Musul konusu,
son dönemde bölgedeki çatışma ve kırılma süreçlerinin son safhası olarak DAEŞ ve
ardından Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin referandum girişimiyle birlikte gündemde.
Öte yandan Irak federal yönetiminin Musul’u yeniden hakimiyeti altına almaya
çalıştığı da bir başka husus. Bununla birlikte, bölgedeki çeşitli siyasi
ittifakların ötesinde, Türkiye’nin bölgeye ilgisinde etnik azınlıklar
dengesinin bozulmaması ve Türkmen unsurlarının varlıklarının garanti edilmesi
konusu bulunuyor. Bu bağlamda, Türkiye’nin Musul’la dört yüz yıl gibi uzun bir
geçmişe dayanan bağı, bugünkü siyasi ve etnik yapılaşmalara kaynaklık ediyor.
Musul, Osmanlı
Devleti’nin son dönemi, Yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında da önem
taşıyarak uluslararası arenada gündeme getirilen bir konu oldu. Neredeyse tüm
İslam coğrafyasında dönüşümlerin, yıkılışların yaşandığı bir zaman diliminde
Osmanlı-Türkiye coğrafyasında yaşanan konuların bir bölümünün daha o dönem
henüz adı Güneydoğu Asya Müslüman toplumları olarak anılmayan, ancak Malay
Müslümanları olarak bilinen halklar arasında da yankı buldu. Bu çerçevede adı Hindistan
vatanı (Tanah Hindia), Hollanda
Hindistanı (Hindia Belanda-Hindia
Nederland-Hindia Olanda), Hindia,
Hindi, Doğu Hindistan (Hindia Timoer),
Indies kullanımlarına konu olan 2.
Dünya Savaşı’nın hemen akabinde kurulan bugünkü Endonezya Cumhuriyeti’nin, Cava
Adası’nda yayınlanan ve bölgede takip edilen yayın organlarında Musul konusu,
tıpkı Balkan Savaşları, Trablusgrap Savaşı, halifeliğin kaldırılması, hilafet,
‘Yeni Türkiye’ olarak da adlandırılan Ankara hükümeti vb. konular gibi yer
aldı. Bu çerçevede, söz konusu yayın organlarından sadece birkaçında yer alan
haberlere kısaca değinerek Osmanlı topraklarındaki gelişme ile Malay
dünyasındaki ilgi ve alâkaya dikkat çekmekte fayda var. Musul konusunu ele alan
yayın organlarından bazılarını gündeme getirmek suretiyle, Takımadalar Müslüman
kamuoyunun Osmanlı topraklarındaki gelişmeleri nasıl görmeye çalıştıklarına
dair bir fikir elde edilebilir.
Kuruluşu 1912
yılına dayanan Muhammediyye adlı dini-sivil organizasyonunun yayınlarından biri
olan “Bintang İslam” adlı yayın organında Musul konusunu ele alınır. İstanbul’dan
gelen bir habere dayanarak çıkan yazıda, Lozan görüşmelerinde Musul konusunun
sadece Türkiye ve İngiltere arasında görüşüldüğüne dikkat çekilir. Bu iki ülke
arasındaki görüşmeler sonrasında, petrol yönünden zengin olan Musul’un
İngiltere hakimiyetine verildiği belirtilir. Öte yandan, Bağdat’ın kontrolünü
elinde tutan Kral Faysal’ın İngilizlerin siyasi kontrolünde olduğu ve İngilizlerin
tüm iddialarının da buna dayandığı vurgulanır. Daha önce yapılan açıklamalarda,
Musul konusunun İstanbul’da görüşüleceği belirtilmiş, ancak nasıl olduysa
konunun Ankara’daki ‘İslam Cumhuriyeti’ Yusuf Kemal Paşa’yı konuyla ilgili
İngilizlerle görüşmeler yapmak üzere Londra’ya göndermiştir.[1]
Bintang Islam’ın
bir başka sayısında, “Menoedjang Toerki Seberapa Bisa” başlıklı haberde, Musul
konusu yine ele alınır. Hicaz’da büyük kongre hazırlıklarının sürdüğü bir
sırada Müslümanların Lozan’dan gelen ve İngilizlerin Musul’a hakim olmak istediklerine
dair haberle sarsıldıkları belirtilir. Ancak Türkiye’nin bu gelişmeden memnun
olmadığı; akabinde İngiltere yönetiminin Yakın Doğu’da deniz kuvvetlerine ait
birlikleri gönderme kararı aldığı ve bununla ilintili olarak İngiliz sömürgeciliğine
konu olan Hindistan’da Müslümanların, şayet İngiltere ve müttefiklerinin herhangi
bir girişimi karşısında, İngiliz sömürge yönetimine sivil itaatsizlik
göstereceklerine dikkat çekilir. Bu gelişme, Hindistan’daki Müslümanların
herhangi bir gerginlik halinde İslam ve Halife adına Müslümanları
destekleyeceklerini ortaya koyar.[2]
Bintang Islam,
Mustafa Kemal’in 1923 yılı Ocak ayı ortalarında Ankara’dan Gebze’ye yaptığı
ziyaret ve burada bazı Türk yayın organlarının editörleriyle yaptığı toplantı
konu ediliyor. Gazetecilere yaptığı konuşmada, “Avrupa’nın hakları vereceğine
konusunda kaygım yok.” diyen Mustafa Kemal, o dönem yaşanan barış ortamının
kalıcılığı konusundaysa karamsarlığını dile getirdiği görülüyor. Bu noktada
konunun Musul sorunundan kaynaklandığı ve M. Kemal’in “Musul’un Türkiye’nin
ayrılmaz bir parçasıdır.” dediğine dikkat çekiliyor. M. Kemal konuşmasına şöyle
devam ediyor: “Kurucusu olduğum Halk Partisi Türkiye’nin bağımsızlığı ve
kalkınmasına yönelik bir harekettir. Bugüne kadar bir ordu mensubu olarak
vazife yaptım. Ancak bundan sonra siyasetçi olarak hizmet vermek istiyorum.
Şayet Avrupa taleplerimizi dikkate almazsa, savaşı göze alabiliriz. Türkiye şu
anda çok daha güçlü olduğuna sizi temin ederim. Amaçlarımızı gerçekleştirecek
güce sahibiz.” Yazının sonunda, “Türkiye’nin ve İslam’ın kalkınmasına
duacıyız.”[3]
notu yazar tarafından dile getirilmesi, derginin Türkiye’ye ve Türkiye’deki
gelişmelere ve bunun İslamiyetle bağına dair bir referans olarak görülebilir.
“Musul Konusu”
başlıkla haberde... İstanbul’dan alınan haberde Lozan Konferansı’nda Musul
konusunun Türk ve İngiliz heyetleri arasında görüşüldüğü, maden ve özellikle de
petrol kaynaklarına sahip Musul’un İngilizlere verildiği belirtilir. Bununla
birlikte, Kral Faysal’ın Bağdat’a hakim olduğu, Bağdat’ta İngiliz birlikleri
bulunduğu ve İngilizlerin talebinin de sadece buna dayandığı belirtilir. Ancak
daha önce gelen haberlere göre Musul konusunun İstanbul’da ele alınacağı; ancak
her nasılsa Ankara’daki İslam Cumhuriyeti’nin, İngilizler’le Musul konusu ve
diğer hususları görüşmek üzere Yusuf Kemal Bey’i Londra’ya gönderdiği;
görüşmelerin İslam Cumhuriyeti’nin lehine sonuçlanması için elinden gelenin
yapılacağının ümit edildiği belirtilir. Lozan Konferansı’nın tarihlerinin henüz
belirlenmediği, bununla birlikte görüşmelerin Müslümanlar lehine gelişmesi ve
Musul’un yeniden İslam Cumhuriyeti’ne dahil edilmesi temennisi dile getirilir.[4]
“Medan Moeslimin”
adlı bir başka yayın organında çıkan haberde, Musul yakınlarında ‘Kürdistan’
bölgesinde Türk hükümetine karşı bir tür ayaklanmanın çıktığı, 27 bin Türk
askerinin bu ayaklanmayı bastırmak üzere harekete geçtiği; geçen üç gün
zarfında bu meselenin sona erdiği belirtiliyor. Londra’dan çekilen telgrafta atıfla,
27 bin askerin isyancılara teslim olduğuna işaret ediliyor. Editör bu gelişmelere
yorum olarak ‘Söz konusu bu haberlerin yalan olduğunu görmek gerekiyor.
İngilizler Musul meselesinden ötürü bu şekilde yalan haberler üreterek
Türkiyeye zarar vermek istiyor.’ açıklaması yapıyor. Ayrıca, İngiltere,
Türkiye’nin Musul meselesini halletmek için uluslararası kurumlara gitmeyi
istemediği; aksi halde, 27 bin Türk askerinin Musul’un kaderini belirlemeye
yönelik bir çaba olup olmadığı soruluyor. Bu haberin ardından, konuyla ilgili
bazı gelişmelere yer verilerek, söz konusu isyanın liderinin yakalandığı,
Ankara’da idam cezasına çarptırıldığı; Londra’dan gelen haberin ancak yarısının
doğruluğuna inanılabileceği belirtiliyor.[5]
Bu konu gazetenin
aynı sayısında farklı sayfalarda yine ele alındığı görülüyor. Bu bağlamda, bir
general ve iki albay’ın Bağdad’da göz altına alındığına dair bir haber
yayınlanmış. Milletler Cemiyeti
heyetinde bulunan söz konusu Türk komutanların İngilizlerce göz altına alındığı
belirtiliyor. Neden olarak da bu komutanların Musul’da güvenliği tehlikeye
atabilecekleri endişesiyle gerçekleştiğine yer veriliyor. Öte yandan, Milletler
Cemiyeti temsilcilerinin İngilizlerin bu girişimini protesto ettikleri ve Türk
komutanların bir an önce serbest bırakılmaları yönünde girişimde bulunmuş olsa
da İngilizler bunu kabul etmediler. Türk dışişleri bakanı Şükrü Kaya’nın
girişimde bulunduğu ve ardından serbest bırakıldıkları belirtiliyor.[6]
Ayrıca, Musul
halkının Türk delegasyonunun ziyaretini memnuniyetle karşıladığına vurgu yapılıyor.
Haberde ayrıca, İngilizlerin İslamiyete, özellikle de -İslam mücadelesini
üstlenmiş olan- Türk İslamına/Müslümanlarına yönelik düşmanlığına vurgu
yapılıyor. Ardından İngilizlerin niçin Lahor’da Ahmediyye hareketine açıkça
destek verdiği soruluyor. Londra’da Ahmediyyenin temsil ettiği İslam
anlayışının İngilizler gibi kapitalist bir devletin çıkarlarına hizmet ettiği,
ve bu cemaatin İngilizlerin bir aleti olduğuna kuşku olmadığı belirtiliyor.[7]
Aynı gazetenin bir
başka sayısında, İngilizlerin barış görüşmelerinde bulunmak amacıyla Musul
konusundaki çalışmalar için Irak ve Ankara’ya gönderdiği yöneticiler konu
edilir.[8]
Aynı gazetenin bir başka sayısında, Musul konusunda varılan anlaşmadan duyulan
memnuniye dile getirilirken, Avrupa gazetelerine atıfla Türkiye’nin arzu ettiği
hakkı aldığı belirtiler. Anlaşma sayesinde dünyanın yen ibir savaşın eşiğinden
kurtulduğuna dikkat çekilir.[9] Medan
Moeslimin’in 1925 yılına ait bir sayısında Musul konusunun bağımsız bir
komisyon tarafından ele alınması konusunda bir görüş ortaya konuyor. Haberde
İngilizlerin Türklerle Çanakkale önlerinde karşılaşmak istemediği belirtilerek
yeni bir savaş arzu edilmediğine atıfta bulunuluyor.[10]
Zaman Baroe adlı
yayın organının 1926 yılı Ağustos ayı sayısında Türkiye ile İngiltere
arasındaki Musul sorununa dikkat çekiliyor. Fırat’a komşu olan Musul’un petrol
zengini olduğu; Türk devletinin, İngilizler yönetimdeki Musul’u almak istediği
belirtiliyor. Türk devletinin İngilizlerin gücünden çekindiği için İngilizlerle
arası iyi olmayan Rusya’ya yanaştığı, ancak bir süre sonra Rusya’yla
işbirliğinin bir çözüm olmadığı; Türkiye ve Rusya’nın elbirliğiyle İngilizleri
alt edebilme ihtimali olmasına rağmen, İngilizler’in İtalya ile ittifak kurduğu
ve bu nedenle Musul’un İngilizlerin elinde kaldığı belirtiliyor. Bunun üzerine,
Türkiye Irak’ta egemenlik kuran İngilizlerle anlaşma imzaladı ve Musul Irak
topraklarının bir parçası haline getirildi. Söz konusu bu anlaşma gereğince
Türkiye devletinin yüzde onluk bir gelir elde edeceği ifade ediliyor. Türkiye
ve İngiltere’nin bu anlaşmadan memnun oldukları, ancak öte yandan Türkiye ile
birlikte hareket ederek Musul’dan pay almayı hedefleyen Rusya’nın bu gelişmeden
memnuniyetsizliğine dikkat çekiliyor.[11]
[1]“Oeroesan
Negri Mousul”, Bintang Islam, No. 7,
10 April 1924, 5 Ramlan Zee 1342, Tahoen II, s. 135. Not: Yusuf Kemal Paşa, 1921-1922’de
dönemin Hariciye vekilliğini yaptı. Daha sonra Tengirşenk soyadını alarak
milletvekilliği dahil çeşitli görevlerde bulundu.
[2]“Menoedjang
Toerki Seberapa Bisa”, Bintang Islam,
No. 3 (?), 1923, s. 62-3.
[3]“Kemal
Pacha Berchotbah Kepada Journalist Journalist toerki”, Bintang Islam, No. 6, Tahoen I, p. 134.
[4]“Oeroesan
Negri Musul”, Bintang Islam, No. 7,
10 April 1924, 5 Ramlan Zee 1342, Tahoen II, s. 137.
[5]“Pechabaran: Keriboetan
di Toerki”, Medan Moeslimin, No. 7, 5
April 1925 (11 Pasa Dal 1343) Tahoen XI,
s. 110.
[6]“Pechabaran:
Seorang Djendral dan Doewa Orang Major Turky di Tahan di Bagdad”, Medan Moeslimin, No. 7, 5 April
1925 (11 Pasa Dal 1343) Tahoen XI, p.
108. (pp.: 108-109).
[7]“Pechabaran: Seorang
Djendral dan Doewa Orang Major Turky di Tahan di Bagdad”, Medan Moeslimin, No. 7, 5 April 1925 (11 Pasa Dal 1343) Tahoen XI, p. 109. (pp.:
108-109).
[9]“Mosul”,
Medan Moeslimin, No. 22-23, 1-10
Augustus 1926 (21-30 Soeroe Waoe 1345)
Tahoen XII, s. 336.
[11]V.
Goudoever, “Dari Negeri Asing”, Zaman
Baroe, No. 1, 16 Augustus 1926, Tahoen I, p. 6.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder