Mehmet
Özay 13.02.2017
Güney Çin Denizi’nde
teritoryal haklar meselesi gündemdeki yerini korurken, çok kısa bir süre önce
birdenbire Malezya ile Singapur hükümetleri arasında daha önce anlaşmazlığa
konu olan Beyaz Ada konusu yeniden gündeme taşındı. Konunun gündeme gelmesi
Hague’daki ‘Uluslararası Adalet Mahkemesi’nin 2 Şubat günü resmi sitesinden konuyu
duyarmasıyla oldu. Ardından, 3 Şubat’ta Malezya Başsavcısı’nın konuyla ilgili
basına yaptığı açıklama her iki ülkeden ve konuya vakııf olan uluslararası
akademisyen ve araştırmacılar gibi çeşitli çevrelerin tartışmaya katılmalarıyla
bugüne kadar devam etti.
‘Beyaz Ada’ olarak
bilinen Ada, Malezya’ya 7.7, Singapur’a ise 25 deniz mili mesafede olup, Malayca
‘Pulau Puteh’, uluslararası metinlerdeki karşılıklarından bir diğeri ise,
Portekizce bir kelime olan ‘Pedra Branca’ adıyla biliniyor. Bu adanın
bugünlerde yeniden gündeme gelmesinin sebebiyse, İngiliz sömürge dönemi
arşivlerinde yapılan araştırmalarda elde edilen yeni bulgular. Yeniden diyoruz,
çünkü 1979’da haritacılıkla ilgili bir eserin yayınlanmasıyla Malezya ve
Singapur arasında başlayan anlaşmazlık, uluslararası mahkemenin 2008 yılında
aldığı kararla Ada’nın Singapur’a devredilmesiyle sonuçlanmıştı.
Ancak geçen Ağustos
ayından Aralık ayının sonuna kadar İngiliz sömürge arşivlerinde yapılan bazı
araştırmalar sonucunda üç yeni belgenin bulunduğunun açıklanması, adayla ilgili
mahkeme kararının yeniden gözden geçirilmesini gündeme getirdi. Her ne kadar, 2 Şubat’tan bu yana yaşanan
gelişmeler Malezya ve Singapur hükümetlerinin son dönemde gelişen sağlıklı
ikili ilişkilerini etkilemeyeceği belirtilse de, bu anlaşmazlığın hem iki ülke
iç siyasetini hem de uluslararası ilişkilerde yeni bir sorun olma gibi farklı
boyutları bulunuyor.
Bu noktada, söz konusu
‘Beyaz Ada’ üzerinden iki komşu ülke Malezya ve Singapur arasında teritoryal
haklar meselesinin yeniden gündeme gelmesi birkaç açıdan önem taşıyor.
Öncelikle bu konuyu, Malezya ve Singapur ikili ilişkileri dışında, 2008
yılından sonra Asya-Pasifik bölgesinde Doğu ve Güney Çin Denizleri’nde ‘suların
epeyce ısınmış’ olduğu gerçeğinden bağımsız düşünmek mümkün değil. Bu nedenle
Beyaz Ada konusunu, Doğu ve Güney Çin Denizi’nde adalar, mercan kayalıkları,
kumullar vb. doğal oluşumlar çerçevesinde bölge ülkelerini farklı bağlamlarda
içine alacak şekilde oluşan teritoryal haklar meselesinin yeni bir boyutu
olmasıyla dikkat çekiyor. Öyle ki, bu adanın Malezya, Singapur ve Endonezya’ya
sınır teşkil etmesi ve Güney Çin Denizi’nin en güney ucunda yer alması, bu
adayı jeo-stratejik ve de jeo-ekonomik bir önemle ele alınmasını gerektiriyor.
Bu nedenle, ada ve çevresi daha geniş bir su yolunun, yani Güney Çin Denizi’nin
bir parçası kabul ediliyor.
Bir diğer önemli husus,
Adayla ilgili egemenlik iddiasının yeniden tartışmaya açılmasının, giderek
karmaşık ilişkiler halini alan Malezya ulusal politikasında hem iktidar hem
muhalefet çevrelerince gündeme getirilme ihtimali taşıyor. Öyle ki, adanın 2008
yılında uluslararası mahkemece Singapur’a verilmesi, nasıl ki o dönem Malezya
muhalefeti tarafından eleştiri konusu edildiyse, bugün de elde edilen yeni
bulgular çerçevesinde adanın egemenlik hakkı konusu ülke siyasetinde bir
karşılık bulmaya aday gözüküyor. Bunun zemini de oldukça hazır. Başbakan Necib
bin Rezzak’ın geçen yıl sonunda yaptığı bir açıklamada, 2018 yılının seçim yılı
olacağını ima etmesi sonbaharda yapılacak muhtemel genel seçim öncesi kamuoyunda
Malay milliyetçiliği damarının ortaya çıkartılmasında ada konusu oldukça
işlevsel bir malzeme olmaya ada.
Singapur gibi nüfusunun
kahir ekseriyetini Çin etnik çoğunluğunun oluşturduğu bir ülkeye karşı
teritoryal hak meselesinde bir adım öne geçebilecek olmak kuşkusuz ki,
Malezya’da pirim yapacak bir konudur. Geçen yılın sonlarına doğru Başbakan
Necib bin Rezzak’ın Çin’e yaptığı ziyarette yaklaşık kırk beş milyar dolarlık
ticaret-yatırım anlaşması sonrasında en hafif ifadesiyle, ülkenin Çin
karşısında zayıf bir konuma getirildiği iddialarına ‘Beyaz Ada çıkarmasıyla’
karşılık verilebilecektir. Malezya kamuoyunda dikkatle izlenen bir diğer konu
olan “1 Malezya Kalkınma Fonu”yla (1MDB) ilgili süreçin bitmek bir yana, bazı
ülkelerde soruşturmaların devam ediyor ve hatta bazı cezaların gündeme
gelmesinin doğurduğu, iktidar çevrelerince açıkça ifade edilmese de, bir
‘siyasi buhran’dan bahsedilebilir. Seçim öncesinde muhalefet partilerince yoğun
bir şekilde işleneceğine kuşku olmayan yukarıda zikredilen bu iki konuya
karşılık iktidar bloğunun omurgasını oluşturan Birleşik Malay Ulusal
Organizasyonu’nun (UMNO) din ‘kartının’ yanı sıra, ‘milliyetçilik’ gibi her
daim karşılığı olan bir konuda işe yarayabilecek Ada’yla ilgili bu son gelişmeyi
de kullanacaktır.
Bu çerçevede, Beyaz
Ada’yla ilgili geçmişte neler yaşandığını kısaca hatırlatmakta fayda var. Malezya hükümetince 1979 yılında ülkeyi
çevreleyen denizler, su yolları bağlamında teritoryal sınırları belirleyen bir eserde
Beyaz Ada’nın Malezya egemenlik sahasında gösterilmesine Singapur yönetiminin
karşı çıkmıştı. İki ülkenin konuyla ilgili karşılıklı iddiaları yaklaşık yirmi
yılın sonunda, yani 2003 yılında Uluslararası Adalet Mahkemesi’ne taşındı. Uzun
bir sürecin ardından uluslararası mahkemeye taşınan konuda karar ise 2008
yılında geldi ve mahkeme adanın Singapur toprağı sayılmasına karar verdi.
Uluslararası mahkemenin
derin araştırmaları sonunda ulaştığı nihai kararın detayları ve teknik kısmını
şimdilik bir yana koymak gerekir. Ancak, mahkemenin 2008 yılında Ada’yı
Singapur’a vermesine neden olan kararından sonra, Malezya hükümetince özellikle
geçen yıl Haziran ve Aralık ayları arasında İngiliz sömürge arşivlerinde
yaptırıldığı anlaşılan ‘akademik’ çalışmalarda üç yeni bulguya ulaşılması
konuyu yeniden gündeme taşıdı.
Konunun siyasi boyutunun
dışında, geçmişte sömürgeci Avrupalı ulusların kendi aralarındaki anlaşmalarla,
Müslüman Malay topluluklarının yaşadığı ‘Malay Yarımadası’ ve ‘Doğu Hint
Adaları’nı içine alan devasa bir coğrafyayı kendi çıkarları uğruna nasıl ikiye
ayırdıkları konusu yeniden güncellenecektir. İngiltere ve Hollanda Krallıkları
arasında 17 Mart 1824 tarihinde imzalanan ‘Londra Anlaşması’yla Malaka
Boğazı’nın kuzeyi ve güneyi bu iki sömürgeci güç tarafından paylaşılırken, bu
süreç aynı zamanda, bugün Malezya ve Endonezya adıyla bilinen iki ulus-devletin
doğmasına neden olan karmaşık ve uzun ilişkilerin ilk nüvesini oluşturuyordu.
Sömürgecilik döneminin bitmesine rağmen, bölge tarihi kadar, Beyaz Ada
örneğinde olduğu üzere teritoryal ilişkileri bugün dahi sömürge yönetimlerinin
biçtiği anlaşmalar ve ilişkilerle anlaşılmaya çalışılmaktadır.
Önümüzdeki aylarda
uluslararası adalet mahkemesi Beyaz Ada ile ilgili yeni bir karara imza atması
halinde, bu durum, Doğu ve Güney Çin Denizi’nde ilgili ülkeler arasında benzer
adalar konusundaki anlaşmazlıklar için de bir örneklik teşkil etme olasılığı
bulunuyor. Bu nedenle, yenien gündeme taşınan Beyaz Ada sorunu sadece Malezya
ve Singapur arasında bir konu olmakla kalmıyor. Aksine bulunduğu coğrafi konum,
teritoryal hak meselesinde kararın arşiv belgelerine dayandırılarak alınıyor
olması ve de doğuracağı siyasi ve ekonomik sonuçları itibarıyla özellikle
bölgedeki ilgili ülkelerce yakından takip edilecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder