10 Kasım 2023 Cuma

Endonezya’dan Baharat Yolu’na yatırım / Indonesia invests Spice Route concept

Mehmet Özay                                                                                                                           10.11.2023 

Endonezya’nın dış politikasında gündeme getirmeye başladığı ‘Baharat You’ (Spice route), teması akademi dünyasında ele alınmaya devam ediyor.

Hedefte 2024 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası kapsamında tanınması beklenen bu temanın, sadece Endonezya açısından değil, bölgesel ve küresel önemi olduğuna kuşku bulunmuyor.

Bu anlamda, 23-24 Ekim günlerinde Cakarta’da düzenlenen uluslararası konferasın ardından, 5-6 Kasım günlerinde bu defa, Açe’de benzeri bir akademik etniklik gündeme geldi.

Açe’de 8. gerçekleştirilen Açe Kültür Festivali (Pekan Kebudayaan Aceh) kapsamında 5-6 Kasım günlerindeki akademik etkinlik, Endonezya Devleti’nin doğuda Maluku’dan batıda Açe’ye kadar olan bölgenin tarihsel ve ekonomik önemini Baharat yolu temasıyla gündeme getirmesi açısından gayet önemliydi.

Cakarta’daki etkinlik, “Hint Okyanusu’nda Maddi Kültür Değişimleri” (Spiced Islam: Material Cultures Across the Indian Ocean) başlığını taşırken, Banda Açe’deki etkinlik “Baharat: Baharat’ın Tarihsel İzleri ve Baharat Ekonomisi’nin Gelecekteki Fırsatları” (Rempah: Jejak Sejarah Rempah dan Peluang Masa Depan Ekonomi Rempah) başlığını taşıyordu.

Banda Açe’deki akademik etkinlikte ele alınan Baharat Yolu temasının, Kültür Festivali bağlamında diğer etkinliklere de konu edilmesi, söz konusu politikanın toplum nezdinde tanınırlılığı ve geliştirilmesi açısından kayda değer bir husustur.

Bu iki etkinlik aslında, Endonezya devletinin, tarihsel olarak Takımadalar’ın baharat ticaretinde öne çıkan 22 bölgede benzer söylemi ve etkinlikleri gündeme getirmesiyle ilgili olduğuna kuşku yok.

Bu yazıda, Banda Açe’de katılma imkânı bulduğum konferansa dair detayları bir başka yazıya bırakarak, İpek Yolu-Baharat Yolu kavramları üzerinde Çin ve Endonezya dış politika açılımlarına kısaca değineceğim.

Çin ve İpek Yolları projesi

İlk etapta tarihsel bir ima uyandıran, ‘Baharat Yolu’ teması temelde, 2013 yılında Şi Cinping’in devlet başkanlığına gelmesiyle birlikte gündeme getirdiği kara ve deniz İpek Yolları (Silk Road) projesi veya bununla birlikte anılmayı hak eden ‘Kuşak-Yol Projesi’ne (Belt- Road Initiative) alternatif bir nitelik taşıdığını ileri sürebilirim.

Hiç kuşku yok ki, son on yılda Doğu Asya’daki bu açılımın Endonezya’ya yansımasını doğal kabul etmek mümkün.

Bununla birlikte, yaşanan bu sürecin Çin’in Batı’yla özellikle de ABD ile karşı karşıya gelmesiyle, yeni bir tür soğuk savaş sürecine evrilmesinin, Çin’i bölge ülkeleri için yeni bir tehdit boyutuna taşıdığı da bir o kadar dikkat çekicidir.

Her ne kadar Çin’in örneğin Vietnam, Filipinler başta olmak üzere Güney Çin Denizi’ne komşu ülkelere yönelik açık tehdidi henüz Endonezya’ya o boyutta sirayet etmemiş olsa da, Riau Eyaleti’ne bağlı Natuna Adaları ile gündeme gelen yakın geçmişteki sürtüşmenin, Güney Çin Denizi sorununun Endonezya’ya pek de o kadar uzak olmadığına işaret ediyor.

Bu çerçevede, Çin bu küresel projesiyle bir yandan, Orta Asya üzerinden karayolları ile Avrupa’ya öte yandan, Güney Çin Denizi-Malaka Boğazı-Hint Okyanusu ile Körfez Ülkeleri, Arabistan, Doğu Akdeniz, Doğu ve Güney Afrika’ya uzanmayı hedefliyordu.

Ve aradan geçen on yıllık süreçte tüm eksikliklerine rağmen, Çin’in bu hedeflerini gerçekleştirme konusunda istikrarlı bir açılım yaptığını söyleyebiliriz. En azından sürecin devam ediyor oluşu, bu konuda sergilenen istikrarın bir göstergesidir.

Çin’in bu noktaya nasıl geldiği konusu gayet önemli…

Bu bağlamda, özellikle 1980’lerden başlayan ve “gelişmekte olan Çin” kavramıyla Batı medyası ve akademi dünyasında yer alan Çin’in, aradan geçen 30-40 yıllık zaman diliminde ekonomi-politik ve uluslararası ilişkiler bağlamında geldiği noktayı ortaya koyması açısından dikkat çekicidir.

Bu çerçevede, son on yılı izlenmeye değer İpek Yolları kavramsallaştırmasının özellikle, Batılı ülkeler tarafından ele alınması ve buna alternatif politikalar geliştirilmesine tanık oluyorduk.

Endonezya’dan alternatif açılım

Bunun yanı sıra, Çin’le son dönemde gayet yakın ilişkiler kuran Endonezya’nın, hem bölge ve hem de küresel ekonomi-politik ortamında yer almasını sağlayacak alternatif bir kavramsallaştırma ile gündeme geliyor oluşunu yakından takep etmek gerekiyor.

Endonezya’da devlet başkanı Joko Widodo liderliğindeki hükümetçe gündeme getirilen bu kavramın, “Baharat Yolları” (Spice Routes) temasıyla gündeme taşınmasında temelde şaşılacak bir şey yok…

Aksine, sorgulanması gereken, Endonezya’nın denizcilik (maritime) gücünü ve bunun, tarihsel ve geleneksel eksenini oluşturan ‘baharat ticareti’ ve bu ticarete konu olan suyollarının ve liman şehirlerinin ve bu şehirlerin bulunduğu adaları niçin bu güne kadar gündeme getirmemiş olduğudur.

Dikkat çeken hususlardan biri tarihsel olarak değerlendirildiğe, Baharat Yolları’nın İpek Yolu’dan önce hayata geçirilmiş olmasıdır.

Bu durum, Takımadalar bölgesinin erken dönemlerden itibaren çeşitli suyolları üzerinden farklı coğrafyalarla doğrudan ve dolaylı olarak kurduğu ilişkiler geliştirdiğine işaret ediyor.

Tarihte var olan söz konusu bu ekonomik bağlamın, günümüzdeki yaklaşımlardan farklı olarak doğrudan yansımalarının siyasal, kültürel, sosyal ve dini açılardan da önem taşıdığını hatırlatmakta yarar var.

Bugün, Endonezya’da Jokowi yönetiminin baharat yolu kavramı ile gerçekleştirmek istediği bir dizi açılımlar olduğuna kuşku yok.

Bu açılımlar, Takımadalar’dan oluşan ve pek çok suyollarına sahip ve çeşitli küresel suyollarıyla irtibatlı Endonezya’nın jeo-politik ile jeo-ekonomisini birleştirme amacı güdüyor.

Bu düşüncenin hedefinde, ekonomik değişkenlere ve gelir dağılımı eşitsizliklerine konu olan Takımadalar halklarının başta tüm türleriyle baharat olmak üzere, ilintili ekonomik değerlerini bölgesel ve küresel piyasalara taşıyabilecek bir mekanizmanın oluşturulmasıdır.

Bu husus, hiç kuşku yok ki, eğitim, araştırma-geliştirme, finans, yatırım, ulaşım, yönetim, yasal düzenlemeler vb. gibi çoklu altyapı yatırımlarını gerektiriyor.

Ancak, belki de tüm bunlardan önce siyasilerin, bürokrasinin, yerel yönetimlerin, işçevrelerinin ve genel itibarıyla halkın bu devasa açılımı ortaya koyacak bir ortak bir düşünce sistemine sahip olup olmadıklarına cevap aramak gerekiyor.

Bu noktada sorulması gereken soru şu: Mevcut haliyle Endonezya devleti böylesine kapsamlı bir yatırım imkânlarını Takımadalar’daki geniş toplum kesimlerine sağlayabilir mi?

Bu ifadeler ve sorular ile açıkçası Endonezya hükümetince geliştirilmek istenen Baharat yolu projesini olumsuzlamak veya kötümser bir yaklaşım sergilemek mümkün değil.

Bununla birlikte, örneğin Açe’den başlayarak ülkenin farklı bölgelerindeki yatırım olanaklarının en azından, bu yüzyılın başından itibaren nereden nereye geldiği; var olan potansiyellerin ne ölçüde değerlendirilebildiği; merkezi yönetim-yerel yönetim ilişkisi ve iş çevrelerinin ilgili yatırım alanlarına yönelimi; halkın ilgili alanlarda eğitimi ve üretim kapasitelerinin artırılması gibi pek çok alanda bir çalışmanın ortaya konulması gerekiyor.  

Böylece var olan imkânlar ile bir an önce hayata geçirilmesi gereken altyapı olanaklarının neler olduğu anlaşılabilecektir. Aksi halde, baharat yolu temasının UNESCO tarafından tanınmış olmasıyla yetinilecek bir çabanın bölgenin jeo-ekonomik gerçekliğine pek de bir katkısı olmayacaktır.

https://guneydoguasyacalismalari.com/endonezyadan-baharat-yoluna-yatirim-indonesia-invests-spice-route-concept/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder