Mehmet Özay 11 Aralık 2015
Malezya’da, “Birleşik
Ulusal Malay Organizasyonu”nun (UMNO) yıllık olağan genel kurul toplantısı
gerçekleşiyor. Salı günü başlayan ve yarın yani Cumartesi günü sona erecek
genel kurul, aslında bu yıl olağan dışı gelişmeler konu olmasıyla dikkat
çekiyor. Bu gelişmelerin odağında bizzat Başbakan ve Parti Başkanı Necib bin
Razak’ın bulunması ise, hükümet sorunu kadar parti sorunu olarak da nüksediyor.
Bu bağlamda, sonda söylenmesi gereken bir cümleyi hemen burada dile getirerek
ne demek istediğime bir kapı aralayayım. Başbakan Necib bin Razak genel kurul oturumunun
dünkü oturumunda yaptığı konuşmada “İstifa etmeyeceğim” darken, neredeyse bir
yıldır kendisinin odağında olduğu gelişmeler karşısındaki duruşunu
sergiliyordu.
Söz konusu
gelişme, bir süredir ulusal basının yanı sıra, uluslararası basında da yakından
izlenen ‘1 Malezya Kalkınma Fonu’nda yaşanan usulsüzlükler ve bu fonla
bağlantılandırılan 700 milyon Dolar’ın Başbakan Necib bin Razak’ın kişisel
hesaplarına aktarıldığı iddialarıyla ilintili. Başbakan’ın aynı zamanda Maliye
Bakanı görevini de yürütmesi ve adı geçen kalkınma fonunun kurucusu olması gibi
hususlar, fonun bugüne kadar nasıl işletildiği, ne tür ‘kalkınma’ fonlarının
geliştirildiği vb. soruları gündeme taşımoıyor. Tabii bununla şu veya bu
şekilde bağlantılı olarak fonda bulunan bazı meblağların Başbakan’ın şahsi
banka hesaplarına aktarılması yönündeki iddiaların ardı arkası kesilmiyor.
Dışardan
bakıldığında, Başbakan-hükümet ile muhalefet arasında bir tür siyasi restleşme
nesnesi haline dönüştürülen sıradan bir sorun olarak görülebilir. Ancak,
neredeyse bu yılın başından itibaren gündemden düşmeyen ve bu özelliğiyle UMNO
Genel Kurul toplantısının daha önce ertelenmesine de yol açan bir özellik
taşıyor. Sıralama dikkate alınacak olursa, önce muhalefet çevreleri, ardından
uluslararası araştırma ve yayın organları, ardından Dr. Mahathir Muhammed ve
‘çevresi’, akabinde hükümette bazı bakan ve partililerin de yüksek sesle ‘neler
oluyor?’ sorularını gündeme taşımalarına neden oldu. Bu sıralamada belki de hiç
beklenmeyen gelişme ise, periyodik olarak gerçekleştirilen Sultanlar
Zirvesi’nde Başbakan’ın da içinde bulunduğu fonla ilgili iddiaların yasal
süreçte araştırılması gerektiği yönünde bir görüşün serdedilmesi oldu.
Bu kadar
çeşitlilik arz eden ‘muhalefet’ kanadı karşısında Başbakan’ın sarıldığı yegâne kaynak UMNO
teşkilatlarıydı. Salı günü gençlik ve kadın kollarının toplantılarıyla başlayan
bu yılki genel kurul toplantısı işte bu anlamda Başbakan için ‘devam mı tamam
mı? sorusunun da cevabı niteliğinde. Kongre öncesinde, Temmuz ayında partiden
ihraç edilen başta Başbakan Yardımcısı ve Milli Eğitim Bakanı Muhyiddin
Yasin’in, öte yandan Kırsal ve Bölgesel Kalkınma Bakanı Shafie Abdal hükümetten
ve kadın kolları başkanı Hamide Osman ise partiden ihraç edilmişti. Bununla
birlikte, UMNO Genel Başkan Yardımcılığı görevini de yürüten Muhyiddin Yasin
ile bir diğer başkan yardımcısı Shafie Abdal partiden ihraç edilmemesi
gözlemciler tarafından bu ikilinin parti içinde bölünmeye sebep olabilecekleri
şeklinde değerlendiriliyordu. Bu iki siyasetçi partiden atılmasalar da, parti
etkinliklerinde kendilerine rol verilmediğine dikkat çekerek dışlandıklarını
ifade ediyorlardı. Bunun en son örneği ise, Parti geleneğinin bir ifadesi
olarak başkan yardımcısı tarafından açması beklenen parti kurulları
toplantılarında Muhyiddin Yasin’e rol verilmedi.
Başbakan’ın
icraatları ve parti içindeki gelişmeler karşısında son dönemde sessiz
kalmayacağını her fırsatta dile getiren Muhyiddin Yasin, genel kurul
toplantıları arefesinde, yani Pazartesi günü, Dr. Mahathir Muhammed, Shafie
Abdal’ın da bulunduğu davetlilerle birlikte yaklaşık bin kişilik bir grup
karşısında, Başbakan’ın politikalarından hareketle partinin sürüklendiği
tehlikelere dair bir konuşma yaptı ve açıkça Başbakan’ı istifaya davet etti.
Başbakan Necib
bin Razak ise Perşembe günü genel kurulun ana oturumu açılışında yaptığı
konuşmada, kendini savunurken, kadın ve gençlik kollarının kendisine verdiği
destekten memnun olduğunu söylüyordu. Necib bin Razak, Parti Başkanı olarak bu
desteği isterken de aslında sıradan bir siyasi parti lideri gibi değil, yüce
ideallerin temsilcisi bir partinin başındaki kişi olarak konuşuyordu. Parti
Başkanı sıfatıyla, “Gök yarılsa, yerin dibine girse de ‘Birlik, Sadakat ve
Hizmet’ her şeyin ötesindedir demesi ve akabinde ‘Bizim UMNO’dan başka gidecek
yerimiz yol’ minvalli söylemi açıkçası, UMNO’nun geçmişine, kuruluş sürecine
bir göndermedir. Unutulmamalı ki, UMNO Malay etnik partisi ve bu özelliğini,
partinin özellikle lider kadrosu en zor durumda kaldıklarında tüm teşkilat
mensuplarına ve Malay seçmen kitlesine hatırlatmasını da iyi bilir…
Ancak neredeyse
aynı saatlerde Dr. Mahathir özellikle memleketi Kedah teşkilatlarındna yüzlerce
partili karşısındaydı. Dr. Mahathir, Başbakan Necib bin Razak’ın ‘herhangi bir
usulsüzlük yapmadım ve partililerden destek istiyorum’ şeklindeki
açıklamalarına karşılık, ‘1 Malezya Kalkınma Fonu’ ve banka hesaplarına
aktarılan paralarla ilgili soruşturmanın sürdüğünü dile getirerek meselenin
gündemden pek de düşmeyeceğinin ipuçlarını veriyordu. Dr. Mahathir’in üzerine
eğildiği soruşturmada adı geçen da ilgili kurumların başındaki yöneticilerin
yerlerinden alınması vb. süreçler de yabana atılır gibi değildi. Öyle ki, bu
kurumlardan biri, soruşturma devam ederken, Başbakan’ın kişisel banka
hesaplarına yatırılan meblağın “1 Malezya Kalkınma Fonu”na ait olmadığını
söylüyordu.
Söz konusu “1
Malezya Kalkınma Fonu”yla ilgili tartışmalarda dikkatlerden kaçan veya
kaçırılan bir husus var ki, o da fona adını veren “1 Malezya” kullanımının
sıradan seçilmediği ve fon adının dışında, ‘ulusal birlik’e yapan vurgusuydu.
Bu anlamda, 2000’li yılların başından bu yana modern Malezya siyasal tarihinde
en zor dönemini yaşayan iktidardaki Ulusal Cephe Koalisyonunu -ki en büyük
ortağı UMNO’dur- yeniden eski günlerine taşıma niyetini ancak tüm Malezyalıları
kucaklayacak bir politik söylemle mümkün olabilirdi.
Bu nedenle Necib
bin Razak, Başbakan koltuğuna oturduğu 2009 yılında bütünleştirici ulusal
politikalar üretmeye matuf olarak, sadece etnik Malayları değil, Çinlisi,
Hintlisiyle tüm Malezyalıları kucaklama düşüncesiyle ‘1 Malezya’ kavramını
gündeme taşıdı. Bugün gelinen noktada, aradan geçen yaklaşık altı yıllık
dönemde fonun kullanımına dair herhangi bir başarıdan söz edilemiyor. Aksine,
fonun kullanımındaki usulsüzlük ulusal ve uluslararası düzeyde Başbakan’ı
giderek daha da zor durumda bırakan bir hal aldı. Ancak kimse “1 Malezya”
kavramının ortaya koymaya çalıştığı toplumsal-kültürel bağlamlarıyla ulusal
birliğe gidecek yolda ne büyük aksaklıklarmeydana geldiğini konuşmuyor ve
tartışmıyor. Aslında “1 Malezya” kavramı, fona ad olmanın ötesinde, parçalı bir
toplumsal ve siyasal yaşamın adı olan Malezya’da modern siyasi tarihinde belki
evrilebilecek yeni ve kapsayıcı bir toplumsal ortam için fırsat olabilirdi.
Gene,
Başbakan’ın genel kurul toplantısında yaptığı toplantıda “Ben bir jentilmenim,
buna göre hareket ederim” sözünü hatırlayarak, 2009 yılında Başbakanlık
koltuğuna oturmasıyla nasıl bir Malezya inşa etmek istediği ve bu anlamda ‘1
Malezya’ kavramının içeriğinde samimi olduğunu düşünmek mümkün. Ancak
gelişmeler, bu kavramın ulaşılması arzu edilen tablonun tam tersi bir görüntüye
evrilmiş durumda. Diğer çevreler gibi, Başbakan Necib bin Razak da, 2009
yılından itibaren birkaç yıl boyunca güçlü bir şekilde propagandasını yaptığı
‘1 Malezya’ yani, ‘birleşmiş ve ulus-devlet yapılaşmasında aşama kat etmiş bir
Malezya’ya ulaşma politikasında nereye gelindiğinin acaba farkında mı diye
sormak gerekir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder