20 Ekim 2019 Pazar

Jokowi ikinci dönem başkanlığı resmen başladı: 2019-2024 / Jokowi inaugurated for the second term: 2019-2024


Mehmet Özay                                                                                                                         20.10.2019

Endonezya siyasetinde yeni dönem 20 Ekim Pazar günü yapılan törenle resmi olarak başladı. Joko Widodo (Jokowi) 2019-2024 yılları arasında beş yıl boyunca ülkeyi yönetecek.

Bu süre zarfında, ülkede başkan yardımcılığı makamında ise Ma’ruf Amin Hoca bulunacak.

Jokowi, bugün yapılan törenle ikinci kez devlet başkanlığı koltuğuna oturdu. Bu durum, aynı zamanda 1998 yılında başlayan reform sürecinde bugüne kadar iki defa üst üste devlet başkanlığı koltuğuna oturan ikinci siyasetçi unvanına sahip olduğu anlamı taşıyor.

Daha önce 2004-2014 yılları arasında Demokrat Parti başkanı Susilo Bambang Yudhoyono iki dönem üst üste devlet başkanlığı görevi yapmıştı.

Jokowi’nin ilk döneminde yani, 2014-2019 yılları arasındaki görev sürecinde yardımcılığını deneyimli politikacı Yusuf Kalla üstlenmişti.

Başkanlık sistemi ve Halk Meclisi

Başkanlık sistemi çerçevesinde, Jokowi-Ma’ruf ikilisi ülke yönetiminde belirleyici olacağını söylemek mümkünse de, Meclisteki siyasi güç yapılaşması bunu aşan boyutlar taşıyor.

Jokowi’nin mensubu olduğu Mücadeleci Demokratik Parti (PDI-P) ile koalisyon kuran partilere karşılık, başkanlık yarışında yer alan diğer isim olan Prabowo Subianto’nun partisi Büyük Endonezya Partisi (Gerindra) ile koalisyon kuran diğer partilerin meclis çatısı altında iki blok oluşturuyor.

Ülke siyasal yaşamında var olan siyasi hareketlerin çeşitli çıkar grupları ve ideolojiler üzerine inşa edildiği düşünüldüğünde Jokowi’ye destek veren partileri tek bir siyasi hareket olarak görmek yanıltıcı olacaktır.

Bu noktada, özellikle kabineyi oluşturacak bakanlıklar ile çeşitli kurumların başlarına atanacak isimlerin belirlenmesinde hiç kuşku yok ki, parti çıkarları başkana verilen destekten farklı anlamlar taşıyacaktır.

Gelinen bu noktada, her dönem tanık olunduğu üzere, seçimler öncesinde oluşan ve sonrasında da bazı değişiklere konu olarak devam eden koalisyon bloklaşmaları nedeniyle çok partili bir hükümet yapısı yine gündemde. Bu durum, bu dönemde de, Cakarta siyasetinde iktidar yapılaşmasının parti merkezli güç bloklarının gölgesinde gelişeceğinin bir ifadesi olarak değerlendirilebilir.

Herhangi bir siyasi partinin tek başına çoğunluğu sağlayamadığı seçimler partileri çeşitli ideolojik temelde koalisyonlar içinde yer almaya itiyor.

Çeşitli ideolojik ve çıkar merkezli partilerin genel kamuoyu nezdinde cazibe merkezi olamamaları, meclis çatışı altında çoklu partilerin varlığını zorunlu kılıyor. Bazı bakış açılarına göre, bu durum bir tür demokratikleşme olarak adlandırılsa da, ülkelerin sahip olduğu karakteristikler bu denli farklılaşmaların ülke siyasetine ve toplumsal ilişkilerin bir kazanım değil, aksine bir zaafiyet nedeni olarak yansıyor.

Ekonomi öncelikli konu

Başkan Jokowi ve yardımcısı Ma’ruf Hoca’nın yeni dönemde üstesinden gelmeleri gereken en önemli sorunun, ekonomik darboğazın aşılması, sürdürülebilir bir ekonomik yaşamın var kılınması olduğu konusunda neredeyse herkes hem fikir.

Jokowi başkanlık yemin töreninde yaptığı konuşmada, ekonomi konusunu ön plana alırken, hedefler konusunda ne kadar ciddi olduğunu ve bir o kadar da işinin ne denli zor olduğunu ortaya koyuyordu.

Jokowi 2045 yılında, yani ülkenin bağımsızlığını kazanmasının yüzüncü yıl dönümünde, orta gelir düzeyini aşıp, kişi başı milli gelirin 22 bin dolar olmasını hedeflediklerini söylerken ciddi olduğuna kuşku yok. Daha 25 yıllık bir sürenin olduğu dikkate alındığında bu hedefin gerçekleştirilmesi için yeterli zaman olduğu düşüncesi söz konusu olsa da, bu yolda hangi ciddi adımların, hangi kadrolarla ve hangi toplumsal ve yapısal değişikliklerle atılacağı konusunda epeyce kafa yormak gerekiyor.

Bu bağlamda, Pazartesi günü veya hafta ortasında açıklanması beklenen yeni kabinede gözler hiç kuşku yok ki, ekonomiden, yatırımlardan, maliyeden sorumlu bakanlıklara kimlerin getirileceği merakla bekleniyor.

Bununla birlikte, ülkede sorunun sadece ekonomi yönetimi olmadığı, teorik olarak ülkenin oldukça zengin kaynaklara sahip olduğu, insan kaynağı konusunda sıkıntısı olmadığı vb. yapılar dikkate alındığında, “o zaman sorun ne?” sorusu akla geliyor.

İki dönem devlet başkan yardımcılığı yapmış ve ülkenin önemli iş adamları arasında sayılan Yusuf Kalla, Jokowi’nin ikinci döneminde yok. Yerini alimler çevresinden bir isim almasının bu noktada bir anlama olmalı.

Ma’ruf Hoca’nın temsil gücü

Bu dönem ise, özellikle 2016 yılında bu yana yaşanan muhalif söylemler ve toplumsal tepkiler bir anlamda Jokowi’yi, toplumsal temsil gücü olan bir dini liderle yoluna devam etmesini zorunlu kıldı diyebiliriz.

Ma’ruf Amin Hoca, Alimler Hareketi’nin (Nahdat’ul Ulama-NU) danışma kurulunda yer alan ve aynı zamanda yarı resmi bir özelliğe sahip Endonezya Alimler Birliği’nin (Majelis Ulama Indonesia-MUI) başkanlığını yürütüyordu.

2014 başkanlık seçim yarışında olduğu gibi 2019 başkanlık seçimlerinde de aday olan Büyük Endonezya Partisi (Gerindra) genel başkanı, eski komutan Prabowo Subianto’nun öne çıktığı ve onun aktörlüğünde öne çıkartılan bağlamlarda, mevcut iktidarı hedef alan yaklaşımı toplumsal gösteriler şeklinde gündeme geldi.

Bu çerçevede, 2014 yılında olduğu gibi, 2019 seçimlerini de tanımayan Prabowo, özellikle 2016 yılı Ağustos ayından itibaren Cakarta valisinin bazı yaklaşım ve görüşlerinden hareketle baş gösteren ve giderek tansiyonun yükseldiği gösterilerle başkanı doğrudan ve dolaylı hedef alan yönelimiyle dikkat çekmişti.

Bu süreçte, Prabowo’nun 1990’lar ve 2000’lerin başlarındaki ordudaki görevi sırasında sergilediği performans, aşırı milliyetçi duruşu, içe kapanmacı vb. gibi ideolojik yaklaşımlarını hiçe sayan ve içlerinde sözde İslamcı olduğu ifade edilebilecek bazı siyasi partilerin farklı gerekçelerle de olsa, mevcut iktidara karşı sergiledikleri muhalefet Jokowi’yi -bazı gözlemciler için belki de sürpriz denilebilecek bir şekilde- ülkede yaygın kabul görmüş olan NU liderliğine yaklaştırdı.

Yukarıda dikkat çekildiği üzere, ülkede en önemli gündem maddesinin veya maddelerinden birinin ekonomi olduğu bir ortamda, birici döneminde yanı başında tecrübeli bir iş adamı ve siyasetçi Yusuf Kalla gibi bir yardımcıdan, daha çok dini-kültürel ve sosyal alanla bağlantılı Ma’ruf Amin Hoca gibi bir yardımcıya yönelmiş olmasının hiç kuşku yok ki, çok önemli nedenleri olsa gerek.

Başkan yardımcılığı üzerinden değerlendirildiğinde, aslında ekonominin mi, dini-toplumsal yapının mı ülkenin birincil sorunu olup olmadığı tartışmasını gündeme getirmek mümkün.

Bu noktada, sadece Prabowo ve ona eklemlenen diğer siyasilerin Jokowi iktidarına yönelik eleştirilerinden neşet eden bir İslami temsil gücünü bünyesinde barındırma çabası değil elbette Jokowi’nin yapmakta olduğu.

Ortadoğu’daki gelişmelerin bölge ülkeleri içerisinde belki de en çok etkisi duyulan ülke Endonezya olduğu birkaç hafta önce Savunma ve Güvenlikten sorumlu bakana yapılan suikast girişimi ve bu girişimin ardındaki örgüt bağlantısına bakıldığında kendini ortaya koyuyordu.

Nusantara İslamı
Jokowi’nin ikinci dönemi hiç kuşku yok ki, ekonomi, yatırımlar, yolsuzlukla mücadele gibi yapısal sorunlar kadar, ülkede İslami yaşamı, eğitimi, kurumları sağlıklı bir şekilde yapılandırma gibi önemli bir görevi de içerdiğini unutmamak gerekir.

Bu noktada, Jokowi’nin yanında yer alan Ma’ruf Hoca’nın önemli bir görev üstlendiğini söylemek hiç abartı olmayacaktır.

Daha önce de dile getirdiğimiz üzere, bölgedeki İslami hassasiyetleri tarihsel ve geleneksel bağlamı içerisinde değerlendiren ve kendine Nusantara İslamı adı verilen yapının varlığı ortadadır.

Bu yapıyı daha güçlü bir şekilde yeniden tesisini gündeme getirmek Endonezya’yı Ortadoğu’dan uzaklaştırmak değil, belki de Ortadoğu’da bugüne kadar yaşananların ortaya koyduğu üzere yanlışlanan ve İslamın içindenmiş gibi gözüken bazı hatalı pratiklerin ve yönelimlerin çok daha eleştirel bir şekilde ele alınmasını ve buna karşılık sağlıklı yapıların -en azından bölgesel olarak konuşursak Malay dünyasında- oluşturulmasında tarihsel ve geleneksel yapıların nasıl güncellenebileceği üzerinde kafa yormayı getirmektedir.

Bu nedenle, Jokowi’nin böylesi bir tercihte bulunmasının salt bireysel iktidar kaygısıyla açıklamak ülkedeki gelişmeleri hakkıyla okuyamamak anlamı taşıyacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder