Mehmet Özay 06.08.2022
Malaka Boğazı’nın karşı yakasına bakmaya devam ediyoruz…
Bu noktada, Medan anlatılarının gün geçtikçe daha da
önemli hale geldiğini söylemem gerekiyor.
Kısa ancak, gayet anlamlı bir ziyaretin doğurduğu bu
anlatı sürecinin geçici bir heves olmadığını, aksine yakın gelecekte bazı
akademik çalışmalarla zenginleşeceğini ifade edebilirim.
Bu çerçevede, daha önceki yazılarda dile getirdiği Bahçecilik
Müzesi’ne (Museum Perkebunan veya diğer bir deyişle Endonezya Bahçecilik
Müzesi (Museum Perkebunan Indonesia-Musperin) biraz daha derinlikli
bakmakta yarar var.
Sömürge mirası!
Müze, şehrin merkezi noktalarından birinde, Jl. Pemuda (Gençlik Caddesi) üzerinde çevredeki diğer tarihi binalar arasında, kendine özgü mimari yapısıyla dikkat çeken büyükçe bir handa varlığını sürdürüyor.
Uzaktan bakıldığında dört yol ağzında yükselen kubbeli
bölümü bir kilise ile karşılaşılacağı intibaı uyandırıyor ilk etapta. Böylesi
bir düşüncenin hakim olmasında şehirde gayet önemli sayıda ve çeşitlilikte
kilisenin olması geliyor…
Kulenin üzerindeki tarih 1918’i gösteriyor. Ancak binaya
yaklaştıkça, farklı bir işlev gördüğü yavaş yavaş ortaya çıkıyor.
Bugün müze olarak kullanılan bina geçmişte, -bir dönem
ABD konsolosluğu olması hariç tutulacak olursa, başta kauçuk olmak üzere
bölgedeki tarım işletmeleri idari binası olarak işlev görmüş ve bu işlevini
yakın zamana kadar sürdürmüş
Tarihe bağlılık, geleceğe yön
Müzenin kuruluşunda en önemli katkı, burada bizzat
çalışan ve ardından, “Geçmişi Geleceğe Bağlamak” sloganı ve misyonuyla yönetim
binasını müzeye dönüştüren Soedjai Kartasasmita’dan geliyor.
Soedjai Bey kurumda uzun yıllar çalışmış, müdürlük yapmış
bir kişi olması nedeniyle, ülke genelinde bahçecilik konusunda uzman kişilerden
biri olmasına şaşmamak gerekir.
Soedjai Bey’in, özel yaşamında fotoğrafçılığa ilgisi ve
sevgisinin, geçmişle ve bölgenin tarihsel dokusu ve ekonomik yapısıyla
özdeşleşmiş olan bu idare merkezini, müze gibi kurumsal bir yapıya
dönüştürmesinde kayda değer bir katkısı olduğunu söylemek mümkün.
Yukarıda da değinildiği üzere, Soedjai Bey, bu tarihi
bina ile geçmiş ve gelecek bağının kurulmasını, böylece binanın sadece bir
ekonomik idare yapısı olarak kalmasını değil, bu yapının aynı zamanda bölgeye
kattığı kültürel önemini de yeni nesillere aktarmak amacını taşıyor.
Müze yaşam
Müzenin girişinde gayet nezih bir kafe-restoran tıpkı benzerleri
gibi bir işleve sahip...
Yani, binayı hem geniş kamuya açık hale getirmek hem de
müze giderlerinin karşılanmasına yönelik bir katkı sağlamak.
Aslında kafe-restoran mekânı, ziyaretçiyi girer girmez
müzeyle hem hâl etmeye yarayacak nesneler bulunuyor.
Duvarlarda asılı olan siyah-beyaz fotoğraflar bir yandan
tarımsal ekonominin nereden nereye geldiğine dair bir fikir verirken, aynı
zamanda on binlerce işçinin (kuli/koeli) emek ve gücünün nasıl
sömürüldüğünü de ortaya koyuyor.
Fotoğrafların bu şekilde anlamlandırılmasını, şehri
ziyaretimin diğer bir bölümünü oluşturan Waspada gazetesi kurucusu
merhum Hacı Muhammad Said’in (1905-1995) kaleme aldığı eserlerden biri olan Kontrak
Koeli adlı eseri olduğunu duyunca daha iyi fark ettim!
Müzeye girişte sizi karşılayan rehber başından sonuna
kadar içerideki objeleri, süreçleri, isimleri vb. tane tane anlatıyor. Merak
ettiğiniz, daha fazlasını öğrenmek istediğiniz konularda sorularınızı dinliyor
ve cevapları birbiri ardına veriyor.
Bu arada, rehbere fazladan bir ödeme yapmanıza gerek yok.
Bunun için, müzeye girişte ödediğiniz makul ücret yeterli…
Ancak aldığınız bilgi, şayet bir de bölgeye akademik bir
gözle bakma eğiliminde iseniz, büyük bir keyif ve kaçırılmayacak bir fırsat
sunuyor. Bu anlatı sürecinde zihninizde yeni araştırma alanları, yeni araştırma
soruları birbiri peşi sıra ortaya çıkıyor…
Sergi alanlarında, 20. yüzyıl başlarından itibaren
kullanılan çeşitli araç gereçler; plântasyon işçilerine sadece plântasyon
bölgelerinde geçerli olarak maaş olarak verilen paralar; Hollanda’da ilgili
kurumların müzeye bağış amacıyla gönderdikleri kitaplar ve objeler; daktilolar
vb. yazı araç gereçleri; dev kasa; tarım ürünlerini Hollanda limanlarına
ulaştırmak amacıyla plântasyonlardan limana taşıyan tren maketleri; dönemin
Hollandalı yöneticilerinin fotoğrafları vs. bulunuyor.
Ancak bunlar arasından en ilginç olanı, işçilerle ilgili
tutulan kayıtlar… Bu kayıtlar, çalışanların kimliği, aidiyeti, çalışma süreci
vb. bağlamlarda gayet önemli veri niteliği taşıyor.
Müzenin bir üst katına çıkılmasını sağlayan ahşap
merdivenin hâlâ orijinal olması ise oldukça ilginç…
Aslında bu merdiven, ikinci katta bulunan ve sömürge
dönemi idaresinde toplantı salonuna çıkıyor. Ancak, giriş katındaki ofisler
arasında bir kapı ile kamüfle edilerek gizlenmiş olması, binaya biraz da mistik
bir anlam katıyor…
Sömürgecilik ve tarımsal endüstri
Kuzey Sumatra tarihi özellikle, Hollanda sömürgeciliğinin
19. yüzyılın ilk çeyreğinin sonlarına doğru Güney Sumatra’dan yani
Palembang’dan başlayarak, yüzyılın son çeyreğinde Ada’nın kuzeyindeki en uç
noktada Açe’ye kadar olan bölge üzerinde tedrici yayılmasının bir sonucu olarak
eko-politik zeminde önem kazandı.
Bu noktada, 1870-1940’lı yıllar arasına damgasını vurmuş
olan endüstriyel tarım faaliyetleri ve bunun doğurduğu, makinalaşma, know-how
ithâli, modern yönetim biçimi ve uygulamaları, iç ve dış göç gibi birbirini
destekleyen ve giderek derinleşen boyutuyla bir toplumsal yapının nasıl
değiştiğine, belki bazı açılardan nasıl geliştiğine dair gayet önemli veriler
sağlıyor.
Müzenin bugünkü varlığı, Medan gibi ülkenin en önemli
şehirlerinden ve tarihi merkezlerinden birine aidiyet kazandırıyor. Bu özelliği
ile halen atıl halde bulunan ve benzeri bir dönüşümü yaşamayı bekleyen binalar
için bir örneklik teşkil ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder