Mehmet Özay 06.07.2021
Malezya’da iktidar kovid-19’la mücadelede bir türlü sağlıklı adımlar atamazken, bu gelişme iktidar yapısını oluşturan siyasi partiler arasındaki ayrışmayı da körüklemeye devam ediyor.
Kovid-19’la
mücadalede ortaya çıkan bu durum, sadece ülkedeki toplumsal yapıda
adaletsizliklerin giderek daha fazla ortaya çıkmasına değil, aynı zamanda köklü
ittifak bloğu kabul edilebilecek elitler arasında da ayrışmanın da gündemdeki
yerini koruduğuna işaret ediyor.
Federal meclis açılıyor
Birleşik Malay
Ulusal Organizasyonu (United Malay
National Organization-UMNO) başkanı Ahmed Zahid Hamidi’nin, federal
meclisin yeniden oturumlarına başlaması konusunda başbakan Muhyiddin Yasin’e 5
Temmuz’a kadar tanıdığı süre sonunda 26 Temmuz’da meclisin açılma kararı geldi.
UMNO’dan gelen bu
siyasi şantajın başbakan tarafından dikkate alınmasının ardında ise, diğer bazı
sebeplerin olduğuna kuşku bulunmuyor.
Ocak ayından bu
yana yaşanan olağanüstü hâl, ardından Haziran ayı boyunca ülke genelindeki
kapanmaya rağmen, kovid-19’la mücadelede devam eden başarısızlığın teknik bazı
nedenleri olduğu ortada. Bununla birlikte, temelde sorunun siyasi irade ve
meşruiyetle bağlantılı yönü olduğunu söylemek mümkün. Bu konuya aşağıda
değineceğim...
Kovid-19 başarısızlığı ve siyaset ilişkisi
Yaklaşık 32
milyonluk nüfusu ile geniş bir coğrafyaya yayılan Malezya’da kovid-19’la
mücadelede başarısızlığın temelinde testlerin yeterli düzeyde yapılamaması ve
aynı zamanda yakın geçmişteki siyasal ve toplumsal lakaytlık ya da
disiplinsizlik önemli rol oynuyor.
Bunun örneklerini,
2020 yılı Sonbaharı’nda Borneo Adası’ndaki Sabah Eyaleti’nde yapılan yerel
seçimlerin hemen ardından hem bölgede hem de merkezden yani, başta başkent
Kuala Lumpur olmak üzere Malay Yarımadası’ndan bölgeye giden politikacılar
başta olmak üzere çeşitli grupların dönüşte virüsü kendi yaşam alanlarına
taşımalarıyla ortaya çıktı.
Sabah Eyaleti gibi
düşük yoğunluklu bir bölgede seçim de olsa, sağlık tedbirlerini almakta
zorlanan hükümetin, özellikle Yarımada’nın örneğin, başkent Kuala Lumpur’un
büyükçe bir bölümünü de içine alan Selangor ile Penang Adası’ndan Cohor’a kadar
Batı sahili boyunca uzanan ve yoğun nüfusu barındıran bölgelerdeki eyaletlerde
vaka sayılarındaki artışla mücadelede ne merkezi ne de eyalet yönetimleri
başarılı olabildi.
Statüko, elitler çatışması ve siyasi etik
Haziran ayının ilk
iki haftası boyunca süren, sultanlar konseyi toplantısında hükümete ‘tavsiye’
niteliğindeki kapanmanın uzatılmaması konusundaki yaklaşıma rağmen, hükümet
tarafından verilen ‘kapanmaya devam’ kararı, çok partili koalisyon hükümetinde
zaten var olan çatlakların büyümesine neden oldu.
Bunun sonucu
olarak bugün iktidarın büyük ancak, siyasi olarak bir türlü tatmin ol/a/mamış
ve iç çekişmelere konu olan ortağı UMNO federal meclis çalışmalarının yeniden
başlatılması konusunda başbakan Muhyiddin Yasin’e verdiği ültimatom sonuç
vermiş gözüküyor.
UMNO başkanı Ahmed
Zahid Hamidi’nin 5 Temmuz’a kadar başbakanın konuyla ilgili olumlu bir açıklama
yapması konusundaki çıkışının ardından yapılan görüşmeler sonrasında, başbakan
Muhyiddin Yasin dün yani, Pazartesi günü yaptığı açıklama ile federal meclisin
26 Temmuz’da açılacağını duyurdu.
Başbakan bu kararı
alırken, sadece UMNO çevrelerinden gelen “desteğimizi çekeriz” siyasi
şantajıyla hareket ettiğini söylemek mümkün değil. Bunun en temel nedeni,
UMNO’nun da tabirin tam ifadesiyle, kaynayan bir kazan olmasıyla bağlantılıdır.
Çünkü UMNO
içerisinde, parti başkanı Ahmed Zahid Hamidi ve ona destek veren çevreler
kadar, iktidardaki PN hükümetiyle varılan ‘yasal’ anlaşmayı öne süren ve
iktidarla ilişkilerin bir seçim kararıyla parlamento fesh edilinceye kadar
devamının zorunluluk arz ettiğine dikkat çeken kesimler bulunuyor.
Bu noktada,
başbakan Muhyiddin Yasin’in önüne konulan siyasi şantajın ötesinde bir yandan,
Haziran ayı ortasında yapılan sultanlar konseyi toplantısındaki karar ile zaten
geniş muhalefet çevrelerinden ve halk katmanlarından gelen eleştirileri daha
çok önemseyerek böylesi bir karar aldığını söyleyebiliriz.
Hükümet değişir mi?
Her seferinde
federal meclis görüşmeleri gündeme geldiğinde zihinlerin, “bu sefer iktidar
değişikliği olur mu?” sorusuna odaklanması, aslında yaşanan siyasi kaosun bir
göstergesi.
Ancak, federal
meclis toplantılarının 26 Temmuz-2 Ağustos arasını kapsayacağı açıklanmış olsa
da, iktidarın bizatihi siyasi meşruiyetine halel getirecek bazı gelişmelerin
olma ihtimali ise gayet zayıf. Bir yandan, yukarıda dikkat çekildiği üzere UMNO
içerisindeki bölünmüşlük hali, iktidarın bu büyük ortağının, başbakan Muhyiddin
Yasin liderliğine yönelik eleştirisi nihai bir siyasi karara götürmeye
yetmiyor.
Kovid-19 salgının
devam ettiği bir ortamda, federal sultan Abdullah Ahmed’in de olası bazı
alternatifler üzerinden hareket ederek bir hükümet değişikliğine adım atacağını
söylemek de mümkün değil.
Kaldı ki, geçen
yıl Eylül ayı sonlarında yine UMNO içerisinde başkan Ahmed Zahid Hamidi’nin de
bilgisi dahilinde bazı milletvekillerinin muhalefet lideri Enver İbrahim’e
destek vermelerine rağmen, bir süre sonra bu desteğin çekilmesi, ülke siyasal
yaşamındaki çok katmanlı siyasi etiksizliğin göstergelerinden biri olarak
tarihe geçmişti.
Bugün benzer bir
senaryonun gündeme gelmesi ise mümkün gözükmüyor. Söz konusu bu gelişme, aynı
zamanda UMNO içerisinde Enver İbrahim yanlısı -ki sayısı bir elin parmaklarını
geçmemekle birlikte, parti başkanının içinde yer alması nedeniyle, parti içi
güven stratejisinin pek de işlemediğine işaret ediyor.
Bu siyasi karmaşa
ortamında, 26 Temmuz-2 Ağustos sürecindeki toplantılarda, federal meclisin
‘görevini yapıyor’ imajını vermenin ötesinde önemli siyasal gelişmeler beklemek
mümkün olmayacak.
Ancak hükümetin,
kovid-19’la ilgili aldığı tedbirlerin muhalefet partilerince meclis kürsüsünden
eleştirilmesi gündeme gelecek ki, bunun sokaktaki vatandaşın katmanlaşmış
sorunlarına çözüm getirme imkânı da pek bulunmuyor.
Son bir buçuk
yıldır ülkeyi yönetme çabasındaki sivil darbe ürünü Ulusal İttifak (Perikatan Nasional-PN) hükümeti bugüne
kadar attığı adımlarla kovid-19’da başarılı olamadığını her seferinde
kanıtlıyor.
Bu aynı hükümet
kuruluşundan itibaren ‘Malay çoğunluğun’ hükümeti olmakla övünmesi hiç kuşku
yok ki geleneksel elit yani sultanlar çevresiyle de en azından teoride
yakınlaşan, işbirliği yapan bir görünüm vermesine neden oluyor(du).
PN hükümetinin
aldığı karar ve federal sultanın onayıyla, 2021 yılı Ocak ayında kabul edilen
ve Ağustos ayına kadar sürmesi plânlanan olağanüstü hale rağmen bugüne kadar,
kovid-19’la mücadelede arzu edilen başarı gelmedi.
Üstüne üstlük
Haziran ayı boyunca tüm ülke genelinde uygulamaya konulan kapanmanın da salgınla
mücadelede başarı getirmemesi, iktidarın siyasi varlığının neredeyse tüm
çevrelerde dayanılmaz bir boyuta çıktığına işaret ediyor. Malezya’da kovid-19
sürecinin sadece bir salgınla mücadele olmadığı, aslında ülke yönetiminde
uzunca bir süredir var olan irrasyonel yapılanmanın kendini açıkça ortaya
koyduğu bir dönem anlamı taşıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder