Mehmet Özay 01.12.2022
Bir modernleşme biçimi olarak sosyalizmin (socialism) varlığının, Malay Takımadaları (the Malay Archipelago) coğrafyasında sömürge döneminde ortaya çıktığı ve/ya bu dönemin bir ürünü olarak tezahür ettiği görülür.
Sömürgeciliğin uzun bir döneme yayıldığı dikkate alındığında, ideolojik
yayılmacılığın gündeme gelişi, ‘yüksek sömürgecilik’ olarak adlandırdığımız
döneme yani, 19. yüzyıl sonlarına tekabül etmektedir.
Avrupa metropolleri ve sosyalizm
Bu süreç bir yandan, askeri ve ekonomik anlamda sömürgeci yayılmacılığın gelişimiyle,
bizatihi politik-ideolojik açılımının Avrupa’daki metropollerde yani, sömürge
yönetimleri merkezleri/başkentlerinde, ortaya çıkışıyla bağlantılı iki temel
alanı bulunmaktadır.
Bu çerçevede, sosyalizmin gelişme serüveninin diyelim ki, erken evresinde Saint
Simon etkisinde Fransız sosyalizmi veya Anglo-Saxon dünyasında Karl Marx’ın
komünizmi boyutundaki ideolojik yapılaşma ve gelişmeler dikkate alındığında,
Takımadalar’da görece geç bir dönemde etkisini ulaştırmıştır.
Sürecin ‘geç/ikmişliğinin’ bir eksiklik olarak algılanmaması gerektiğine ve
bunun doğal olduğunu hemen burada ifade edelim. Avrupa/lılar bağlamında
bakıldığında, bunun temel sebebi, sömürge yönetimlerinin sınırlı alan ve
kurumsal bağlamlarda faaliyet gösteren merkantalist sömürgecilik evresinin, gayet
uzun erimli oluşu ve bu sömürge yapısının nüfuz alanının sınırlılığıyla
açıklanabilir.
Takımadalar toplumlarının, bu tür bir ideolojik aygıta ihtiyaçlarının olup
olmadığı meselesi veya bunun yerine nasıl bir toplum ve dünya görüşüne sahip
oldukları ise bir başka konu ve burada ele alınmasına gerek bulunmuyor...
Yüksek sömürgecilik ve ideolojik zemin oluşumu
Sosyalizm özelinde ideolojik zeminin oluşumuna zemin hazırlayan süreci, üç özel
yapı üzerinden takip etmek mümkündür. İlki, sömürgeci yayılmacılığını veya yeni
bir adlandırma olarak sunduğumuz ‘yüksek sömürgecilik’ döneminde yerli
toplumları doğrudan karşısına alan askeri varlığın etkisidir.
İkincisi, yerli toplumların sosyal ve ekonomik yapısını kurumsal olarak erozyona
uğratan ekonomik yeniden yapılaşma ve bunun somut aygıtı olarak vergi
süreçlerine kadar kurumsal zemin genişletilmesidir.
Bu iki yapı, geniş Malay toplumlarında -veya bu toplumların bazı
alanlarında- sömürge yapısına karşı siyasal bilinç sürecinde sosyalizmden
beslenerek geliştirebilecekleri siyasi yapılaşmaya yol açmıştır.
Üçüncüsü ise, yine hemen hemen aynı döneme tekabül edecek şekilde gazetecilik
faaliyetlerinin, ki özellikle yerli dilde (vernacular language) yayın
yapan gazeteler, gündeme gelmesi Avrupa merkezli/odaklı ideolojik aygıtların
gündeme taşınmasına yol açmıştır.
Bu faaliyetlerin Batılı unsurlarca başlatılmasına rağmen, zamanla yerli
unsurların bu alandaki varlığı, ideolojik zeminin genişlemesi ve çeşitlenmesi
anlamı taşır.
Bununla birlikte, sürecin pek de öyle kolay işlemediği de aşikârdır...
Dikotomik eğilimler
Nitekim, sosyalizmin 19. yüzyıl boyunca Batı Avrupa politik şartlarında
kendine edinebildiği sınırlı alan veya gündeme taşıdığı ve halk katmanlarında
gayet önemli denilebilecek şekilde karşılık bulan bütün çaba ve teşebbüslere
rağmen, pratik süreçleri değiştirebilmedeki etkisizliğinin benzeri bir boyutu, metropolün
uzantısı olan sömürge yönetimlerinin de, bu ideolojik alana kapılarını
kapatmasında ortaya çıkar.
Bununla birlikte, sömürgecilik süreçlerinde Batı’dan Doğu’ya akışta her
türlü kurumsal faaliyetin etkisinin ve nüfuzunun varlığından hareketle, ideolojik
süreçlerin de farklı aktör ve yapılarla -bir tür dikotomik durum olmakla
birlikte- bir önceki süreci takip ederek, kendini ortaya koyduğu da bir
gerçektir.
Bu noktada, bir ideolojik yaklaşım ve dünya görüşü olarak sosyalizmin,
Takımadalar’a nüfuzunda iki farklı yönelim vardır.
Bunlardan ilki, sömürge idaresinin metropolden bağımsız olarak geliştirdiği,
kendi iç politika evreninde yöneticilerin bağlı bulunduğu siyasi ve ideolojik
arka plânın etkisidir.
Batı Avrupalı sömürge idarecileri gizli/açık bu tür eğilimlerin hayata
geçirilmesinde veya Takımadalara taşınmasında rol oynamıştır.
Öyle ki, görece zayıf bir bağlam da olsa, bizatihi sömürge yapısı/idaresi
ve bu idarenin başında yer alan yöneticilerin ait oldukları ideolojik ve
politik zemin kendini gizli/açık sömürge topraklarında hissettirmiştir.
Bu durum, sömürge idaresinin sanki, metporolden bağımsız hareket ediyor
intibaı uyandırabilir. Bu durum göz ardı edilmemekle birlikte, bunun doğal bir
eğilim olarak kabul etmek mümkündür...
Otonom bireyler/aktörler
Söz konusu bu idarecilerin sömürge yönetimlerinde aktif rol almalarının
ardından, -emeklilik sonrası- zamanla özelleşen yaşamlarında yeni bir tabir
olarak gündeme taşıyabileceğimiz ‘otonom yapılar/aktörler’ şeklinde,
Takımadalar toplumlarını verdikleri eserler veya özellikle gerek egemen sömürge
yapısının dili gerekse bölgenin lingua francası olan Malaycayı işlevsel
kıldıkları gazetecilik faaliyetleriyle sosyalizmle tanıştırmaları söz konusu
olmuştur.
Bu sürece doğrudan müdahil olan ikinci grup, Takımadalar’a ilgileri çeşitli
nedenlere bağlı olan bazı tekil bireylerdir.
Bu bireylerde, yine yayın ve gazetecilik faaliyetleri ile dönemin sivil
organizasyonları denilebilecek çeşitli kurumsal yapılarıyla sosyalizmi bölgeye
taşıma gayreti içinde olmuşlardır.
Sosyalizmi bir ideolojik aygıt olarak Takımadalar’a taşıyan yukarıda özetle
dile getirilen sürece rağmen, sosyalizmin Takımadalar toplumlarındaki
karşılığının Batı Avrupa’da gelişim süreçlerindeki anlamıyla ne denli örtüştüğü
meselesi de, bir o kadar üzerinde durulmaya değerdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder