27 Nisan 2021 Salı

ASEAN Myanmar’da darbe sürecini değiştirebilir mi? / Can ASEAN change the course of the coup process in Myanmar?

Mehmet Özay                                                                                                                            26.04.2021

Myanmar’da 1 Şubat’ta yaşanan darbenin ardından ilk uluslararası inisiyatif ASEAN tarafından gerçekleştirildi. Cakarta’daki ASEAN genel sekreterliği’nde hafta sonu yapılan toplantılar, Myanmar’da darbe ile oluşan siyasi ve insani krizi çözmeye yönelik bir adım olarak değerlendiriliyor.

Görüşmeler sonrasında beş maddelik konsensüs kararı Endonezya devlet başkanı Joko Widodo (Jokowi) tarafından açıklandı.

Bu kararlar şöyle: mevcut şiddet ortamına son verilmesi; taraflar arasında yapıcı diyaloglara başlanması; Myanmar’a insani yardım ulaştırılması (özellikle Tayland sınırında yaşanan göç hareketliliği nedeniyle insani yardımın aciliyet teşkil ediyor);müzakeler için özel bir elçinin atanması (bu noktada, ASEAN 2021 dönem başkanlığını yürüten  Bruyen Sultanlığı’nın dışişleri bakanı görevlendirilecek) ve özel heyetin Myanmar’ı ziyaretinin gerçekleştirilmesi.

Hlaing, Prayut’u model alıyor

Myanmar cunta yönetiminin bu taleplere nasıl karşılık vereceğini ise kısa vadede görmek mümkün olacak. Ancak toplantılara katılan darbeci general Min Augn Hlaing, Cakarta’daki toplantılarda görüştüğü bir kişi var ki, aslında üzerine eğinilmesi gereken bu husustur. O da, Tayland başbakanı Prayut Chan-o-cha.

Min Augn Hlaing’ın kendisine yakın hissettiği ismin Tayland darbeci general / sivil başbakan Prayut Chan-o-cha olması şaşırtıcı değildir.

Prayut da, 2014 darbesinin ardından bir iki yıl içerisinde seçimlerin yapılacağını ilân etmişti. Ancak bu vaad gerçekleşmediği gibi, darbeci askeri hükümetin oluşturulmasına olanak tanıyacak bir anayasanın kabulünün ardından ve ancak beş yıl geçtikten sonra seçimlere gidilmişti.

Bunun ardından, beklendiği üzere Tayland’da darbe sonrası darbeci generallerden oluşan sivil görünümlü bir hükümet kurulmuştu.

Bugün de Myanmar’da Tatmadaw lideri general Min Augn Hlaing benzer bir sürecin peşinde. Darbenin ardından bir yıl içerisinde seçimlerin yapılacağı açıklaması, bugün yerini iki yıla bırakmış durumda.

NUG ve meşruiyet

Söz konusu toplantının varlığı önem taşımakla beraber, bazı sorgulamalar da gündeme getiriliyor.

Bunların başında, Myanmar’da 1 Şubat’taki darbenin hemen ardından, cunta rejiminin kurduğu Ulusal Yönetim Konseyi’nin başındaki Min Augn Hlaing’ın bizzat davet edilmesi geliyor.

Bununla bağlantılı bir diğer husus, 16 Nisan’da muhalefet gruplarının ittifakıyla kurulan ve halkın desteğini aldığı anlaşılan Ulusal Birlik Hükümeti’nden (National Unity Government-NUG) kimsenin davet edilmemiş olmasıdır.

Her ne kadar, ASEAN içerisinden bazı yapıların kapalı kapılar ardında bu alternatif sivil hükümet ile görüşmeler olduğu belirtilse de, henüz bu yapıya açık bir destek söz konusu değil.

NUG’un sadece 2020 Kasım ayındaki seçimi kazanan Ulusal Demokrasi Birliği’ne (National League for Democracy-NLD) destek veren halk kesimleri oluşturmuyor. Bu yapının ortaya çıkmasında özellikle, ülkenin sınır boylarındaki çeşitli etnik yapıların açık desteği ve katılımı gayet büyük bir önem taşıyor.

Bu yapı henüz yeni bir oluşum olmakla birlikte varlığını, “federal demokratik bir siyasi sistemin oluşturulmasına” dayandırmasının tarihsel nedenleri bulunuyor.

Bu da, 1948 yılındaki bağımsızığa giden süreçte yapılan Panglong Konferansı’nda alınan kararları hatırlatan bir içeriği bünyesinde taşımasıdır.

Söz konusu konferansa ve bağımsızlığa rağmen, ilgili etnik yapılara siyasi yaşamda temsil hakkı tanınmamış olmasının getirdiği siyasi yük yirminci yüzyıl ikinci yarısından itibaren bugünlere kadar devam etti.

Bugün, sadece 1 Şubat darbesine karşı oluşmuş bir ittifak görünümü verse de, özellikle ilgili etnik yapılar ki bunlar arasında kendi ordusuna sahip Karen, Kachin, Shan, Rhakhine gibi unsurlar olası bir darbe sonrası süreçte nasıl bir siyasi yönelim belirleyecekleri de merak konusu.

Darbe sonrasında uluslararası çevrelerden gelen görüşler arasında darbeci yapı sorgulanırken, atıflar sadece, bir dönem demokrasi lideri olarak ün salan Suu Kyi değildi. Bunun yanı sıra ve belki de bundan daha çok, Arakan Müslümanları’na yönelik özellikle, 2012 yılından itibaren gündeme gelen etnik soykırım süreçlerindeki ordunun rolüydü.

2015’den sonraki gelişmelerde sivil hükümetin önemli lideri olarak Suu Kyi’nin, Arakan Müslümanlarına yönelik baskı ve zülme sessiz kalması büyük bir tepki toplarken, aslında Myanmar hükümet bu politikasıyla meşruiyet krizini bizzat kendi elleriyle hazırlamıştı.

Tüm bu gelişmelere karşın, bugün oluşturulan ve alternatif hükümet adı ile ortaya çıkan NUG’da maalesef Arakan Müslümanları’nı temsil eden bir unsur bulunmuyor.

ASEAN’da  bitmeyen çelişki

Daha önce, Myanmar’da ASEAN dışişleri bakanları toplantısı için girişimde bulunulmasına rağmen sonuç alınamamıştı.

Hafta sonu Cakarta’da biraraya gelen ASEAN devlet ve hükümet başkanları toplantılarına ev sahibi konumundaki Endonezya devlet başkanı Joko Widodo’nun başkanlık etmesi beklense de, görüşmelerin bu yıl dönem başkanlığını üstlenen Bruney Sultanlığı başkanlığında yapılması protokole uygun kabul edilebilir. Ancak, bu girişimde hiç kuşku yok ki, Endonezya’nın rolü yadsınamaz.

Toplantı ilânından itibaren bugüne kadar en önemli husus bizatihi toplantının kendisi kadar, Myanmar’ın darbeci lideri Min Augn Hlaing’ın iştirakinin, moral ve siyasi bir açmaz kabul edilmesidir. Bu toplantı Myanmar’daki siyasi ve insani krize çözüm bulmanın bir aracı kabul edilirken, gizli/açık darbeci yönetimin varlığını meşrulaştırıcı bir işlev gördüğü de ortada.

Burada iki hususa dikkat çekmekte fayda var. İlki, bu tür “meşrulaştırıcı” toplantılara ASEAN ilk defa ev sahipliği yapmıyor. Örneğin 22 Mayıs 2014 askeri darbesinden sonra Tayland ve 24 Şubat 2020 sivil darbesinden sonra Malezya’nın hükümet liderlerinin içinde bulundukları meşruiyet krizlerine rağmen, ASEAN ve/ya ilintili görüşmelere katılmaları bunun bir göstergesidir.

Dolayısıyla ASEAN genel sekreterliği, ilgili ülke devlet ve hükümet başkanları ile dışişleri bakanlıklarının bu toplantı girişimini yapıp yapmama konusunda pek fazla sorgulayıcı bir çaba içine girdikleri düşünülemez.

Cakarta’daki toplantıların özüne bakıldığında, siyasi krizden öte insani krize yapılan vurgunun daha egemen olduğu anlaşılıyor.

Bu durum, açıkçası, ASEAN yönetiminin yukarıda dikkat çekilen meşruiyet krizi konusundan ziyade, daha çok insani krize çözüm bulmaya yönelik pratik ve pragmatik bir çözüm içerisinde olduğuna işaret ediyor.

Tatmadaw’ın ekonomi-politiği

Myanmar’da cunta yönetiminin varlığının devam etmesinde, sadece askeri varlık ve güçle sınırlamak yanlış olur. Aksine, Tatmadaw yani, Myanmar ordusunun ülke ekonomi-politiğinde sahip olduğu öneme vurgu yapılmalıdır. Bu durum, 1 Şubat darbesindan sonra ortaya çıkmış bir durum değil.

Ülkenin kuruluş yıllarından itibaren var olan ve giderek kendini köklü bir şekilde yapılandıran bir gerçeklik. Öyle ki, 20. yüzyıl ikinci yarısı boyunca gerçekleştirilen darbe ve darbe sonrası sivilleştirilmiş ordu yönetimlerinin varlığının süreklilik arz etmesi ordunun bu ekonomi-politik kazanımları ve bunları belirli sivil çevrelerle paylaşmasından kaynaklanıyor.

Batılı ülkelerin darbenin başlangıcından bu yana, Myanmar darbeci yönetimine karşı başvurabildikleri tek çözüm gözüken ekonomik yaptırımlara sebep de, temelde ordunun sahip işte bu ekonomi-politik güçtür.

Ancak ordu ve ordu ile ilintili çevrelerin ekonomik faaliyetlerini sadece Batılı ülkelerle yapmadıkları da ortadadır. Bu noktada, sahnenin arka plânında özellikle, Çin ile kurulan ilişkileri göz ardı etmemek gerekir.

Çözüm mümkün mü?

Myanmar’da 2020 Kasım ayında yapılan seçimi NLD kazanmıştı. Ordu, seçimlere hile karıştırıldığını gündeme getirmişti. 1 Şubat’ta yeni meclisin açılış toplantısından sadece saatler önce ordu yeni yönetim göreve başlamadan darbe gerçekleştirmişti.

ASEAN toplantısı sonrasında Myanmar’da darbeci Ulusal Yönetim Konseyi’nin gerekli adımları atmaması halinde nasıl bir gelişme olacağı merak konusu. Bazı çevrelerin, Batılı yani ABD’nin doğrudan bir askeri müdahalesini söylemeye çalışmalarına karşın, bugünkü şartlarda böylesi bir teşebbüsün gerçekleşme ihtimalinin rasyonel bir çözüm olmadığını söylemekte yarar var.

Bu durumda, hem ASEAN’ı hem darbecileri memnun edecek yegâne çözüm en kısa sürede “demokratik seçimlerin” yapılarak sivil idareye geçilmesi olacaktır. Tıpkı Tayland’da olduğu gibi!

https://guneydoguasyacalismalari.com/2021/04/26/asean-myanmarda-darbe-surecini-degistirebilir-mi-can-asean-change-the-course-of-the-coup-in-myanmar/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder