Mehmet Özay 29 Aralık 2013
Tsunami’nin dokuzuncu yılı... Bundan dokuz yıl önce yani, 26 aralık 2004 tarihinde Pazar günü sabah 8.15 sularında meydana gelen 8.9 Rihter ölçeğindeki depremden yaklaşık 15-20 dakika sonra meydana gelen tsunami Hint Okyanusu’nu çevreleyen on bir ülkede etkili oldu. Ancak tsunami, en büyük insan ve maddi yıkımlarının yaşandığı Açe ile özdeşleşti. Resmi rakamlara göre 126.000 Açeli hayatını kaybederken, 500.000 kişi evsiz kaldı. Batı ve kuzey sahil şeridinde yer yer iki üç kilometre içerlere kadar olan yerleşim yerlerinde tüm altyapı yıkıldı veya büyük hasara uğradı.
Bugüne kadarki en büyük doğal afet olarak tarihe geçen tsunaminin dokuzuncu
yılında Açeliler yeniden o günü hatırladılar. Kaybettikleri yakınlarını anmak
üzere çeşitli kurumlarca düzenlenen etkinliklere katıldılar, mezarlıkları
ziyaret ettiler. Özellikle tsunaminin yoğun olarak etkilediği başta başkent
Banda Açe, Meulaboh, Calang, Lamno gibi güney ve batı sahili boyunca uzanan
şehir ve kasabalarda gerçekleştirilen anma törenlerine geniş katılımlar oldu.
Ancak bu etkinliklerin en dikkat çekeni Eyalet başkenti Banda Açe’deki
Safiyatuddin Kültür Merkezi’nde düzenlendi. Sabah saat dokuzda başlayan törene Açe
vali yardımcısı Müzakkir Manaf, Belediye Başkanı Mawardi Nurdin, Açe Eyalet
Parlamentosu Başkanı Hasbi Abdullah, ulusal hükümette yer alan Kamu Yönetimi
Yeniden Yapılandırma Bakanı ve eski vali Azwar Abubakar, Cakarta ulusal
meclisindeki Açe milletvekilleri ve üst düzey bürokratlar, halk ve öğrenciler
katıldı. Salavat ve zikirlerle başlayan anma töreninde ilgililer yaptıkları
konuşmalarda dokuz yıl önce yaşanan doğal afet ve sonrasında yaşanan
değişimlere dikkat çektiler.
O dönem, Açeliler savaşın tam da ortasında bulunuyorlardı. Bir de tsunami gibi
doğal bir afetle karşı karşıya kalan bu halkın ne gibi zorluklarla mücadele
ettiklerini hissedebilmek mümkün olmasa gerek. Bu bağlamda, felâketin hemen sonrasında,
sayıları dört yüzü bulan ulusal ve uluslararası yardım kuruluşlarının
çalışmaları Açe’nin dünyaya açılmasında aracı oldu. Aralarında Dünya Bankası, Avrupa
Birliği, Asya Kalkınma Bankası gibi bölgesel ve küresel kuruluşlar kadar, Endonezya
Cumhuriyeti Devlet Başkanı Susilo Bambang Yudhoyono’nun emriyle kurulan yeniden
yapılandırma ve rehabilitasyon kurumu dört yıl boyunca Açe’de faaliyetlerde
bulundu. Bu kurum aracıyığıyla yaklaşık yedi milyar doları bulan küresel
yardımlarla yeniden yapılandırma faaliyetleri desteklendi. Her ne kadar, kimi
uluslararası kurumlar anlaşma tarihinden önce Açe’ye girmeye başladıysa da, bu
anlaşma sayesindedir ki, yardım faaliyetleri meşruiyet buldu ve ivme kazandı.
Tsunami, Açe’de sadece dünyanın tanık olduğu en önemli yardım
faaliyetlerine konu olmakla kalmadı, belki bundan da öte, Açe’de bir dönemin
kapanıp yeni bir dönemin açılmasının da sembolik ifadesi oldu. Bundan kasıt hiç
kuşku yok ki, 15 Ağustos 2005 tarihinde Açe Özgürlük Hareketi (GAM) ve
Endonezya Merkezi Hükümeti arasında Helsinki’de imzalanan barış anlaşmasıdır. Söz
konusu barış görüşmeleri 2001’deki girişimlerin devamı olarak görülse de,
tsunami bu süreci hızlandıran ve imza aşamasına getiren bir gelişmeydi.
Söz konusu barış sürecinin kimi uluslararası çevrelerde ne kadar yankı
bulduğu bir yana, Açe halkı için son derece önemli olduğuna kuşku yok. Bugün
dahi içinde meyda organlarının da olduğu çeşitli kurumların ‘Açe’ dendiğinde
akla geri kalmışlık, yoksulluk ve yetim vb. konuları getirme noktasında bir tür
ısrarcı yaklaşım sergilemeleri Açe’nin bugüne kadar gözlerden ırak tutulmasına
şu ya da bu şekilde aracı olduğuna kuşku yok. Bu çerçevede, bu ve benzeri
çevrelerce hâlâ bu barış sürecinin Açe halkının toplumsal ve siyasal yapısı,
Endonezya Cumhuriyeti’nin idari yönetimi kadar, Güneydoğu Asya’da bu dönemde süren
çeşitli barış görüşmelerine etkisi üzerinde neden kafa yorulmadığını anlamak
mümkün.
Dönüp geçmişe baktığımızda Açe’de özellikle maddi yapılanmanın olağanüstü
bir gelişme kaydettiği görülüyor. Yeniden yapılandırma çalışmalarında önemli
bir mesafe katedildiği 2008 yılında dönemin Endonezya Devlet Başkan Yardımcısı
Yusuf Kalla, Açe’deki asfalt yollara dikkat çekerek bu kalitede yolların Cava
Adası’nda bile olmadığını söylüyordu. Bununla birlikte, aynı şeyi özellikle
eğitim, ekonomik kurumlar için söylemek pek mümkün deği. Tsunaminin yıldönümü
vesilesiyle bulunduğumuz Banda Açe’de çeşitli kesimlerle görüşme fırsatı
bulduk. Bunlar arasında akademisyen Dr. Seyful Mahdi sadece eğitimci olarak
değil, yeniden yapılanma sürecine yakinen tanık olmuş bir Açeli entellektüel
olarak geçen süreçte neler olduğuna ışık tutuyordu. O günlerde başta Birleşmiş
Milletler olmak üzere çeşitli uluslararası kurumlara danışmanlık yapan akademisyen
Dr. Akmal, uluslararası kuruluşların en kısa sürede yardım sonuçlarına ulaşmak
amacıyla pragmatik projelere yöneldiklerini söyledi. Dr. Mahdi, bu kurumların,
donör ülke veya kurumlara rapor yetiştirmeyi öncellemeleri nedeniyle orta veya
uzun vadeli projeleri öncellemediklerini ileri sürdü. Bizzat tanıklığımıza
dayanarak ifade edersek, bunu yaptığını ileri süren kimi kurumların ne tür politikalar
izledikleri ve bu süreçte yıllar önce vurgu yaptıkları hedefleri ne denli
gerçekleştirdikleri de üzerinde uzun uzun düşünülmesi gereken bir husus.
Bu sürecin bir diğer önemli aksak veya hatalı yaklaşımı ise, gene Açe’ye
yardım için gelen uluslararası kuruluşlar yardım faaliyetlerinin
koordinasyonunu sağlama adına, toplantı üstüne toplantı yaparken unuttukları
veya gözardı ettikleri bir şey vardı ki, o da Açelilerin yani bu yardımlardan
doğrudan etkilenecek insanların bu ‘koordinasyon’ süreçlerine katılamamasıydı.
Gözlemcilerin vurguladığı üzere bunun bir nedeni dil engeliydi. Ancak tüm
süreçlerde bunu bir engel olarak görmek açıkçası hiç de makul bir neden olarak
gözükmüyor.
Tüm yapılaşma faaliyetleri kadar, Açe bu süreçte canlı bir laboratuar
işlevi de gördü. Sosyal bilimlerden mühendisliğe kadar çeşitli sahalardan bilim
insanları Açe’de araştırmalarda bulundu. Bu dönemde kurulan Açe ve Hint Okyanusu
Çalışmaları Merkezi’nin öncülüğünde gerçekleştirilen uluslararası konferanslar
kadar, yerel ve ulusal kamu ve özel kuruluşlarının düzenlediği seminerler,
konferanslar Açe gibi uzun dönem dünyaya kapalı bir toplumda değişimin izlerini
sürüyordu.
Geçen dokuz yılda iç ve dış faktörlerle değişimin alabildiğine yaşayan Açe
toplumunda önümüzdeki yakın ve orta vadede kayda değer değişikliklerin
gerçekleştirilmesi için çabalar sürüyor. Özellikle Açe’nin ekonomik varlıkları
kadar insan gücünü de aktive edecek önemli yapılaşmalar mevcut yerel yönetimin
katkılarıyla gündeme gelecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder