29 Ağustos 2013 Perşembe

Kamboçya’da şiddet geri mi geliyor? / Violence Back to Cambodia?

Mehmet Özay                                                                                                               29 Ağustos 2013
Ülkedeki kitle gösterilerine ‘uygun’ karşılığı vereceğini ifade eden Hun Sen beklemede...

Kamboçya’da Khmer rejimi hayaleti gerimi dönüyor? 28 Temmuz genel seçimleri sonunda 28 yıldır iktidarda olan Hun Sen liderliğindeki Halk Partisi 123 sandalyeli mecliste 68, Sam Rainsy’nin başını çektiği muhalefet ise 55 sandayle kazanmıştı. Seçim Komisyonu genel oyların %49’unu Halk Partisi, %44’ünü de muhaleti temsil eden Ulusal Kurtuluş Partisi’nin aldığını açıkladı. Bununla birlikte, Hun Sen’in uzun dönemli iktidarına son vermeyi hedefleyen hedefleyen muhalefet, yaklaşık bir milyon seçmenin oy kullanmasının engellendiğini, bu nedenle seçimlere hile karıştırıldığını ileri sürmüş ve seçim komisyonuna itiraz başvurusunda bulundu.

Seçim Komisyonu’nun usülsüzlükler yaptığını vurgulayan muhalefet yetkilileri, bunda özellikle mevcut Hun Sen hükümetinin girişimlerinin büyük rol oynadığını, dolayısıyla mevcut komisyon yerine bağımsız bir birimin seçim ihlâlleri konusunu ele almasını talep ediyorlar. Bu süreçte, muhalefet kanadının seçim sonuçlarının incelenmesi işinde Birleşmiş Milletler’e başvurması gelişmelerin ne denli kaygı verici olabileceğinin de habercisi. Bugüne kadar, söz konusu itirazlara herhangi bir karşılık verilmediği gibi, muhalefetin halkın siyasi tepkisini ortaya koyacak gösteriler organize etme çağrısına iktidar kanadı ‘tanklarla’ cevap verme yolunu tercih ettiğini ortaya koyuyor.

Bu bağlamda, mevcut seçim komisyonunun tarafsızlığından söz etmek yerine, hükümetin bir ‘organı’ işlevi gördüğü konusunda ciddi kaygılar var. Bu kaygılardan ötürü, muhalefeti seçim sonuçlarına yaptığı itirazların dikkate alınacağından da kuşku duyuyor. Bu nedenle muhalefet lideri Sam Rainsy aralarında Budist rahiplerin de yer aldığı muhalefet yanlılarını seslerini yükseltmek için meydanlara çağırıyor. Bu gelişmenin, bölgenin benzer ülkelerinde yaşanan süreçlere benzediği dikkat çekiyor. Muhalefet bu gösteriler ile bir yandan hükümet üzerinde ‘sivil baskı’ oluşturmayı hedeflerken, öte yandan bölgesel ve uluslararası medya ve siyasi merkezleri de Kamboçya’da olan bitene kulak kabartmalarını arzuluyor. Zaten seçimlerin hemen akabinde Sam Rainsy’nin Amerika Birleşik Devletleri’ne yaptığı ziyaret bunun açık bir göstergesiydi.

Ancak burada önemli olan husus, halkın buna ne kadar hazır olduğu. Daha düne kadar Khmer Rejimi’nin katliamlarına konu olmuş ve buhranı en son noktasına kadar tecrübe etmiş, dolayısıyla sosyal psikolojisinin bu siyasi ve özellikle de toplumsal buhranı atlattığı konusunda şüpheler olduğu bugünlerde belirginlik kazanıyor. İktidar odaklarının seçim komisyonuna yapılan itirazları dikkate almayacakları konusundaki ipuçları kendini çeşitli şekillerde ortaya koymaya başladı. Önce Halk Partisi’ne bağlı çeşitli organların çeşitli bölgelerde bazı toplum kesimlerine seçimlerin ‘adil’ olduğu yönünde bir dilekçe imzalattığı haberleri geldi. Özellikle Kamboçya İnsan Hakları Merkezi yetkilileri kendilerine bu yönde başvurular olduğunu ileri sürüyordu. Ardından muhalefet yanlısı bir aktivistin -her ne kadar polis olayın siyasi olmadığını açıklasa da- öldürülmesi ve gene kimi muhalefet yanlısı kişilerin tutuklandı. Bu noktada, söz konusu ‘icraatları’ yukarıda değindiğimiz üzere toplum üzerinde geçmişin ‘kara’ günlerini hatırlatan ve göz dağı vermeyi amaçlayan girişimler olarak da yorumlamak mümkün.

Ancak gelişmeler arasında en dikkat çekeni hiç kuşku yok ki, kitle gösterilerinin hemen öncesinde başkent Phnom Penh’de merkezi noktalara askeri birliklerin sevk edilmesiydi. Bu nedenle geçen hafta yapılan gösterilere katılım oranının düşüklüğü dikkat çekiyordu. Ordu birliklerinin tanklarla konuşlanması hiç kuşku yok ki, Kamboçya halkının zihninde Khmer ruhunun yeniden dirilişine tekabül ediyor. Aradan geçen çeyrek yüzyılı aşkın süreye rağmen, nelerin olup bittiği konusunda toplumsal rehabilitasyon çabaları ortaya konmadığı, aksine ‘unutulmaya’ terk edilen heyülanın hiç de sanıldığı gibi ortadan kaybolmadığı yorumlarına neden oluyor. Öyle ki, tahmin edilebileceği üzere gösterilerin başat grubu olan genç nesil, şiddetin yeniden uç verebileceği endişesini taşıyan ailelerindeki yaşlıların uyarılarına konu oluyor.

Bu süreç, dünün şiddetini derinden yaşayan neslin yerine bugün genç nesil sözde demokratik liderlik konumundaki Hun Sen’in uzun iktidarının sona erdirilmesini arzuluyor. Ki bu nesil, Hun Sen iktidarının bir sonucu olmakla bir ironiyi de ortaya koyuyor aslında. Bugün siyasi muhalefetin ve de destek veren geniş kitlelerin nazarında Hun Sen değişen dünyanın değil, dünün, yani gücünü devlet organlarına ‘konuşlanmaktan’ devşiren lider tipolojisinin bir örneği telâkki ediliyor. Ancak, bir dönüşüm olacaksa bunu da meşru araçlarla gerçekleştirmekten başka yolları olmadığının da farkındalar. Sam Rainsy, iktidarı gayri meşru şekilde ellerinde tuttuğunu söylediği siyasi elite karşı, halkın meşru gücünü ortaya koymada birliğe atıf yapması önemli. Bu noktada, Hun Sen karşıtı bir blok oluşturma gayreti içerisinde. Hedef ise, şayet mevcut itirazlar dikkate alınmazsa, seçimlerin kesin sonuçlarının ilan edileceği 8 Eylül sonrasında, geniş çaplı gösterileri gündeme getirmek.

Bugün için Hun Sen’in gösterebildiği ‘tek kart’ ise ‘tankları’ meydanlara sürmek... Kimi siyasi gözlemciler, Khmer döneminin ürünü olan Hun Sen’in gerektiğinde bu şiddet ‘aparatlarını’ kullanmaktan çekinmeyeceğini dile getiriyorlar. Ve 1997 yılında yaşanan, aralarında bugünkü muhalefet lideri Sam Rainsy’nin de aralarında bulunduğu 150 kişinin yaralandığı 16 kişinin öldüğü şiddet olayını hatırlatıyorlar...

Muhalefetin bir anlamda içinde bulunduğu koşulların zorlamasıyla uluslararası çevreleri, örneğin BM’yi gözlemci sıfatıyla da olsa davet etmesine karşılık, üyesi olduğu ASEAN özelinde bir girişimin olmaması düşündürücü. Benzer süreçleri yaşamış ülkelerin bulunduğu Birliğin, Kamboçya’daki son siyasi krizde kayda değer rol alabileceği düşünülebilir ve aslında alması da beklenmesinden daha doğal bir şey yok.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder