15 Mayıs 2019 Çarşamba

Yeni Malezya’da son bir yıl / The last one year in New Malaysia


Mehmet Özay                                                                                                                         15.05.2019

foto:straitstimes.com
Malezya’da 14. genel seçimlerin yapıldığı 8 Mayıs 2018 tarihinden bu yana bir yıl geçti. Ülkede geçen bir yıla dair değerlendirmeler gündemde yer alırken, bu yıl aynı zamanda 1999 yılında başlayan reformasi sürecinin de 20. yılı olmasıyla önem taşıyor.

Ülke modern tarihinde önemli bir değişim anlamı taşıyan 14. genel seçimler, 62 yıllık Birleşik Malay Ulusal Organizasyonu’nun (UMNO) başını çektiği Ulusal Cephe iktidarını yerinden etmesiyle, sadece bölge ülkelerinde değil, küresel kamuoyunda da yankı bulmuştu.

Bu seçim zaferinin yirmi yıl önce reformasi sürecini başlatan siyasi aktörlerin ve bunlara eklenen yeni isimlerin birlikteliğiyle gerçekleşmesi, ülke siyasal yaşamında önemli bir dönemin yaşanmakta olduğunu ortaya koyuyor.

Geçen yıl yaşanan iktidar değişiminin ayak izleri, 2008 ve 2013 genel seçimlerinde, o dönemki adıyla Halk Cephesi (Pakatan Rakyat-PR) adını taşıyan muhalefet bloğunun başarılarında görmek gerekir.

Malezya’nın son bir yılı
Malezya’da salt bir hükümet değişikliğiyle kalmayan, bunun ötesinde ulusal ‘iktidar’ algısını da büyük ölçüde etkileyen değişimin başlamasından bu yana bir yıl tamamlandı. Bu nedenle, aradan geçen bir yıllık süre zarfında bu değişimin neler getirdiğine kısaca değinmekte fayda var.

Yeni Malezya adıyla anılan bu dönem, bölge medyasında baş aktörünün sabık başbakan Necib bin Rezzak olduğu ve uluslararası boyuta sahip yolsuzluk soruşturması, Çin’in Tek Kuşak Tek Yol (OBOR) projesinin bir ayağı olarak değerlendirilebilecek bölgedeki yatırımları karşısında sergilenen refleks, Malezya-Singapur deniz kıta sahanlığı problemi, daralan ekonomiyi canlandırma adına bazı ülkelerle yapılan görüşmeler gibi temel başlıklar dikkat çekiyordu. 

Bu süreçte, yeni Malezya’nın iktidarının başında Dr. Mahathir Muhammed yer alsa da, gözler yaklaşık yirmi yıldır muhalefet lideri olarak dikkat çeken Enver İbrahim’in ‘hak ettiği’ başbakanlık koltuğuna ne zaman oturacağı soruları da giderek önem kazanmaya başladığı gözlemleniyor.

Reformu engelleyen hususlar
Geçen bir yıllık süre zarfında, hiç kuşku yok ki, yaşanan değişim farklı siyasal ve toplum kesimleri için değişik anlamlar içeriyor. Hükümet kanadı ise, ülkedeki etnik farklılaşmayla anılan toplum kesimleri arasındaki ekonomik ve sosyal ayrıştırmayı ortadan kaldıracak modeller üretme sancısı çekiyor.

Bu konuda adımlar atılmasının önündeki engeller, salt yasal düzenlemelerin yapılıp yapılmamasıyla ilgili teknik bir mesele değil. Bundan öte, 62 yıldır var olan kemikleşmiş yapıyı değiştirme konusunda, toplumun ilgili tüm kesimlerinin kabul edebileceği ortak bir akla ulaşmak gerekiyor.

Bu bağlamda, ‘yeni ekonomi politikası’ (NEP) adıyla literatüre geçen ekonomi politikalarıyla on yıllar boyunca sosyo-ekonomik pozitif ayrımcılıktan beslenmiş kesimlerin karşı karşıya kaldığı bir ikilem öne çıkıyor.

Bir yanda, bu pozitif ayrımcılığa rağmen, kendilerini halen devletin desteğine muhtaç gören, üstüne üstlük bunu bir kazanım olarak görerek bundan ferâgat etmek istemeyen kesimler, öte yanda mevcut hükümetin Yeni Malezya ruhunu somut olarak ortaya koyması beklentisi içerisindeki diğer kesim hükümet üzerinde bir baskı unsuru oluşturuyor.

UMNO’nun sabık lideri Necib bin Rezzak hakkında yolsuzluk iddialarıyla nedeniyle açılan davaların devam ederken, yukarıda zikredilen ilk grubun halen bu yapıyla kendini bağ/ım/lı hissettiğini kanıtlayacak şekilde bu lider etrafında birleşme çabalarını bu bağlamda değerlendirmek gerekiyor.

Bu ilişkinin bir yanında Malezya İslam Partisi’nin (PAS) aktif bir şekilde yer alması ise, gelişmelerin belki de en tartışmalı ve üzerinde en fazla durulması gereken yanını oluşturuyor.

İşin sadece ekonomik boyuttan ibaret olmadığına ise, daha yeni hükümet kurulur kurulmaz ulusal başsavcılık makamına Müslüman olmayan bir ismin atanması sürecinde federal sultanlık kurumu ile yaşanan kriz bir kanıt olarak gösterilmeyi hak ediyor. Bundan kısa bir süre sonra ise, federal sultanın görev süresi dolmadan çekilmesi, ülkede güç odakları arasındaki çatışmanın geldiği noktayı gösteriyordu. 

Yeni bir Malaysia Boleh
Dr. Mahathir’in 1980’ler ve 1990’lerdeki bölgedeki ekonomik modernleşme ve kalkınma yarışında Malezya’nın da yer almasıyla öne çıkan Dr. Mahathir’den bugün de benzer bir ekonomik sıçramayı tetikleyecek adımlar atmasını bekleyenler, açıkçası dönemsel farklılıkları göz ardı ediyorlar.

Söz konusu kalkınma süreci, bizzat Dr. Mahathir tarafından Malaysia Boleh sloganıyla popülerleştirilirken, bugün benzer bir kalkınma hamlesi için farklı adımların atılması gerekiyor.

Bu bağlamda, yakında başbakanlık koltuğuna oturması beklenen Enver İbrahim, yaşanan hükümet değişikliğine rağmen, Yeni Malezya’nın reformlar konusunda işinin zor olduğunu ortaya koyan açıklamaları dikkat çekici.

Kanıksanan yolsuzluk ve kalkınma ikilemi
Enver İbrahim, hükümetin sadece reformları gündeme taşımakla değil, belki de bundan önce halkın adaletsizlikler ve yolsuzluklar konusunda bilinçlenmesi ve bu nedenle reformlara ihtiyacı olduğunu geniş kitlelere anlatmak zorunda olduğunu ifade ediyor.

Hükümetin önde gelen isimlerinin yaptıkları bu ve benzeri açıklamalar, sadece seçim kazanmanın değil, seçim sonrasında ortaya konulacak politikalara halkın sürekli desteğinin ne denli önemli olduğunu gösteriyor.

Bu konuyla ilgili olarak yapılan kamuoyu araştırmaları dikkate alınacak olursa, ilgili toplum kesimlerinin ekonomik yeniden yapılaşma konusunda hükümet icraatları konusundaki algısı, geçen yıl Ağustos ayı ile bugün arasında giderek azalma eğilimi sergiliyor.

İhraç odaklı sürdürülebilir ekonomi yapılaşmasına sahip bir ülke olmasına rağmen, küresel ekonomide görülen durağanlık ve bundan öte, 2009 yılından itibaren 1 Malezya Kalkınma Fonu (1MDB) üzerinden gerçekleştirilen uluslararası boyutta seyreden suiistimaller nedeniyle de etkisi bulunuyor.

2015’den itibaren baş gösteren ekonomik daralma ve artan enflasyon karşısında, Malezya toplumunun geniş kesimlerinde, yeni hükümetin açılımlar yapması beklentisi halen hakim. Ancak bu konuda gerekli adımların atıldığını söylemek mümkün değil.

Dr. Mahathir liderliğindeki yeni hükümet bir yandan son on yıldaki yolsuzluklar üzerine giderken, bunun doğurduğu açığı kapatmaya yönelik çabalar içerisinde. Bu bağlamda bir açılım sergilemek amacıyla Dr. Mahathir ilk uluslararası ziyaretini Japonya’ya yapsa da, şu ana kadar kayda değer bir gelişme ortaya konulamadı.

ASEAN’da demokratikleşme
Malezya’daki iktidar değişikliği Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği’ne (ASEAN) üye bazı ülkelerde de dikkatle izlenirken, Singapur, Tayland gibi komşu ülkelerdeki muhalefet oluşumlarını benzer bir siyasi başarı yakalama konusunda motive edici bir yönü bulunuyor. Bu noktada, komşu ülkeler yaşanan demokratikleşme süreci karşısında kendi siyasal ve toplumsal yapılarındaki süreci gözden geçirme gereği hissediyorlar. 

Her ne kadar, geçen Mart ayında Tayland’da yapılan seçimleri, beklentilerin aksine iktidardaki cunta uzantısı yönetim kazanmış olsa da, bunun ardında son dört yıldır başbakanlık görevini yürüten cunta başı, eski general Prayut Chan-o-cha’nın öncülüğünde gerçekleştirilen yasal düzenlemelerinin önemli bir etkisi var.

Singapur’da ise, tıpkı UMNO gibi yarım yüzyılı aşkın bir süredir Ada siyasetinde egemen olan Halkın Eylem Partisi’nde (PAP) 2021 seçimleri öncesinde liderlik değişimi tedrici bir şekilde gerçekleştirilmesi, Malezya’dakine benzer bir değişimin önünü almaya yönelik bir hamle olduğuna kuşku yok.

Maleyza’da bir yıl önce gerçekleşen iktidar değişikliği ülkede yeni bir döneme girildiğini ortaya koyduğuna kuşku yok. İktidara gelen Umut Cephesi (Pakatan Harapan) koalisyonunun reformlar konusunda gerekli adımlar atması, aynı zamanda kökleşmiş sorunlar yumağını açmak anlamı taşıyor.
Malezya gibi çok etnikli ve çok dinli bir toplumda böylesine önemli bir değişimin yaşanması ise ancak halk kesimlerinin desteğiyle gerçekleşebilir. Bir yıl gibi kısa sürede sorunların üstesinden gelmek pek mümkün olmasa da, mevcut iktidardan beklentiler bu süreci bir an önce başlatması yönünde.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder