılandırdığı
bir düzlemden söz edilmesi, Patani’nin niçin ve hangi koşullarda çatışma
bölgesi olmaya devam ettiğine de kısmen cevap veriyor.
Bölgedeki diğer
monarşilerden farklılaşan yönüyle, Tay Kralı’nın Budizmle içiçe geçen ve yarı
tanrısal bir figür olduğunu hatırlatmakta yarar var.
Bununla birlikte, kadim
köklere sahip bu monarşi kurumunun hamisi konumundaki ordunun ve monarşi ile
orduya siyaset ve ekonomi dünyasıyla katkıda bulunan Bangkok elitinin varlığını
incelenmeye değerdir.
Büyük Patani bölgesi
adıyla da bilinen ve Tayland’ın Malezya ile sınırını teşkil eden bölgedeki dört
eyalet özerk yönetime tabi olsa da, özellikle, Narathiwa merkezli başta olmak
üzere Patani şehri ve çevresinde zaman zaman ortaya çıkan çatışmalar ve
bombalamalar hiç kuşku yok ki bölge için bir güvenlik sorunu anlamına geliyor.
Patanililer ne talep
ediyor
Güneydoğu Asya’daki
Müslüman azınlıkların 1970’lerin ikinci yarısında, bağımsızlık talepleriyle
başlayan mücadelelerinden bugüne epeyce zaman geçti.
Aşağıda kısaca
değineceğim diğer iki bölge gibi, Patanililerde dönemin getirdiği şartlar
çerçevseinde bağımsızlık için çaba sarf ederken, bugün gelinen noktada
‘bağımsız’ olma şartlarının yetersizliği, Patanili liderleri ‘özerk yönetim’
üzerinde görüş birliğine itmiş gözüküyor.
Bu durumda, “Patanililer
ne talep ediyor?” sorusuna cevap, tarihsel olarak Budizmin önemli
merkezlerinden biri olmuş Siam-Tay Krallığı’nın dini, kültürel yapılaşması
içerisinde yer almak istememeleri oluşturuyor.
Bu durum da, nasıl ki
Budizm Siam-Tay Krallığı için başat bir dini-kültürel ve siyasal durum ise,
Patanililer için de Müslüman olmak, Malay olmak aynı önem derecesindedir.
Gelinen bu noktada,
Patanili mücadele liderlerinin barışın odağına ‘özerk yönetimi’ koyarken, bu
çerçevede başta dini, eğitim, dil ve ekonomi alanlarında kendi başlarının
çaresine bakma taleplerini masada sürekli yilenedikleri gibi, önümüzdeki birkaç
ay boyunca bu unsurlardan taviz vermeden anlaşmayı imzalamak arzusundalar.
Patani: Açe ve
Mindanao’nun izinde
Yukarıda dikkat çektiğim
üzere 20. yüzyıl ulus-devletler oluşumunun ardından, Müslüman azınlıkların
ve/ya Müslüman çoğunluğun oluşturduğu bölgede gündeme gelen bağımsızlıkçı
hareketlerin izlerini tarihsel, siyasal ve kültürel olarak iyi takip etmek
gerekiyor.
Aradan geçen yarım
yüzyıllık süre sonrasında bağımsızlık fenomeni bir nihai çözüm olarak ortadan
kalkarken, bunun yerine birlikte yaşamanın temel parametlerinin oluşturmanın
yolları aranıyor.
Bu formülasyonun
bölgedeki üç ana çatışma bölgesinden yani Açe ve Mindanao’da barışa adım
atılması, üçüncü bölge yani Patani’de de benzer bir sürecin
gerçekleştirilebileceği anlamına geliyor.
Bazı çevrelerin, -ki, bu
çevrelerin bölgeyle ilgili tarihsel, siyasal ve kültürel bilgilenme
süreçlerinde kayda değer bilimsel ve entellektüel açıklar mevcuttur-, anlamak
istemediği nedenlerden ötürü örneğin, Açe’de var olan çatışma süreci, özellikle
26 Aralık 2004 tarihindeki deprem ve tsunaminin oluşturduğu çok özel koşulların
sonucu 15 Ağustos 2005’deki Helsinki Barış Antlaşması’yla barış sürecine
merhaba demişti.
Mindanao bölgesinde
2000’li yılların başından itibaren gündeme gelen barış görüşmeleri 2014 yılında
nihayete ererken, Mindanao da, tıpkı Açe gibi, özerk yönetim ile yönetilmeye
hazırlanıyor.
2019’da başlayan ve üç
yıl süreceği belirtilen geçiş süreci, kovid 19 ve bazı diğer nedenlerden ötürü
üç yıl daha uzatılarak 2025 yılına sarkmış oldu.
Patani’de özellikle,
2013’de başlayan sürecin hem Tayland’daki son gelişmeler hem de Malezya’da yeni
iktidarın çabaları ile bugün barışla neticelenmeye giden bir sürece evrildiği
anlaşılıyor.trr
Patani barışının
gerçekleşmesi için kapıları sonuna kadar açtığı söylenebilecek Malezya’nın
olası bir barış sürecinden kazanımının bölgesel güvenlik, insan ve mal
mobilizasyonu, ekonomik etkileşim vb. gibi süreçlerden pay sahibi olacaktır.
Bu süreçte Patanililerin
kimsenin hamiliğine ihtiyaçları olmadığını, ancak arzu eden devlet, kurum ve
kuruluşlarla ortak paydalar etrafında işbirliğine açık olduklarını söylemek
herhalde yanlış olmayacaktır.
Nihayetinde Güneydoğu
Asya tarihsel süreçlerinde Patani Sultanlığı adıyla bir siyasi yapının
varlığını ortaya koymuş bir toplumdan bahsediyoruz.
Patani Sultanlığı
bağımsızlığını kaybetmesinden bu yana, neler kaybettiyse, açıkçası hem
bölgedeki hem de dünyanın başka bölgelerindeki Müslümanlar da benzeri
kayıplarla karşı karşıya kalmışlardır.
Patani üzerinden
hareketle şunu ortaya koymakta yarar var...
Hem Güneydoğu Asya’da
azınlık konumundaki Müslüman grupların hem de halkının kahir ekseriyetinin
Müslüman olduğu ulus-devletlerin özerk yönetimlere sahip veya sahip olacak bu
bölgeler için ortak kazanımlar çerçevseinde hareket etmeleri en uygun süreç olacaktır.
https://guneydoguasyacalismalari.com/pataniye-baris-gelir-mi-peace-comes-to-patani/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder