Mehmet Özay 09.04.2019
foto:focustawian.tw |
Doğu Asya’da potansiyel kriz alanlarından olan Tayvan ve Çin arasındaki
anlaşmazlık son dönemde Çin hava kuvvetlerinin Tayvan hava sahasına yönelik
‘ihlâlleri’ iye yine gündemde.
Özellikle, 2016 yılındaki genel seçimlerde Tayvan’ın bağımsızlığı yanlısı
söylemleri ile öne çıkan Demokratik İlerlemeci Parti’nin (DPP) elde ettiği
başarıdan bu yana, Tayvan ve Çin kutuplaşmasında iki taraf söylemlerine somut
girişimler de eşlik ediyor.
Çin hava
sahasını genişletebilir
Mart ayının sonunda, Çin hava kuvvetlerine bağlı uçakların Tayvan hava
sahasına girmekle kalmayıp, on iki dakika süreyle bu alanda kalmaları bu
yöndeki son gelişme olarak dikkat çekiyor.
Hava sahası ihlalinin bu denli uzun bir zaman dilimini kapsaması, Çin’in
Tayvan’a yönelik gerçekleştirmekte olduğu askeri tacizde ısrarcı olduğunu
ortaya koyuyor.
Bu durumu, aynı zamanda Çin yönetiminin, Tayvan’ın bu tür durumlarda ne
tür bir yaklaşım sergileyeceğini test etmeye yönelik girişiler olarak da
değerlendirmek mümkün.
Öte yandan, Çin yönetimi kendi politikaları çerçevesinde bu tür ‘taciz
girişimlerini’ temellendirirken, Tayvan’ın yanı sıra, ABD’nin kendisine yönelik
kışkırtıcı yaklaşımlarına atıfta bulunarak, sorunun boyutunun
farklılaşabileceğine gönderme yapıyor.
Hatta ve hatta, bu tür söylemlerin devam etmesi halinde, Çin hava
kuvvetlerinin Tayvan hava sahasını kendi hava sahası olarak ilân edebileceği
yönündeki açıklamalar da gündeme taşınıyor.
Çin yönetimi, yukarıda dile getirilen tacizlerle, Tayvan üzerindeki egemenlik
söyleminde ısrarcı ve de yeni bir baskı sürecinin ortaya çıkmakta olduğunu göstermeye
çalışıyor.
Yazıya konu olan söz konusu taciz girişimini, bu tehdidin bir denemesi
olarak kabul etmek gerekir. İşte bu nedenledir ki, Doğu Asya’da kriz kendini
giderek ciddi bir şekilde yineleme eğiliminde.
Tsai: “Gereğini
yapın”
Buna karşılık, Tayvan tarafının bizzat başkan Tsai Ing-wen tarafından
orduya verilen, “tekrar edilmesi halinde gereğini yapın” emri, iki taraf
arasında gerginliğin sürdüğüne ve hatta giderek artmakta olduğuna dair
düşünceleri destekliyor.
Bu emir, sıradan bir tehdide karşı geliştirilmiş bir refleks değil,
aksine Tayvan’ın bağımsızlığını koruma konusundaki kararlığını simgeleyen bir
duruştur.
Tsai’nin başkanlık koltuğuna oturmasından bu yana, Çin yönetimi Tayvan’la
üst düzey görüşmeleri reddediyor. Çünkü Tsai, masaya oturma şartlarının eşit
bir şekilde belirlenmesindeki söylemiyle, bir siyasetçi olarak kararlılık
gösteriyor.
Çatışmanın
temelinde ‘birleşme’ olgusu var
Ana kıta Çin ile Tayvan arasında ‘Çin’i temsil noktasında 1949’dan bu
yana yaşanan bir süreç var.
Çin’in Tayvan’ı kendine bağlı bir bölge kabul ederken, zamanı belli
olmamakla birlikte, birleşmenin bir şekilde gerçekleşeceğine atıfta bulunuyor.
Bunun da iki seçeneğinin olduğunu açıkça ilân ediyor: ilki barış diğeri ise güç
kullanımı.
İşi daha da komplike hale getiren husus, Tayvan’ın da birleşme olgusunu
yadsımaması, ancak bunun şartlarının Pekin tarafından değil, eşit, demokratik
temelde gerçekleştirilecek bir süreçte belirlenmesi konusundaki talep.
Aslında iki taraf arasında sorunun günümüzde tıkandığı nokta, tam da bu
şartların doğasıyla alâkalı.
Tayvan halkı
ne diyor?
Çin’in egemenlik konusundaki kararlı tutumuna karşılık, Tayvan’da geniş
halk kesimlerinin böylesi bir birleşmeye olumlu bakıp bakmadığı konusu farklı
bağlamları ile dikkat çekiyor.
Bu noktada, milliyetçi parti’nin (Kuomintang), 2016 yılına kadar giderek
Çin yanlısı politikaları ile öne çıktığı ve 2016 seçimlerinde halkın
bağımsızlık söylemine sahip bir partiyi iktidara taşıdığını hatırlamak gerekir.
Bugün bu talebin sözcüsü DPP gözükse de, bağımsızlıktan feragat etmeyecek
kitleyi sadece DPP destekçileri ile sınırlandırmamak gerekir.
Öyle ki, zamanı geldiğinde Tayvan halkının benzer bir söylemi
dillendireceğini düşünerek ona göre hareket edeceğini tahmin etmek güç değil.
DPP’yi desteklesin veya desteklemesin, Tayvan’da Çin’le siyasi
yakınlaşmaya karşı olanların vazgeçmeyecekleri temel ilkeler demokratik ve
sivil toplum, liberal değerler ve yaşam pratikleri noktasında ortaya çıkıyor.
Yerel
seçimler ve Çin müdahalesi
Tayvan’da 2018 yılı Kasım ayında yapılan yerel seçimlerde iktidardaki DPP’nin
önemli şehirleri kaybetmesinde ana kıta Çin’in müdahalesi olduğu şeklinde
yorumların gündeme gelmesine neden oldu.
Ancak yerel seçimlerde ortaya çıkan bu gelişme Tayvan hükümetinin Çin
politikasından ziyade, daha çok yerel sorunlar belirleyiciliğinden
bahsedilebilir. Çin yönetiminin ise, yakından takip ettiği Tayvan’da bu
sorunlar üzerinden şu veya bu şekilde bir müdahaleciliğe girişmiş olması da göz
ardı edilemez.
Bu noktada, Tayvan’da geniş kesimlerin, DPP iktidarının Çin’i doğrudan
karşısına alan bir politikayı benimseyen bir yaklaşım geliştirip geliştirmediği
tartışılabilir.
Kasım’daki seçimde daha çok yerel ve ulusal politikalara vurgu yapılsa
da, en azından bazı halk kesimlerinin karar sürecinde Çin’le ilişkiler rol
oynamış olabilir. Nihayetinde halk kesimlerinde eğilim, çatışma öncelikli değil.
Aksine, mevcut kazanımların devamını sağlayacak ve bugüne kadar adına
statüko denilen yapının sürdürülebilirliğinden yana. Bu bağlamda, son derece pragmatik
bir perspektif geliştiriliyor.
2016 yılındaki genel seçimler ile Kasım’da yapılan yerel seçimlerin
sonuçlarının birbirinden ayırt edici boyutları bulunuyor.
Denge
arayışı
Kuomintang’ın giderek Çin’e teslimiyetçi bir görünüm sergileyen
politikaları, öte yanda DPP’nin bağımsızlıkçı duruşu karşısında Tayvan halkı
temelde bir denge arayışında.
Bir denge kurulması çabasında belirleyici olan ise kazanılmış demokrasi,
sivil toplum, bireysel özgürlükler ve ekonomik varsıllık gibi olgular.
Bu ve benzeri olgular bağlamında Çin yönetiminin doğrudan yönetimi
altındaki bazı bölgelerdeki politikaları Tayvan kamuoyu için kayda değer bir
karşılaştırma imkânı sunuyor.
Bunun yanı sıra, Tayvan halkının Çin’in Hong Kong, Doğu Türkistan ve
Tibet’te olan biteni yakından takip ettiklerine kuşku yok.
Tibet ve Doğu Türkistan’da farklılıklar açık şiddet ile bastırılırken, Hong
Kong’da mevcut özgürlükleri kısıtlamaya yönelik politikalara ağırlık veriliyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder