Cihan Kurtaran 7 Mart 2016
Malezya’da bir yılı aşkın bir süredir gündemden düşmek bir yana, giderek
gündemin tek maddesi haline gelen ‘fon’ ve ‘siyasi bağış’ sadece ulusal gündemi
artarak meşgul etmiyor, uluslararası çevrelerin de dahliyle kar topu misali
etkili oluyor. Fondan, “1 Malezya Kalkınma Fonu” (1MDB); siyasi bağıştan ise,
bir Ortadoğu ülkesinden Malezya’ya yapılan bağış kastediliyor.
Bu gelişmenin gelip dayandığı nokta, muhalefetin tüm önde gelen
temsilcilerinin bugün Kuala Lumpur’da bir basın toplantısında bir araya gelerek,
içinde Başbakan Necib bin Razak’ın istifaya da davet edildiği 37 maddelik bir deklarasyonun
açıklanması oldu. Deklarasyonu basına ve de kamuoyuna, ülkenin dördüncü
başbakanı, doksan yaşına basmış, ancak siyasi enerjisinden pek bir şey
kaybetmemiş olan Dr. Mahathir Muhammed açıkladı ve ilk imzayı attı. Bu
deklarasyon hiç kuşku yok ki, Malezya Federasyonu’nun modern siyasi tarihine
geçecek bir önem olduğuna kuşku yok. Bugüne kadar, ..
Dr. Mahathir’le yan yana oturan ve aralarında siyasi partileri, sivil
toplum kuruluşları başkanları ve temsilcileri, Birleşik Ulusal Malay
Organizasyonu (UMNO)’dan dışlanan bakanlar ve partililerin de olduğu
birbirinden farklı renkteki muhalefet kanadını birlikte hareket etmeye sevk
eden gelişme, sadece Başbakan’ın da aralarında bulunduğu kişi ve çevrelerin
birtakım maddi çıkar ilişkilerine yönelik toplumsal şikayetle ilintili değil. Bundan
da öte, muhalefet tarafından ülkenin yönetim tarzı ve geleceğini
etkileyebilecek denli önemli addedilen Başbakan ve hükümete yönelik güven kaybı
olduğu görülüyor. Deklarasyona imza atan ve basın toplantısında biraraya gelen
siyasetçilere ve sivil toplum liderlerine bakıldığında, olağan zamanlarda pek
de barışık olmayan simalar olduğu görülür. Ülkede önemli toplumsal gösterilere
öncülük eden Bersih (Temiz Toplum) hareketinin kurucularından ve bir dönem
Kuala Lumpur Barosu Başkanlığı da yapmış olan Ambiga Sreenevasan; eski Adalet
Bakanlarından Zaid İbrahim; UMNO içerisindeki tepkilerinden ötürü partiden
dışlanan uzunca bir süre partinin genel başkan yardımcılığı görevi,
Başbakan yardımcılığı ve Milli Eğitim Bakanlığı yapan Muhyiddin Yasin; Kedah
Eyaleti Başbakanlığı görevinden istifa eden veya daha doğrusu ettirilen Mukhriz
Mahathir; Enver İbrahim’e en yakın isimlerden Halkın Adaleti Partisi’nden ve
Selangor Eyaleti Başbakanı Azmin Ali; ülkedeki Çin siyasal hareketinin önemli
adı olan Demokratik Eylem Partisi (DAP) Genel Başkanı Lim Kit Siang; Malezya
İslam Partisi’nden görüş ayrılıkları nedeniyle ayrılarak ‘Amanah’ partisini
kuran milletvekillerinden ve bu partinin genel başkanlığını üstlenen Muhammed
Sabu da katıldı. Bu isimler ve temsil ettikleri toplumsal kesimlerin endişesi o
denli büyük olmalı ki, biraraya gelerek ortak bir deklarasyonla Malezya
toplumunun karşısına çıkarak bu harakete destek isteyebiliyorlar. Çünkü geçen
kısa süre zarfında ‘aynı hedefe’ yönelik eleştirilerle gündeme gelen tüm bu
isimler ve toplum kesimleri bir ara Dr. Mahathir’e yönelik olarak ‘Bu senin
eserin’ deme cesaretini göstermişti. Dr. Mahathir de aslında bir tür
kabullenişle uzun başbakanlık dönemini sona erdirdiği 2003 yılından bu yana
ülkeyi ‘emanet ettiği’ kişilerin ehil olmadığına varacak söylemle bir anlamda
ülkenin kısa tarihine dipnot düşüyordu. Bu bağlamda, ülkenin iyi yönetilmediğinden
hareketle Başbakan’ı hedef alan söylemi nedeniyle polis tarafından sorgulanacak
kadar bir ‘tehdit’ unsuru olraak görülen Dr. Mahathir, “Gerekirse Enver
İbrahim’le aynı koğuşumu paylaşırım” demesi, acaba geçmişte Enver İbrahim’le ilgili bir yerlerde hata
yapıp yapmadığını da sorguladığı izlenimi veriyor.
Bugüne kadar önce birkaç milletvekilinin eleştirileriyle başlayan 1MDB
sorgulaması, Parlamento Kamu Harcamaları Komisyonu, Yolsuzlukla Mücadele
Kurumu, Başsavcılık gibi karar merciinde olan en önemli kurumlarınca soruşturmaların
açılmasına konu oldu. Bu süreç aynı zamanda bu kurumlarda bir takım ‘görev
değişikliklerini de’ getirmesiyle, toplumda yasa devletine ve hukuka duyulan
güveni zedeledi.
Çok etnikli ve dinli bir toplumsal yapının hakim olduğu ve ulus devlet
yapılaşmasının sorunlu olduğu Malezya’da kitleleri birbirine kenetleyecek yegâne
bağın ekonomik gelişmişlik olduğu neredeyse ortak bir algı olarak gündeme
taşınıyor. Son bir buçuk yıldır giderek artarak pek çok siyasi ve toplumal
çevrenin gündeme taşıdığı yolsuzluk söylemleri kadar, bunun da tetiklemesinden
hareketle ekonomik gelişmeye vurulan darbe kitleleri gelecek kaygısına itiyor.
Bu kaygı, aslında ülkenin kısa tarihine bakıldığında salt bir ekonomik kaygı
olmakla da kalmıyor. Bu durumun, ırklar arası ekonomik farklılaşmadan etnik ve
dini farklılaşmalara ve toplumsal çatışmaya doğru bir etkileşim göstermesinden
endişe ediliyor.
Bir de işin öte vechesinden bakalım. Bu noktada, “Acaba Başbakan Necib bin
Razak nerede hata yaptı mı yaptıysa nerede?” sorusunu sormalıyız. Çünkü ortada
olup bitenler sadece kalkınma fonu veya kişisel banka hesabına yatan
meblağlarla sınırlandırılırsa sorun pek de anlaşılmaz. Bu bağlamda, 2009 yılı
Nisan ayında başbakanlık koltuğuna oturan Necib bin Razak’ın 2013 yılına
kadarki siyasi söylemi ile bundan sonraki arasındaki farka kısaca değinmek
gerekir. Reform söylemiyle iş başına gelen Necib bin Razak, -çeşitli muhalefet
çevreleriyle yaptığımız söyleşilerde de gündeme getirildiği üzere- aslında
Malezya kamuoyunu şaşırtmıştı. Bu şaşkınlık sadece 1999 yılından itibaren
‘reform çağrısıyla’ birlik olma yolunda önemli adımlar atan muhalefet
çevrelerinde değil, kırsal eğilimlerin beslediği ve değişimden ziyade statükoya
odaklı UMNO saflarında da şaşkınlığa neden olmuştu.
Reform sözcüğünün büyülü bir siyasi terminoloji olması kadar, hakikaten
Malezya siyaseti ve toplumu için acil bir ihtiyaç olduğunu Necib bin Razak’ın fark
ettiğini düşünmek mümkün. Endonezya, Filipinler hatta ASEAN’ın Hint-Çin’indeki
kimi ülkelerin de bile gündeme gelmekle kalmayan şu veya bu ölçüde pratiğe döküldüğüne
tanık olunan değişim bir türlü Malezya topraklarında ortaya çık/a/madı. Bu
söylemle birlikte sömürge döneminden kalan ve zaman zaman gündeme getirdiğimiz
‘İsyana Teşvik Yasası’ gibi yasaların kaldırılması, toplumsal barış adına
azınlıklara yönelik bazı yardımların gündeme gelmesi gibi özellikleri saymak
mümkün. Ancak 5 Mayıs 2013 genel seçimlerinde UMNO ve de Başbakan arzu ettiği
sonucu alamaması yukarıdaki söylemin de değişmesine neden oldu. Tabii bu
gelişmeyi sadece seçim sonucuna bağlamak yerine, UMNO içerisinde sadece
Başbakanla sınırlı kalmış bir reform söyleminin ayaklarının yere basmadı. Hangi
siyasi kadrolarla ve entellektüel donanımla bu işi yapacağı şüpheli olan UMNO
nihayetinde içinden çıkardığı statüko arzusundaki yerel ve ulusal liderlere
teslim oldu yeniden. 2013 Mayıs’ından itibaren ‘eski düzene’ yönelen
Başbakan’ın adının 2015 yılıyla birlikte 1 Malezya Kalkınma Fonu’nun kötü
yönetimi ve bu fondan kendi şahsi hesaplarına paraların aktarıldığı iddiasıyla
anılması bugünkü ‘geniş muhalefet bloğunun’ oluşmasına neden oldu.
Dr. Mahathir Muhammed’in basın toplantısında Malezya toplumunun bu hareket
içerisinde yer alması ve destek vermesi çağrısının temel hedef kitlesi kuşkusuz
ki UMNO. Malezya’da bugün sorulan soru, 2009 yılında Ahmed Badawi’nin yerine
Necib bin Razak’ın geçmesinde rolü olan Dr. Mahathir’in, yanında muhalefetin
tüm renklerini almış olarak bugünkü Başbakan’ın görevinden uzaklaştırılmasında
ne kadar etkin olacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder