18 Nisan 2012 Çarşamba

“Terengganu” Gizemine Bir Bakış


Mehmet Özay                                                                                                                      14 Nisan 2012

Bir Cuma sabahı Terengganu’dayız... Terengganu Eyaleti, Malay Yarımadası’nın doğusunda Güney Çin Denizi’ne bakan eyaletlerinden biri. Bu coğra    fi konumu Eyaleti tarih boyunca Tayland, Kamboçya, Vietnam ve Çin’le ilişkiler geliştirmesine neden olmuş.

Kelantan gibi kendine özgü değerleri ile ülkede farklı bir yeri olan Terengganu, yaklaşık 250 km uzunluğundaki sahili altın kumsallarla kaplı olduğu gibi açık denizde onlarca adası ile Malay ve Çin dünyasının kesişme noktası özelliği taşıyor. Öte yandan, Güneydoğu İslam tarihi bağlamında da önemli bir olguya ev sahipliği yapıyor. İslamiyetin Malay Yarımadası’na ulaştığının kanıtı olan Batu Surat’ın Terengganu’da bulunması.

Eyalet’in başkenti adını eyaleti ikiye ikiye kesen nehirden alıyor: Kuala Terengganu. Eyalette karşılaştığımız ilk dikkat çekici özellik, kendine özgü Malayca diyalektiğinin konuşulması oldu. Öyle ki, kimi Malay dostlarla yaptığımız görüşmelerde Kuala Lumpur’lu veya Cohor’lu Malayların dahi Terengganu lehçesini anlamakta zorlandıklarını biliyorduk. Bir diğer özellik ise Eyalet’te Cuma gününün resmi tatil olması. Pazar günü ise çalışma günü...

Yerli ve yabancı turistleri çeken popüler yönü ise Redang Adası’na buradan ulaşılıyor olması.  Şehir merkezinden kalkan feribotla yaklaşık iki/ikibuçuk saatlik deniz yolculuğun ardından ulaşılan Redang Adası, su altı varlığı nedeniyle bölgenin en önemli dalış merkezlerinden biri olarak da biliniyor. Bu nedenle, Singapur, Avustralya başta olmak üzere çeşitli ülkelerden onbinlerce turistin uğrak yeri olmayı sürdürüyor.  

Birkaç günlüğüne keşif gezisine çıktığımız bu güzel belde de birbirinden farklı özellikleri ile dikkat çekiyor.. Tarihi tekneleri, bölgede İslamiyetin 14. yüzyıl başlarında ilk yayılışına dair önemli otantik kaynak (Batu Surat), geleneksel evleri, camileri, altın kumsalı, masmavi denizi, şehrin merkezindeki Sultan mezarları  ile her açıdan görülmeye değer bir yer. İslam Medeniyetinin önemli mimari yapılarının minyatürlerinin yer aldığı İslam Medeniyeti Parkı, Sultan Zainal Abidin Camii (bir diğer adıyla Beyaz Camii), saraylar (örneğin, Istana Maziah), Kristal Camii kadar, belki de çok önemlisi şehir müzesi Terengganu tarihi ve kültürü önümüze seren görsel ve yazılı kaynakları ile önemli bir mekân. Buna ilâve olarak, neredeyse tüm Güneydoğu Asya’nın önemli şehirlerinde olduğu gibi, Kuala Terengganu’da da mimarisiyle, insan ve maddi unsurlarıyla şehre farklı bir atmosfer kazandıran Çin Mahallesinin varlığını zikretmemek olmaz.

Terengganu içerisinde öyle biryer var ki adını tüm dünyaya duyurmuş: Pulau Duyong. Terengganu Eyaleti’nin başkenti Kuala Terengganu’yu doğu-batı istikametinde kesen genişçe nehrin tam ortasındaki bu ada, Terengganulular tarafından, adanın coğrafi yapısından ötürü ‘Nehrin Dili’ olarak adlandırılıyor. Şehir merkezinden Ada’ya, şehri ikiye kesen nehir üzerinde 1970’lerde inşa edilmiş köprü vasıtasıyla 15 dakikada ulaşılıyor. Bu köprü şehrin iki yakasını birleştirmekle kalmıyor, aynı zamanda, Kelantan Eyaleti’nin başkenti Kota Bharu’ya ulaşan karayolu olması dolayısıyla da oldukça yoğun bir trafiğe konu oluyor.

Ada, uzun bir geçmişe yayılan geleneksel tekne inşaası ile ilgili çevrelerin dikkatini çekmiş bir belde. Atadan usta-çırak ilişkisi ile yetişen tekne ustalarından bugüne sadece birkaçını kaldığını görmek üzücüydü. Üstüne üstlük artık değişen maddi koşullar nedeniyle pek de kimsenin itibar etmediği geleneksel tekne yapımcılığının geleceğinin ümitvar olmadığına tanık olduk. Son nesil ustalar bu geleneksel sanatın devamı konusunda herhangi bir girişimin olmamasından da ayrıca endişe içindeler. Bu kısa gezimizde vaktimizin önemli bir kısmını geçirdiğimiz bu adada gözlemlerimizin yanı sıra röportajlar da yapma fırsatı bulduk. “Cengal” adı verilen bir ağaçtan inşa edilen geleneksel tarihi Terengganu yelkenli teknelerinin son nesil ustaları birer birer görüşürken, uzun yıllar adada yaşayan Christen’e ve Kamboçlayı Malay eşi Avee’ye de uğramadan etmedik.
Genel bir adlandırmayla ‘Perahu’ adı verilen bu yelkenli tekneler özelliklerine göre Pinis, Bedar, Katup, Sekoci, Kolek gibi adlarla anılıyor. Bu teknelerden birkaçı günümzde şehir müzesinin bahçesinde sergileniyor. 1970’li yıllardan bu yana Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden Avustralya’dan, Yeni Zelanda’dan Kanada’dan geleneksel tekne tutkunlarının vazgeçemediği Terengganu tekneleri Pulau Duyong’da (Duyong Adası) inşa ediliyor.

Tek katlı evlerin kapladığı adanın en önemli varlığı geleneksel tersaneleri. Geçmişte sayıları otuzu kırkı bulan tekne ustalarından artık bugüne birkaç kişi almış. Bunlar arasında uluslararası bir üne de sahip olan 75 yaşındaki Hacı Abdullah bin Muda. Hakkında tezler yazılan, uluslararası ve ulusal medyada röportajların yayımlandığı, National Geographic’in çekim için ziyaret ettiği bir usta. Ulusal ve uluslararası pek çok ödüle layık görülmüş olan Hacı Abdullah’ın şahsi kayıtları arasında uluslararası müşterilerine yaptığı ilk teknenin 1965 yılına tarihlendiğini görüyoruz. Biz de kendisini ziyaret ettik.  Hacı Abdullah’ın yanı sıra Hasni (64) ve Abdurrazzak (65) adında iki usta da halen aktif olarak tekne yapımı ile ilgileniyorlar. Kadim zamanlardan bugüne taşınan tekne yapımcılığının bu üç uta ismi ile yaptığımız röportajları ayrı bir yazıya konu olacağını ifade edeyim.


Kuala Terengganu’da dikkat çeken yapılar arasında şehir merkezine 20 kilometre mesafede ‘Rusila’ adıyla anılan bölgedeki küçük bir ada üzerine inşa edilmiş olan Tengku Tengah Zaharah Camii. Şehir merkezindeki Kerinci mescidi (Surau Hacı Muhammed Kerinci), tarihin bir döneminde Terennganu’ya İslami tebliğe gelen Sumatra’nın Kerinci bölgesinden bir alimin yaptırdığı ifade ediliyor. Tarihte sahip olduğu geleneksel dini okullar, yani Pondoklardan artık günümüzde sadece birkaç tanesine rastlanıyor. Elbette bu kurumların, hızla “çözülmesinin” nedenlerinin başında, “modernleşme” sürecinde ortaya çıkan ve bir anlamda aileleri, çocuklarının geleceğini konusundaki “maddi çıkar” olgusu karşısındaki çaresizlikleri geldiğini görüyoruz. Bir zamanlar önemli alimlerin yetişmesinde rol oynamış pondokların günümüzde sadece bir elin parmakları sayısınca kaldığını görmek, sadece Terengganu için değil, bölge için bir kayıp olduğuna kuşku yok. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder